Sevgi var olan doğal bir duygudur. Onu üretmek için çabaya gerek yoktur. Yapılacak şey onu baskı altına alan korku, öfke, endişe, kırgınlık ve üzüntü gibi duygulardan arınmaktır.

Yani bağışlamak işin özüdür. Bağışlayan yönümüz başkaları kadar kendimize yöneldikçe, güçlü yönlerimiz kadar kusurlu zayıf yönlerimizi de kabul eder sevmeye başlarız. 

Suçluluk duymak, utanca boğulmak ve öz saygıyı kaybetmemizin nedeni geçmişimizle yüzleşip tüm yönlerimizi kabul ederek bağışlayıcı olamamanın sonucu değil midir?
Kendimizle ve diğerleriyle barışık yönümüz sevgi duygusunu güçlendirir. 
Bağışlamak karanlığa ışık yakmak gibidir. Var olan sevginin, yaşamı sevmenin gün yüzüne çıkmasını yaşarız bağışlamış olmakla

Yakınmacı Türk insanı

“Ne olacak bu memleketin hali?” “Ne olacak bizim ailenin hali?” sözlerini sık kullanan Türk insanının karakteristiği yakınmacı oluşudur.

Sürekli şikayet etmek, şikayet dinlemek yorucudur; çünkü dile gelen ve odaklanılan yer sorunlardır; çözüm değildir.

Olumsuz duygular içinde davranmak sağlıklı iletişimin önünde engeldir. Çünkü yoğunlaşan olumsuz duygularımız zihinsel verimi düşürür. Kaygı, korku, üzüntü, öfke duyguları mantığımızı baskılar

Sürekli soruna yönelik davranan, şikayet eden ve “neden” “niçin” sorularını kendisine yönelten kişinin aklına gelenler onu haklı çıkartır. Her haklı çıkışta stresi artar ve depresif yapıya yönelen kişinin çözümden uzaklaştığını görürüz ve kısır döngü içine girer.

Doğru yaklaşım, soruna değil de çözüme odaklanmaktır.

İlk olarak, “geçmiş ve yaşanan olaydan ne ders çıkartmam gerekir?”

İkinci olarak ise, “nasıl/nerede/ne/kim/ne kadar/ne zaman” sorularıyla geçmişe değil geleceğe yönelerek çözümlere ulaşmak bizi rahatlatır.

Batılıların, “Aha anı” diye ifade ettikleri beynimizde çakan elektrik kıvılcımları misali çözüme yönelik gelen düşünceler en rahat sakin keyifli anlarımızı kollar.

Dünya üzerinde patentli buluşlara imza atan bilim adamlarının üzerinde yoğunlaştıkları konularda çözüme ulaştıkları anları onların en sakin en rahat anlarıdır.

Anadolu İnsanı ve ışid kültürü...
En yoksul en gelişmemiş yöremizde yaşıyor da olsa, okuma yazma bilmiyor olsa da siz hiç avuçlayarak pilav yiyen, kadını insan olarak göremeyen ve olmadık yere defi hacetini yapan bir Anadolu insanı gördünüz mü?

Çanakkale de savaşın en korkunç anlarında dahi savaştığı insana centilmence davranan  Anadolu insanını siz, kafa kesen, rast gele insan katleden, çocukların ırzına geçen, esir ettiklerini pazarlayan vahşi ışid Kültürü ile terbiye etmeye kalkarsanız en büyük zulmü yapmış olursunuz. Her davranış gün gelir karşılığını alır.

Ünlü psikologlardan yaşamımızı etkileyecek sözler

1) "İnsanlar ve olaylar aslında bizi üzmüyor. Biz aslında onların bizi üzebileceğine inandığımız için üzülüyoruz." Albert Ellis

2) "Hastalık, belirtilerin var olması mı demektir? Ben hastalığın, var olması gereken belirtilerin ortaya çıkmaması durumu olduğunu savunuyorum." Abraham Maslow

3) "Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin." Sigmund Freud

4) "Hayatınızın başlangıcından değil ama finalinden sorumlu olacaksınız." Üstün Dökmen

5) "Daha iyi olanı değil, sana kendini daha iyi hissettireni seçmelisin." Erich Fromm

6) "Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz. Olgun insan, olaylara kendisinin anlam verdiğini bilir ve verdiği anlamdan sorumluluk alır.” Doğan Cüceloğlu

7) "İyi bir yaşam, bir durum değil, bir süreçtir; bir varış noktası değil, bir yöndür.” Carl Rogers

8) "İyi ve kötü görecelidir, kişinin ahlaklı yaşayabilmesi için kendisini toplum ahlakından kurtarması gerekir." Irvin D. Yalom

9) "Yukarıda olmayı isteyenler, aslında birilerini aşağıda bırakmak isteyenlerdir." Karen Horney

10) "Her şey oldukları şeye değil, sizin onlara bakışınıza bağlıdır." Carl Jung

11) "Kişinin kendiyle ilgili yanlış inançlarını düzeltebilirsek, bu inançların meydana getirdiği abartılı tepkileri azaltabiliriz." Aaron Beck 

12) "Çevrenin sergilediği davranışlar, kişinin davranışlarını etkiler." Albert Bandura