Benim bu satırları kaleme aldığım vakit, Sivas Katliamı veyahut da Madımak Olayı olarak da tarihe geçen, 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında, Madımak Oteli’nin, IŞİD zihniyetli bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi inancına sahip, 33 yazar, fikir adamı ve 2 otel çalışanının, yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan, tarihimize kara bir leke olarak geçen, insanlık dışı olayların, yıl dönümüydü.

Bu insanlarımızı yakan grup; kin ve nefret dilinden beslenen, kendi gibi düşünmeyen herkesin ölümünü hak gören, farklı fikirlere tahammülü olmayan, tabir-i caiz ise sevgi ile değil de kılıç zoru ile insanların üzerine çöreklenen, İslam adı altında İslam’a bir müşrikten daha fazla zarar veren, beyni olup da fikri olmayan, insanlık fukarası tiplerden oluşmaktadır.

Alevi, Sünni, Hristiyan, Yahudi; hangi mezhep, hangi meşrep, hangi ideoloji, hangi hizip taraftarı olursa olsun, fikrinden dolayı hiç kimse yakılmayı, öldürülmeyi ve dövülmeyi hak etmez!

Buna ne İslam, ne de insanlık rıza gösterir.

“Benden veyahut da bizden değil” diye herhangi bir hizibe karşı adaletsiz bir tavır sergilemek, sümme haşa, Allah’ın Kitab’ı Yüce Kur’an’ın Ayetler’ini, ayaklar altına almak demektir!

Bu vesile ile Sivas’ta katliam yapanları tüm hiddet duygularım ile kınıyor, fikri yüzünden yakılan sanat insanlarının manevi ruhunu, saygı ile selâmlıyorum.

Burak Kılıçaslan olarak; benim gibi, bizim gibi düşünmeyenlere karşı da dâhil olmak üzere, haksızlık, adaletsizlik, ötekileştirme, ayrıştırma, kin ve nefret söylemleri, farklılıklara tahammülsüzlük kimden gelirse gelsin, karşısında kelle koltukta mücadele edeceğime, buradan tüm okurlarıma, bir namus sözü olarak, not düşüyorum.

Tüm insanlık düşmanlarına, İslam Dünyası’nın büyük düşünürü Ali Şeriati’nin çağları aşan şu sözleri ile sesleniyorum:

“Sizi rahatsız etmeye geldim!”

Selâm, sevgi ve muhabbet ile…