CAS’ın 1986dan beri etkin ve tarafsız yargılama başarısı sonrasında İngiliz Devletler Topluluğu (Commonwealth) Oyunları (ilk kez 1998 Kuala Lumpurda ve 2002 Manchesterde) ve yakın zamanda UEFAnın 2000 Avrupa Futbol Şampiyonasında da “ad hoc“ yargısını çalıştırmıştır. Bu bağlamda Portekizdeki 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde görev yapmıştır. İlk kez FIFA 2006 Dünya Futbol Kupası finalinde (Almanya) yargı erkini kullanacaktır. CAS, bu etkinliklerin kısa süreli olmaları ve hemen karar verilmesini gerektirmelerini göz önünde tutarak, başvurunun 24 saatte karara bağlanmasını sağlayan, çabuklaştırılmış usul hükümleri uygulamaktadır.
CAS, spor ile ilgisi ister doğrudan ister dolaylı olsun, bütün ticari ihtilafların (örneğin: sponsorluk sözleşmesi) veya sporda disiplin cezası kararları vermeye yetkili herhangi bir organın (örneğin: UEFA Tahkim Kurulu) kararlarına karşı, veya bir spor teşkilatının kararına (örneğin: bir uluslararası Federasyonun doping cezasına) karşı, kararı alan merciin hukuki niteliğine göre BİRİNCİ DERECEDE MUHAKEME veya TEMYİZ başvuru merciidir.
Bütün gerçek kişilerle, tüzel kişilerin CASa başvuru yetkisi bulunmaktadır. Bu bağlamda sporcular, spor kulüpleri, ulusal veya uluslararası spor federasyonları, ulusal olimpiyat komiteleri ve bunlara karşı üyeleri, bir spor etkinliği veya yarışmasını organize edenler, sponsorlar v.s. CAS’a başvuruda bulunabilirler.
Bir ihtilafın CASa sunulabilmesi için tarafların bu konuda yazılı bir mutabakata varmaları gerekir. Bu mutabakat bireysel olabileceği gibi, yapılan bir sözleşmenin hükümleri arasına da konabilir veya bir spor teşkilatının ana statüsünde bu konuda hüküm bulunabilir (örneğin: IOC Olimpiyat Andlaşmasının 74. maddesinde, UEFA Statüsünün 59-61. maddelerinde, TMOK Tüzüğünün 40. maddesinde olduğu gibi). Bu durumda bu kuruluşlara karşı (davalı) CAS’a başvurabilmek için mutabakatlarını almaya gerek kalmamaktadır. Ancak başvuruda bulunan taraf (davacı), ileride CAS kararına uyacağını, tek taraflı beyan formunu doldurarak mahkemeye belgelemelidir. Bir kez daha vurgulamakta yarar görürüz ki taraflar önceden, bir ihtilaf vukuunda CAS’a başvuracaklarına dair sözleşme yapabilecekleri gibi, ihtilafdan sonra da bu kararı alabilirler. Prensipte bunu kabul etmiş olan bir tarafa karşı, böyle bir mutabakat alınmasına da gerek bulunmamaktadır.
CAS’ın muhakeme dilleri İngilizce ve Fransızcadır. Tarafların yazılı ve sözlü iddia ve savunmalarında bu dilleri kullanmaları gerekir; ancak, tarafların ifade vermeleri ve tanık dinlenmesinde diğer dillerde tercümana başvurulabilir.
Sözleşmeye bağlı ilişkilerden veya haksız fiilden doğan bir ihtilafta “birinci derecede tahkim usulü\’ veya “arabuluculuk usulü “ geçerlidir. Spor teşkilatları veya federasyonlarının organları tarafından alınan kararlardan doğan ihtilaflara karşı ise “ temyiz tahkim usulü “ geçerlidir. Nihayet, bazı spor teşkilatlarının (örneğin: IOC), sporun uygulanması veya geliştirilmesine yönelik her hangi bir girişiminin hukuka uygunluğu hakkında, her hangi bir dava dosyasına bağlı olmaksızın, CAS’dan istişari mütalaa istemeleri olasıdır. Böyle bir talebe, CAS’ın verdiği mütalaanın bir yargı kararı niteliği ve dolayısı ile uyulması zorunluluğu bulunmamaktadır.
CAS’a başvuruda bulunmak isteyen taraf, kalemine bir “ birinci derece tahkim başvurusu “ veya “ temyiz tahkim başvurusu “ dilekçesi vermeli ve harcını da ödemelidir. Burada önemle belirtilmesi gereken bir husus, CAS’a temyiz başvurusunda bulunulabilmesi için, ilgili spor federasyonunun bütün iç hukuk yollarının kullanılmış olması gereğidir. Bir diğer ifade ile örneğin: UEFA Disiplin Kurulunun bir cezasına karşı UEFA Tahkimine gitmeden, CAS’a başvurulamaz. Taraflar CAS duruşmalarında kendilerini temsil ettirebilirler ve temsile yetkili kişinin mutlaka bir avukat olması zorunluluğu yoktur.
Genel kural olarak CAS tahkimi üç hakemlik bir heyet tarafından ele alınır. Taraflardan her biri CAS listesinde adı bulunan bir kişiyi seçerler; daha sonra bu iki hakem, heyete başkanlık edecek bir üçüncü hakemi seçerler. Tarafların bu üçüncü hakemde bir fikir birliğine varamamaları halinde ICAS Başkanı üçüncü başkan hakemi tayin eder. Tarafların aralarında mutabık kalmaları veya ihtilafın önem derecesinin düşük olduğu hallerde tek hakemle de davaya bakıldığı olmuştur.
Davaya bakan hakemlerin bağımsız olmaları, yani taraflardan herhangi birisi ile herhangi bir bağ, menfaat ilişkisi veya bağımlılığının bulunmaması; meydana gelen ihtilafta herhangi bir rollerinin bulunmamış olması şarttır. Hakemler, kendilerine dosya tevdi edilmeden önce bu konuda yazılı taahhüt beyanında bulunurlar. Bu noktada önemle belirtilmesi gereken bir husus, vatandaşlık bağının yukarıdakiler anlamında bir engel teşkil etmediğidir. Bir diğer deyişle bir hakem, kendi ulusundan olan gerçek veya tüzel kişinin dosyasına hakem olarak davalı veya davacı tarafça seçilebilir ve heyete başkan da olabilir.
(Devam edecek)