Şiddet deyince aklımıza gelenler, 

 Bağırıp, çağırma, alay etme, hakaret küfür, sözel şiddettir. 

Dayak atmak, itmek, vurmak, fiziksel şiddettir. 

Parasız bırakma parasına el koyma, ekonomik şiddettir.  

Korkutmak, kaygılandırmak, üzmek, ilgisiz ve sevgisiz bırakma, psikolojik şiddettir.  

Toplumdan dışlama, akrabalarından, arkadaşlarından izole etme, sosyal şiddettir. 

Cinsel mahrum bırakma, taciz, tecavüz, cinsel şiddettir. 

Şiddet güçlünün güçsüze uyguladığıdır. Ülkemizde 3 kadından biri fiziksel, iki kadından biri duygusal şiddete maruz kalmaktadır. 

 Son on yılda şiddet yüzünden ölen kadın sayısı beş bini aşmıştır. 

İçinde bulunduğumuz toplumun kültürü çoğunlukla şiddeti besler durumdadır. 

Fiziksel şiddet deyince, akla dayak gelir  

Korku Kültüründe dayak atmak, korku yaratma, sindirme, intikam, ilişki düzenleme, eğitim, disiplin, otorite kurma, üstünlük kurma, haz alma aracıdır. 

Şiddet Kültürümüz ve Cümlelerimiz 

“Baktım olmayacak anladığı dilden konuştum”, “onun canı dayak istiyor”, “dayak cennetten çıkma”, “dayak atsa da benim iyiliğim için atıyor”, “erkek döver de sever de”, “kızını dövmeyen dizini döver”, “testi kırılmadan tokadı atacaksın”, “nush ile uslanmayanı edeceksin tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (ziya Paşa),  

“Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran sevinsin”, “Hocanın vurduğu yerde gül biter.”  

“Rahmetli babam beni ağzımı burnumu dağıtacak şekilde bir dövdü ki Allah Razı olsun ondan. Dayağı yedim aklım başıma geldi bir daha o oldu..” 

Şiddet-Güç-Sevgi-Değer ilişkisi 

Sevginin olmadığı yerde, güçlü olan şiddet uygulayabilir.  

Sevginin olmadığı yerde ilişki düzenleyici olarak güç devreye girer.  

Ahlak, dürüstlük, hakkaniyet gibi değerlerin korunması devamı için güç gereklidir. 

 Önemli olan bu gücün nasıl kullanıldığıdır.  

Polisin olması gerekir

 Polisin davranışı keyfi, mafya gibi baskı zulüm için değil de, etik değerlerin toplumsal kuralların devamı açısından gereklidir.  

Güç kullanma durumunda kalan neden bu gücü kullanmak zorunda kaldığını çok iyi bilmesi lazımdır 

Kadın-Erkek, Öğretmen-Öğrenci, Doktor-Hasta..vb arasında gelişen iletişim biçimlerinde ilişki düzenleyici olarak iki temel yaklaşım olabilir 

1)Değerler kültürünün önemsendiği yerde, ilişki düzenleyicisi olarak dayağın, korkunun baskının yeri olamaz. Değerlerin(dürüst olmak, çalışkan olmak, yardımlaşmak, paylaşmak, nezaketli davranmak vb) önemsendiği yerde, empati, saygı, sevgi ve samimi içten davranma vardır. 

Değerler kültüründe insanların cinsiyeti, makamı mevkii, statüsü, mezhebi etnik kökeni, mesleği yani kısaca kimliği değil, insan olması temel alınır. 

Değerler kültürü demokrasiden yanadır.  İnsanlar sınır ve sorumluluklarının bilincindedirler. Kimliklere sonsuz saygı vardır ancak ötekileştiren ayrıştıran çatıştıran kimlikçi yaklaşımlara asla yer yoktur.  

2)Korku kültürünün egemen olduğu yerde, dayak disiplin aracıdır. İnsanlar arasında iletişim biçimlerinde dayak devrededir. Dayak meşrulaştırılmıştır ve kaçınılmazdır.  

Korku kültüründe her şey şekli olmaya başlar. Otoriteye tabi olma vardır. Biat Kültürü egemendir.  

