İstanbul

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulunun, Pekin merkezli Şanghay İşbirliği Örgütü'ne "diyalog ortağı" olarak katılma kararı alması, Çin ile ilişkilerin güçlendirilmesi adına atılan yeni bir adım oldu.

Riyad yönetiminin kararını "uzun zamandır beklenen bir karar" ve "her ülkenin kendi hususi ilişkileri olduğu" şeklinde değerlendiren ABD, Suudi Arabistan'ın, Batı'nın siyasi, iktisadi, güvenlik ve kültürel hegemonyasını kırmak için kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılmasını fazla önemsemedi.

Buna rağmen ABD, Çin'in, Körfez bölgesindeki nüfuzunu artırması ve Washington yönetiminin en büyük ortağı (Suudi Arabistan) ile ortaklığını pekiştirmesine de temkinli yaklaştı.

Pekin'le yakınlaşma, Washington'dan uzaklaşma

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulunun Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma kararı alması, orta vadede örgüte tam üye olma yönünde atılmış bir adım olma özelliği taşıyor ve Riyad'ı, Çin-Rusya blokuna yaklaştırırken ABD'den uzaklaştırıyor.

ABD'de kaya petrolünün bulunması ve kullanılmasının ardından, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, ABD piyasasının enerji ihtiyacını karşılama konusundaki stratejik önemlerini yitirdi.

Öte yandan devasa ekonomisine kesintisiz petrol akışını sağlaması gereken Çin, en büyük petrol ithalatçısı olarak Suudi Arabistan ve Körfez petrolüne giderek daha fazla şekilde bağımlı hale geldi. Petrol akışının bölgenin istikrarına bağlı olması da Çin ile Suudi Arabistan'ın çıkarlarının kesişmesini sağladı.

Suudi Arabistan ile İran'ın 7 yıl aradan sonra 10 Mart'ta diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması konusunda anlaşmaya varması, Pekin yönetiminin, bölgenin istikrarına gösterdiği ehemmiyetin bir yansıması olarak karşımıza çıktı.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Riyad'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma kararı aldığı gün Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Orta Doğu'da tansiyonun düşürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şi, İran-Suudi Arabistan anlaşmasıyla ilgili olarak ise ülkesinin yürüttüğü diyalog sürecinin bölgesel birlik ve işbirliğini güçlendirmede temel bir rol oynayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Körfezin en büyük iki aktörü arasındaki gerilimin Çin'in gözetiminde sona ermesi, Pekin'i, bölge güvenliğinin birinci garantörü haline getirdi.

Ekonomik entegrasyon

Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma kararının onaylanmasından iki gün önce Suudi Arabistan'ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco, Çin'de bir yakıt ve petrokimya üretim kompleksini tamamlamak için 12,2 milyar dolarlık bir ortaklık anlaşması imzaladı.

Bu anlaşma, iki ülkenin, ekonomik entegrasyonun sağlanması isteğinin en büyük yansımasıydı. En büyük petrol üreticisi ülke Suudi Arabistan ile en büyük ithalatçı ülke Çin arasında bu türden yatırımlar stratejik ortaklığı güçlendiren unsurlar olarak ortaya çıktı.

Aynı şekilde Suudi Arabistan'ın Çin pazarına yaptığı milyarlarca dolarlık yatırım da Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik sürecini hızlandıracak, Körfez bölgesinde enerji güvenliğini artıracak ve işbirliği için daha geniş alanlar açacak.

Riyad'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma kararı alması, Çin Devlet Başkanı Şi'nin, Muhammed bin Selman'la telefonda görüşmesi ve öncesinde İran-Suudi Arabistan arasında varılan anlaşma birbiriyle bağlantılı ve Aralık 2022'de Şi'nin Riyad'a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Suudi Arabistan ile Çin arasında imzalanan kapsamlı stratejik ortaklığın devamı olma niteliğini taşıyor.

Riyad ile Pekin arasındaki siyasi ve iktisadi yakınlaşma geçen aralık ayında tasarlandı ve adım adım uygulamaya konuldu. Suudi Arabistan ile onun en büyük ticari ortağı olan Çin arasındaki bu çıkar birlikteliği ve güçlü işbirliği, diğer ortakların da katkısıyla ABD'nin hegemonyasından uzakta çok kutuplu bir dünyanın inşasına katkı sağlayabilir.

ABD'nin, insan hakları konusunda Suudi Arabistan'a yaptığı baskılar ve daha fazla petrol üretmesini istemesi, Riyad'ı, bu tarz taleplerde bulunmayan Çin ile ilişkilerini güçlendirmeye sevk ediyor.

Ancak Çin, Suudi Arabistan'ı, Şanghay borsasında petrolü dolar yerine Çin yuanıyla fiyatlandırmaya ikna etmeye çalışıyor. Riyad ise ihraç ettiği petrolün bir kısmının yuan üzerinden fiyatlandırılmasına karşı çıkmıyor.

Öte yandan Suudi Arabistan, silah ithalatının yüzde 78'ini ABD'den karşıladığı, sürekli olarak yedek parçaya ve bakıma ihtiyaç duyduğu ve Çin de kolay kolay bu boşluğu dolduramayacağı için Washington ile yaşadığı anlaşmazlıkta ileri gitmek istemiyor.