İSTANBUL AA- Masal, oyun, kukla ve sirk atölyelerinin yer alacağı eğitim programı, deneysel atölyeler şeklinde gerçekleştirilecek. Etkinlik pazartesi hariç, her gün Gençlik Parkı'na kurulan sirk çadırı ve park içindeki açık doğal alanlarda uygulanacak.

Avrasya Gösteri Sanatları Kültürel Miras Derneği Başkanı ve proje koordinatörü Sefer Yağcızeybek, yaptığı açıklamada, üç ay sürecek eğitimin sirk ustaları ve akademisyenlerin katılımıyla 4 ayrı dalda, 12 branşta yapılacağını söyledi.

Fotoğraf: Fatih Türkyılmaz/AA

"Bizim şiarımız kültürel miras seferberliğidir"

İnsanlık tarihinden beri sirk sanatlarının gösteri sanatlarını ve sözlü kültürü taşıyan bir yanı olduğunu aktaran Yağcızeybek, sirk sanatlarıyla 36 yıldır ilgilendiğini dile getirerek, "Sirk sanatları insanüstü değil, insanın ortaya çıkmamış potansiyellerini ortaya çıkarmak için var. Onları tetikler. Ben 4 metre yüksekte bir ipin üzerinde dakikalarca yürüyerek senin yapamayacağını zannettiğin şeyin ispatıyım. Yapabileceğini ben yapıyorum. Elime o denge tahtasını alıyorum ve geçmişten geleceğe yol alır gibi yürüyorum. Aslında sırat kültürünün arketipi olan bir unsur bu." ifadelerini kullandı.

Sefer Yağcızeybek, sirk sanatlarının 4 bin 300 yıllık arkeolojik izleri olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Sirk, insanları dairesel bir formda bir araya getiriyor. O yüzden sirküler yani daireseldir. Bu kelimenin kökeni kerka. Latinceden İtalyancaya ve diğer dillere geçmiştir. Erken Türkçemizde adı körmük olarak geçer. Küre olarak bildiğimiz bu form, tüm insanlığın kalbinin formudur. Bizim şiarımız kültürel miras seferberliğidir. Bu seferberlik sadece insanları değil tüm canlıları ilgilendirmektedir. Ben bu sanata Hakkari'den Edirne'ye, Ardahan'dan Türkiye'nin her tarafına, il il, ilçe ilçe yıllarca üstün bir gayretle ve vazife bilinciyle sırf bu neşeyi götürebilmek adına emek verdim."

Mesir Macunu Festivali Başladı Mesir Macunu Festivali Başladı

"Bu sanat insanın kendisinin başrol olduğu bir algı açacak"

Sirk sanatlarının insanın biyomekanik yapısıyla olan ilişkisine de değinen Yağcızeybek, "Çocuklarımızın ruhsal ve zihinsel gelişimleri için kendi bedenlerini en iyi şekilde kullanabilmelerini öğrenmesi gerekiyor. Çocuklarımız şu an oyunu bilgisayarda, tablette ya da telefonda zannediyor. Orada kendisine bir avatar seçiyor. Bu sanat insanın kendisinin başrol olduğu bir algı açacak." şeklinde konuştu.

Yağcızeybek, akademideki eğitimle çocukların geçmişten bugüne ulaşan oyunları deneyimleme fırsatı bulacaklarını da vurgulayarak şu bilgileri verdi:

"Bizim eğitim modüllerimizden birisi de geleneksel çocuk oyunları. Bugün çocuklar çelik çomak, ip atlama, seksek nedir bilmiyor. Bunları da video ortamında izleyerek deneyimleme güdüsünü tatmin ediyor. Kendisi sadece seyirci. Biz insanları seyirci olmaktan çıkarıp, hayatın içerisine davet ediyoruz. Eğitimin bir parçası olan beden ve zihin eğitimini, sirk sanatları disipliniyle vereceğiz. Lüleburgaz'da 90 gün sürdüreceğimiz çalışmalarda, sirk sanatlarını 12 ayrı branşla değerlendireceğiz. İp cambazlığından akrobasiye, denge gösterilerinden madrabazlık dediğimiz palyaço oyunculuğuna, pandomimden tahta bacak gösterisine, tek teker bisikletten tutun hava gösterilerine kadar hepsini ayrı branşlar halinde hem yaygın eğitim hem örgün eğitim yoluyla sürece dahil edeceğiz. Bu topraklar bu işin mayasının çalındığı yerler. Çünkü kültürlerin ekildiği topraklar buralar. Bu topraklardan başlayarak tüm dünyayı kültürel miras seferberliğiyle dönüştürmek istiyoruz."

Proje kapsamında, oyun ve eğlence aracılığıyla çocukların oyunculuk, akrobasi, denge, kukla ve sözsüz oyun (pandomim) sanatını öğrenmelerini teşvik etmek amaçlanıyor.

Ayrıca, çocukların kendi tasarladığı araç-gereçleri, kostümleri, maskları ve kuklaları gösterilerde kullanabilecekleri, koreografiyi kendilerinin oluşturabilecekleri ve hayal gücüne dayanarak kendi performanslarını sergileyebilecekleri temel deneyimleri edindirmek hedefleniyor.