Korku kültüründe günü birlik yaşamlarda kurnazlık vardır, taktik davranışlar vardır.  

Baskılayan, denetleyen “ben ne dersem o olacak” denilen yerde, insanlar uzun vadeli hedefe yönelik stratejik planlar yerine, herhangi bir stratejiye hizmet etmeyen günü birlik taktik yaklaşımlar sergilerler.  

Baskıya maruz kalan insanlar ceza görmemek ve istediğini elde edebilmek adına kurnazca davranırlar. Kurnazlık uzun değil, kısa vadeli işler için geçerlidir. 

Davranışlar günü birlik olunca şartlar değiştikçe dün söylediğini bugün inkar etmeler, sıkıştığı yerde alttan almalar “aldandım” “affedin” diyerek işin içinden sıyrılma gayretleri, yalanlar, ayak oyunları, kumpaslar, hileler şark tipi kurnazlıklar, ikili oynamalar başlar. 

 İnançlar dahil tüm değerler, araç olmaya başlar. Etrafta dost kalmaz. İşin özü kaybolur şekli şeyler ön plana çıkmaya başlar.  

Korku Kültüründe Yetişenler Otorite Hayranı Olmaya  Yatkındırlar.  

Korku kültüründe şiddet şiddeti doğurur. Şiddete başvuranların kişilik bozuklukları, duygu kontrol sorunları ve rol model aldıkları anne, baba ve liderleri vardır.  

Şiddete maruz kalanın gücü ele geçirdikçe, şiddet uyguladığı bundan da tıpkı uyuşturucu gibi haz aldığı tespit edilmiş.   

Şiddet anında alınan haz, şiddet bağımlılığına neden olabilmektedir.  

Güçlünün güçsüzü ezdiği yapıda yetişen insanlar için güce sahip olmak en önemli hedef olamaya başlar.  

Onlar güçsüzden nefret ettikleri kadar, güce sahip olana taparlar.  

Kadın, çocuk, yaşlı, fakir, zayıf, korumasız olanlar şiddeti hak etmişlerdir. Hayvanlar ve tabiat tahrip edilmeyi ezilmeyi hak ederler.  

Dayanışmanın yerini rekabet alır. Kardeşliğin barışın hoşgörünün yerini düşmanlık alır, savaş alır, kin ve nefret alır. 

 Birleşmenin yerini ayrışma alır. Demokrasinin yerini, otoriter yapı alır. 

Kültürel olduğu kadar psikolojik bozulmalar gözlemlenir. 

Sokakta insanların asık suratla gezdiği, her an kavgaya girdiği gerginliğin olduğu yerde kin, nefret, korku, düşmanlık, kıskançlık vardır. 

 Negatif duyguların salgıladığı kimyasallar insanların beyninde tahribat yaparlar. Ruhsal yapıları bozulur bedensel rahatsızlıkların yanında depresyon eğilimleri başlar. Duygu kontrol, dürtü kontrol sorunları olur.  

Şiddeti yücelten değil, mahkum eden değerler kültüründe sevgi, saygı ve hoşgörü yüceltilir.  

Değerler Kültüründe zayıf ve güçsüz  olanlar, çevre ve diğer canlı türleri korunur.     

Korku kültüründe insan davranışlarını düzenleyen baskı denetim dışarıdandır yani dış denetimlidir. Sınır ve sorumluluk bilinci gelişmemiştir. Sorumluluk almaktan korkanlar, özgür olmayı hiç istemezler çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir. Özgürlük isteyenin istediği zaman istediğiniz yapabilmesi değildir

 Değerler kültüründe iç denetim devrededir.  

İç denetim, iç mahkememiz olan hür vicdanımızdır ve hür aklımızdır.  

Değerler kültüründen aklı hür, vicdanı hür olan iç denetimi güçlenmiş kişilerin sınır ve sorumluluk bilinci gelişmiştir. Denetim kültüründe yetişenler özgürlüklerine düşkündürler. Tutarlı ve dürüst davranmak için  otoriteye asla gerek duymazlar.   Hakkı Güleç