Tarihin derinliğinden bizlere kadar uzanan dönemler içerisinde hiç şüphesiz kelâmın yani sözün değeri asla yadsınamaz.
Tarih kelâmla başlamıştır mutlaka.Ya da insanlık bir tatlı sözle.
    Dini inancımızın mihengini oluşturan olaylar zincirinde kelam /söz şüphesiz ilk sıradadır.
   Önce Rabbimizin Cennette Hz.Adem’e olan “..bu ağaca yaklaşmayın emr-i ilahisi” sonra  Şeytan’ın ,Hz.Adem ve hanımını kandırdığı “tatlı sözler!” ve arkasından gelen malum akıbet.
Kelâm tarihinin gizemli böyle başlamış oldu.
Sonra günümüze kadar uzanan serüven.
Sözün gücü ve heybeti insana-insanla birlikte insanlığa hep yön verici bir değer oldu.
Söz oldu, iki insan beraber olup yeni bir hayata adım attı.Söz oldu toplumun temel taşının ilk harcı konulmuş oldu ve  arkasından koca topluluklar, koca devletler oldu.
Söz oldu devasa savaşlar başladı ,söz oldu kesildi savaşlar.Bu ahenk Koca Derviş Yunus’un dizelerine :

“Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz!” diye yansıdı.

Söz ;hiç şüphesiz siyasetin de başlangıcı oldu.Ve siyaset sözün başladığı yerde dem tuttu ,büyüdü..Siyaseti söz büyütür aslında.Siyaset sözle başlar ,sözle gelişir ,sözle dem tutar ,sözle hayat bulur ve nihayet sözle son bulur.
Yani siyasetin özü sözdür.Siyasete başlamanın elif-ba- sı’ da diyebilirsiniz.
     Sözün has olanı ile başlayan siyaset , yola aynı haslıkla devam ederse ;artık sözün tılsımlı etkisinden siyasette nasibini almış olarak mensubu bulunan insanları/halkı doğru bir minval üzre hayırlı ve güzel bir istikamete götürmüş olur..
Ama siyasete eğri ve yalan bir sözle giriş yapılınca ,sözde  eğriliğinde ısrarcı olur ,siyaseti yapılan insanları/halkı kandırmaya devam eder gider.
    Bu yüzden siyaset, özelde halkın genelde insanlığın yolunu ve her türlü iyiğini korumakla mükellef/mecburdur.Yoksa adının zikredilmesi bile şerrinden Allah’a sığınılacak bir düstur haline gelir.
    Siyasette en dürüst kelâmı seçmek zorundasınız.Dürüstlük bir ölçüde siyasetin de köşe taşı.Kelâmı güzel , hal ve tavrı güzel bir devlet adamını eleştirdiğinizde seviniyor ve kendisine ondan örnekler güzel amaçlar çıkartabiliyorsa  o siyasetçi ya da devlet adamı olgunluğa ermiş çevresine maddi –manevi ışık saçmaya başlamıştır.Ancak eleştiriye kendini kapatmış ,söylenilen sözün sadece kendisine övgü olanını seçiyorsa ;o hamdır, acıdır ve çevresine yaydığı ışık bir mum ölçüsündedir artık.
Hele hele günümüz dünyasında olduğu gibi hakkında yapılan fıkralara –karikatürlere tahammül kalmadıysa, artık o siyasetçinin ders sonu zili çalmaya başlamış demektir.
Oy bir noktada ölçü değildir.Bir Avrupalının sözü çok hoşuma gider ”iyi olmayan politikacıları oy vermeyen iyi yurttaşlar kazandırır” yürekten katılıyorum.Ülkemizde yakın tarihimizde örneklerine çok rastladığımız bir kanıksanmış olay nevi.Ancak halkın hafıza zayıflığı maalesef hep siyasetin ve siyasetçiden taraf olmasıdır.
Makama gelirken harcanan kuruşlar hep milyon liralar olarak artar ancak unutan bellek /o nu bir kez daha unutmaya ayrıca özen gösterir.?! Tarihin siyaset deminde acı olgusu hep bu durum olmuştur maalesef.
Oysa gerçek manada bir siyasetçi bulunduğu halden ziyade geleceği ve gelecek nesilleri düşünmek ve korumak zorundadır.Yoksa günübirlik yapılan siyasetler ya da çirkin yüzüyle politika gerçek bir canavara dönmeye başlayan kurt yavrusu olgusundadır.
     Bu yüzden siyasete yön veren güzel kelâm, hoş söz ,yapılan faaliyetlerle destelenmek zorundadır;hep biliyoruz ki,peynir gemilerini siyasette atılan nutuklarla yürütebilirsiniz.?! Ama eğer siyaset ;politikacıyı ya da siyasetçiyi bir takım menfaatler kaygısına düşürmüşse işte artık o ülkenin halkına yazık olmuş, ülke insanının tebessümü/mutluluğu durmuştur.
      Dileriz ;kan gölüne dönen dünya arenasında savaşların topyekun durduğu ,politikacıların sözün doğru ve güzel olanını sevdiği ve hayatlarına tatbik ettiği gerçek manada halkın huzuru ve refahı için uğraşı verildiği ilmin, sanatın ve türlü güzelliğin insanlara dağıtıldığı, bahş edildiği günler ve zamanın içinde hep yer alırız..
           Yoksa Eflatun’un dediği gibi : Demokraside meclisler ahır gibidir; içeridekiler tepişir; ama tekmeyi hep dışarıdakiler yer.
 
En kalbi saygılarımla..