Söylenmemiş ve görülmemiş olanı var etmek aklın değil, hayal gücünün yapacağı iştir.

Sanat, yaşamın döngüsüne karşı kendisini sürekli yenileyen bir olgu olarak devam etmekte.Sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemelerle beraber sanat da kendi mecrasında günümüze kadar farklı akımlarla ortaya çıkmaktadır.

Sanat yenilendikçe eskiye tepki olarak farklı boyutlarda akımlarla kendini göstermekte. Her akım da kendilerinden önceki akımlara bir tepki olarak süregelmiştir.Rönesans döneminde sadelik ve ölçüler önemliydi.Her şey matematikle anlatılırdı ve matematiksel kurallar ön plandaydı. Dünya savaşları sonrasında sanatçılar tepkilerini farklı yeni sanat akımları ile ortaya koymuşlardır.Gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları dehşet dolu görüntülerden düşler, sanatçıların dünyasında yer bulmuştur.

RÖNESANS

Antik Yunan ve Antik Roma sanatının yeniden doğuşu anlamına gelir. Uzun süren bir uykudan, baskıdan uyanma olarak tarif edebiliriz. Bugünkü Avrupa’nın temelini atmaya vesile olan bir akım olarak ortaya çıkmıştır.

Bilim ve sanat alanında bir çığır açmış, inanılmaz sanatsal eserler ortaya çıkmış, kilisenin baskısı ortadan kalkmıştır. Rönesans yeni bir dünya görüşünün başlamasıdır. Rönesansa isim olarak  Klasizm de denilebilir aslında. Önce İtalya’da başlayıp daha sonra tüm Avrupa’ ya yayılmış olan akım her ülkede farklılarla kendini belli etmiştir.Rönesans resminde konular dinsel temalar  ve mitolojiden ilham alınarak yapılmıştır. Gündelik olaylara çok yer verilmemiştir.Ancak bazı farklı ülkelerde bu tarz konulara da değinilmiş olduğunu görmekteyiz.

BAROK

Barok Rönesans sanatına bir tepki olarak doğmuştur. Sanatçılar matematik temalar yerine hareketliliği ön plana çıkarmışlar. Hareketliliği ise gölge ışık kavramlarıyla ustalık ile yapmayı başarmışlar. Barok aynı zamanda maniyerizmden daha gerçekçi ve duygusal örüntüler ile kendisini ifade etme çabası içine gitmiştir. Barok sanatını Rembrandt ,Vermeer Bernini, Rubens, Caravaggio en iyi sanatçılardan örnek olarak gösterebiliriz.

ROMANTİZM 

Fransız devriminden sonra atılan en büyük adımdır. Özgürlük, insan hakları, adalet gibi konuları ön plana çıkarmışlardır. Sanatçılar her kesimden insanı konu almaya başlamıştır. Konu ve üslup yada tarz kişinin kendisi olmuştur. Duygular, düşünceler resmin oluşmasında etkili olmuştur.Tutkular duygular hareketlilik ön plana çıkmıştır.Tarihsel konuların işlendiğine de romantizm akımında şahitlik etmekteyiz. Desenden çok renklerin ön planda olduğu gözlerden kaçmamakta.

REALİZM

Buhar makinasının bulunmasıyla endüstri alanında büyük gelişmeler olmuştur. Romantizm gibi duygu yoğunluğu yüksek kavramlardan daha gerçekçi konuları işleyen bir akım ortaya çıkmıştır. Sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi) çalışmalara imza atmaya başlamışlar. Özellikle edebiyat alanında büyük eserler verilmiştir. İşçiler, tarlada çalışanlar, kenar kentler resmin konusu olduğunu görüyoruz.

EMPRESYONİZM (izlenimcilik)

Güneş ışığının doğadaki  renklerde yarattığı değişimleri yakalamaya çalışmışlardır. Resim çalışmalarını atölye yerine açık havada çalışmayı  tercih ettiklerini görüyoruz . Atölye ortamı terkedilmiş yerine güneşin cisimler üzerindeki etkisini incelemek üzere doğaya karışmışlardır. Doğayı doğrudan gözlemlemeyi, güneş ışığının renkler üzerindeki etkisi özellikle empresyonizme konu olmuştur.Aynı cisim güneşin farklı zamanlarında farklı renklere bürünmektedir. Gölgeler soğuk renklerle ışıklı kısımlar sıcak renklerle inşa edilmiş. İzlenimciler siyah ve kahverengi tonları kullanmamıştır.Monet Degas gibi sanatçılar empresyonizmin önemli ressamlarındandır.

