Sezonun seyir zevki düşük, en verimsiz maçlarından bir tanesiydi. Golsüz beraberlikler her zaman öyle olmuştur ama bir derbi için çok fazla heyecansız bir maç oldu. Bunda Dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün payı büyük. 

Maçın seyircisiz oynanması üstüne oyuncuların mental düzeyde yeterli disipline olmayışları derbiyi olumsuz etkiledi. Her iki takımda galibiyeti düşünen bir kadroyla sahaya çıkmasına rağmen Beşiktaş'ta hücum hattında Boateng, N'Koudou, Burak Yılmaz... Galatasaray'da ise Feghouli, Onyekuru, Falcao, Belhanda sonradan oyuna giren Ömer Bayram, Emre Akbaba...

Hafta içi yaşanan gelişmeler, açıklamalar, taraftarsız oynamak vs. maça damgasını vurdu. Galatasaray'ın zengin hücum hattına rağmen maçın ilk yarısındaki etkisiz oyunu Beşiktaş'ın işini kolaylaştırdı. Beşiktaş'ın ilerisinde oynayan oyuncularsa buna rağmen hiçbir varlık gösteremedi. Beşiktaş, maçın ikinci yarısında özelikle 70-85 arası oyunu tamamen Galatasaray'a kaptırdı. Fakat Terim'in oyuncularının gününde olmayışı skoru belirledi. 

Derbide gol olmamasının en önemli sebepleri; gole giderken hatta pozisyon alırken oyunu iten  12. güç taraftarın olmayışı ve kalecilerin performansı diyebiliriz. Galatasaray'da aksayan bir mevki olmamasına rağmen etkisiz oyunun nedeni; kesinlikle konsantrasyon eksikliği. Başkan Mustafa Cengiz'in hafta içi tutarsız açıklamaları takıma çok tesir etmiş belli ki! 

Beşiktaş'ın yedek kulübesi de pek zengin değil ama Sergen Yalçın böyle eksik bir kadroyla dahi alabileceği en iyi sonuçları almaya devam ediyor. Maç boyunca 90 dakika etkisiz olan N'Koudou yerine acaba Umut girseydi ne olurdu diye merak ettim. N'Koudou ayağının ayarını bir türlü ayarlayamıyor. Hal böyle olunca az bulduğunuz kritik pozisyonları da hoyratça harcayınca skor üretmek imkansızlaşıyor. 

Beşiktaş'ta Boyd, Elneny, Atiba hatta Karius vasatın üstündeydi fakat diğer oyuncular için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Bir derbide skor alabilmek için en az 5-6 oyuncunuzun üst düzey performans göstermesi şarttır. Fakat Beşiktaş'ta sonradan giren oyuncular Lens, Adem Ljajic bile sahada hiç etkisini göstermezken, Galatasaray'ın sonradan giren oyuncuları son derece istekli ve etkiliydi. Ömer Bayram ve Emre Akbaba olumlu işler yaptı. 

Fatih Terim, maça etkisiz Belhanda yerine Ömer Bayram'la başlasaydı ve Emre Akbaba daha erken girseydi belki de Beşiktaş'ın işi zorlaşabilirdi. Anlaşılan o ki Terim'de de konsantrasyon eksikliği söz konusuydu. Maçtan sonra bile oyunu konuşmak yerine Koranavirüsün konuşulması durumu özetliyor zaten. Kafalar hep orada kalmış. 

Maçın en ilginç yanı; Galatasaraylı futbolculara rüzgar değse yere düşmeleriydi. Taraftar olmayınca öyle bir sessizlikte yere düşünce ve baskı olmayınca haliyle hakem bile ciddiye almıyor. Özetle ses olmayınca baskı yok, oyunu yönlendiren 12. güç yok yani futbolu öne yığan en büyük etmen yok. Bu maçta da gördük ki taraftar olmazsa olmaz. Taraftar kimdir? diyenler sanırım bu maçta daha iyi anlamıştır.

Futbol, çok güzel elbette. Hayatın karmaşası içinde nefes almamızı sağlıyor. Fakat iyi bir nefes için sağlık şart. Bu nedenle sağlığımıza ve hijyenimize dikkat edelim.