Sevgili dostlar son zamanlarda bizzat sahadan aldığımız bilgiler ve araştırıp gördüğümüz hususlar bizi düşündürüyor. Özellikle Afganlar üzerinden yaşanan suçlar ve bazı kriminal olaylar her ne kadar basına çıkmasa da vatandaşlarda büyük huzursuzluklar yaratıyor. Özellikle de İstanbul eksenli yaşanan pek çok hadise de başrolü oynayan Afganlar, toplumun sinir uçlarını da germektedir. Türkiye’nin yaşadığı bu düzensiz ve büyük göç hareketlerinin en yoğun hissedildiği bazı İllerin başında şüphesiz İstanbul gelmektedir. Özellikle bazı ilçeler adeta küçük Kabil, küçük Kandahar gibidir. Bu ilçelerdeki küçük bir kıvılcım, büyük bir ateşe dönüşebilir. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var. Toplumun sinir uçları hayli gerilmiş durumdadır. Maalesef ki Tv’ler de konuşan bazı sözüm ona akademisyen, gazeteci ve siyasetçiler bu tehlikeli Afgan Göçlerini gayet hafife alıp, trajikomik nedenler üzerinden savunmaktalar. Bu savunan kişiler de oturdukları güvenlikli sitelerinden, özel arabaları ile işlerine gidip gelen, toplumun içine karışmayan, toplumun nabzını tutmayan, göç hadisesinin sorunlarını tam olarak bilmeyen ve hatta hissetmeyen oturdukları yerden sudan sebep bahane ve ipe sapa gelmez yorumlar ile bu olaylara bakmaktadırlar. Oysa bu konuyu yaşayanlar ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Toplum iyice gerilmiş durumda… 

Bir devletin kırmızı çizgileri her şeyin üstündedir. Devlet bu Afgan göç hususlarına karşı gerekli ''ciddi'' önlemleri almalıdır. İçeride bu hareket üzerinden kaos planlayanlara karşı Devlet ciddi refleksini göstermelidir. Bu söylem ile değil eylem ile olmalıdır... Tam da bu noktada sokaklar önemli! Sokağa hakim olan dengeleri istediği gibi değiştirir ve istediği dengeyi hakim kılar. Bu konuda sokaklardaki en ufak bir hareketlenmeyi bahane ederek ters algı yöntemi ile psikolojik savaş uygulayacaklar pusuda bekliyor... Afganlar üzerinden ciddi tehditler var!

Devletin içindeki dengeleri sarsmaya yönelik adımlar atılmaya çalışılıyor. İçeride ki Natocu kanata dikkat! Birileri dört koldan kaos peşinde... Türkiye iç cephesini çok güçlü tutmak zorundadır. İç cephe çökerse dengeler çok değişir! İşte bu husus da bir kez daha gösteriyor ki büyük bir beka sorununa yol açabilir. Bizler bu noktada çok dikkatli olmalıyız. Sokaklarda Afgan Göçleri ile gelen militer eğitimli kişiler olduğu gibi, psikolojik savaşta rol oynayacak ve kitleleri hareket ettirecek provokatörler de var...

Sevgili dostlar canını kurtarmak isteyen Afganlar en yakın ülkeye sığınır lakin, Türkiye ile Afganistan arasında 2.939 km olmasına rağmen sözde mülteci adı altında ısrarla Türkiye’ye gelenler aslında bir nevi karanlık bir projenin en önemli ayağını oluşturmaktadırlar. Bunu anlamak artık bu kadar zor olmasa gerek… Türkiye’ye karşı sistemli bir şekilde kurulan bu tuzaklara çok dikkat edilmelidir. Bu uyarıları ve tehlikeleri bizzat sahadan da araştıran ve sürekli bilgi akışı içinde takip eden biri olarak yapıyorum. Bu konu partiler ve siyaset üstü bir konudur. Devletin bekası söz konusu olduğunda bizlerin tavrı her daim bellidir. Bunu dar kısır siyasi döngüler ve söylemler üzerinden takip edip değerlendirenler hiçbir zaman Global Monarşinin bu kaos planlarını tam manası ile anlayamayacaktır. 

Ve Son söz: “Devletçi bakış açısı bağımsız olmayı ve bağımsız düşünmeyi gerektirir.”