Bildiğiniz üzere Suriye’den Türkiye’ye 2011 yılında gelen Suriyeli vatandaşlar “geçici koruma” kapsamında giriş yaptılar. Her biri kaldıkları ilin, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvurarak geçici koruma imkânlarından yararlanmaya başlıyorlar. Buraya kadar her şey normal. Tabii ki de doğal hakları. Başvuru yapanları geri çevirecek halimiz yok. 

Gidecekler mi, kalacaklar mı? Güvenli bölgeyi oluşturduktan sonra gönderilecekler denildi. Bir süre sonra bahçeli ev tartışması ortaya çıktı. Hükümet kanadından son günlerde yapılan açıklama, Suriyeli göçmenlerin zorla gönderilmesi için baskı yapılmayacağı yönündeydi. Tartışmanın başı yanlış olduğundan sonu da yanlış oluyor.

Gitsinler veya gitmesinler tartışmasını yapmaktan ziyade, Türkiye’de kaldıkları süre zarfında kaç tanesini sosyoloji ve psikoloji anlamında adapte edebildik? Suriyeli sığınmacılar politikasında yanlışlar yapıldı. Bugün Suriyeli vatandaşlara öfke duyuluyorsa yapılan bu yanlışların da payı var. En basitinden,  vatandaşa bu konuda açık ve net konuşulmadı. Vatandaşlar yıllardır ha bugün ha yarın gidecekler diye bekliyor. Beklenti içine sokmamak gerek halkı.  

2011 yılında Suriye’den eğitimli göçmenler de geldi. Entelektüel seviyesi yüksek kişilerdi bunlar ve ülkemizde tutamadık. Eğitimli olan Suriyeli göçmenler üzerinden projeler geliştirebilirdik ama olmadı.

Halkla yan yana farklı kültürden insanları yaşatacaksanız, önceliğiniz devletin imkânlarını iki tarafa da eşit tutmak olmalı. En azından eşit diyorum aslında olması gereken ihtiyaca göre yardım etmek. Önemli gördüğüm konulardan bir diğeri,  kamuoyunun görüşünü almadan bu işe girişmektir. Vatandaşa sorulsaydı, karşılıklı ikna yolları aransaydı daha anlamlı olurdu. 

Bazı illerde Suriyeli göçmen nüfusu çok daha fazla. Doğum oranları da göz önüne alındığı zaman bu iller için nüfus politikası mecbur hale geliyor. Bu konuda herhangi bir çalışma yapıldığını duymadım henüz. 

Türkiye’nin, Suriyeli göçmenlere 40 milyar dolar civarı para harcadığı söyleniyor ve ucuz işçi olarak çalıştırılan Suriyeli göçmenler de azımsanmayacak kadar çok. Söylediğimiz hataların bazıları yapılmasaydı; şu anda ülkenin içinde bulunduğu ekonominin sebebi, Suriyeli göçmenler ve onlara harcanan paralar olarak görülmezdi. 

 Birçok Suriyeli göçmen,  Türklere ait olan dükkânlardan alışveriş yapmıyor. İstanbul’da yoğun oldukları bölgelerin birinde caddeye çıkın ve dükkânları saymaya başlayın. Emin olun sayamazsınız. Bizde ki esnaf kültürü onlarda farklı olduğu için topluma ayak uyduramıyorlar. Bu uyumsuzluk beraberinde kültürel çatışmayı getiriyor ve her Suriyeli göçmene işletme açma izni verilmesi halk arasında olumlu karşılanmıyor.

Yapılması gerekenler belli.  Sigortasız çalıştırılan göçmen kişiler için acilen önlem alınması gerekli. Bunları çalıştıran iş yerlerine sıkı denetim getirilmeli. Adapte olamayan birçok göçmen var. Bunları teşhis edip topluma kazandırmamız gerekir. Halk arasında dolaşan iddialar fısıltı haline gelmeden yetkililerin en kısa sürede iddialara açıklık getirmesi gerekir. Suriyeli göçmenlere yönelik orta ve uzun vadede nüfus, ekonomi, sosyoloji gibi politikaların belirlenip halka anlatılıp uygulanması gerekir.