FOVİZM

Fovizm, yirminci yüzyılın başlarında Les Fauves adındaki bir grup modern sanatçının vurgulu ve güçlü renk kullanımı etrafında şekillenen çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Fovizm de Empresyonizme tepki olarak doğan sanat akımlarındandır.Hatta bir akımdan  öte bir teori ve akım programı olduğunu söylemek yerinde olacaktır.renklerin işlevini duygularıyla anlatmaya çalışan teori olarak tarihe geçmiştir. Hanri Matisse, Maurice de Vlaminck , Kees van Dongen, Charles Camoin, Henri-Charles Manguin, Othon Friesz, Jean Puy, Louis Valtat önemli sanatçılardandır.

DADAİZM  

Dadaizm akımı dil ve estetik kuralları hiçe saymaktadır.  Birinci dünya savaşının yıkıcı etkisi sanatta bu akımla kendini göstermiştir. parçalayarak ,aykırı şeyler yaparak tepkilerini göstermektir.Edebiyat, tiyatro grafik tasarım gibi alanlarda eserler vermiştir. En büyük amaçları modern dünyanın anlamsız olduğunu ve bunu alaycı bir dille ifade etme yoluna gitmişlerdir. Ulusalcıların ve sömürgecilerin savaş sebebi olduklarını söyleyerek bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.ideolojiyi, mantığı kabul etmeyen akıldışı Kaos ortamını benimseyip bunu sanatsal bir dil işe ifade etmişlerdir.Başka kesimlerce dada akım olarak kabul görmemekteydi. Çünkü akıldışı davranışları sanatsal bir pencereden aktarıyorlardı. Sanat estetik ile ilgilenirken, dada bu konuyu umursamazdı.Sanatın rahatsız edici dilini özellikle sanatçılar eserlerinde ön plana çıkarmışlardı.Akımın bilinen temsilcileri Max Ernst, Hugo Ball, Hans Richter, Marcel Duchamp, Kurt Schwitters, Emmy Hennings, Beatrice Wood, Hans ARP, Man Ray, 

FÜTÜRİZM 

Bu akımda hareketin her şeyin kaynağı olduğunu savunur. Fütürist Manifesto ile başladı. Fütürizm bildirisi ise, eski geleneklerden vazgeçildiğini, teknolojik gelişmelerin toplumsal yaşamı kökünden değiştirdiğini ve buna bağlı olarak da sanatın kendini yenilemesi gerektiğini savunur. Bir hareket algılanıncaya kadar yeni bir harekete geçilir. Hareketin  yaşamın kaynağı olduğunu savunurlar.Resim sanatına yeni, dinamik bir ruh kazandırmak istemişlerdir. Fütüristler geleceğe hükmetmek isterler, geleneksel olan her şeye karşıdırlar

KÜBİZM

Kübistler nesneleri geometrik şekiller olarak görmüşlerdir. Kübizm, 20. yüz yılın başında ortaya çıkan resim alanında kendini gösteren, daha sonra öteki sanat dallarına da etki eden, konunun sadece görünen tarafını değil, görünmeyen taraflarını da göstermeye çalışan akım olarak ortaya çıkmıştır.Söylenmemiş olanı görülmemiş olanı gün ışığına çıkarmak, aklın değil düş gücünün yapacağı iştir. Hayattaki herseyi katlanıp açılabileceği ve bunu geometrik çalışmalar neticesinde olacağını savunmuşlardır. Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından başlatılan bir akım olmuştur. Her ne kadar öncelikle resimle ilişkilendirilse de Kübizm yirminci yüzyıl heykel ve mimarisi üzerinde de büyük bir etki yaptı. Kübizm aynı zamanda Dada ve Sürrealizm akımlarının yanısıra soyut resim tarzında çalışan birçok ressam üzerinde de etkili oldu.

SÜRREALİZM

1924’te Fransa’da ortaya çıkan akım Freud’un psikanaliz yönteminden yola çıkmıştır. Sanatçı bilinçaltındakileri dışa vurarak eserini oluşturmaya çalışmıştır. Akıl ve mantığın arka planda kaldığı içgüdülerin ön plana çıktığı bir akım olmuştur. Dünya savaşı sonrası yaşadıklarına tepki olarak sanatçılar bilinç altının düşsel dünyasına yönelmişler, nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkararak düşsel bir ortama taşıdılar. Aslında bilinen gerçek ile bağını kesip kendince bir gerçek yaratma çabası içine girmişlerdir. Sürrealizm bilinç ile bilinç altını birleştiren bir gerçekliktir..Ve bu bütünleşme içersinde gerçek ile düş dünyası iç içe geçmektedir. Miro,Salvador Dali, Chagall önemli temsilcileridir .

POP_ART

Sanatçılar Konu olarak kullandıkları ve sıklıkla eserin içerisine fiziksel olarak dahil ettiği nesneler vardır. Pop art 1950’lerin sonunda ve 1960’larda İngiltere ve Amerika’da ortaya çıkan bir sanat akımıydı. Ona “Pop art” ismini İngiliz sanat eleştirmeni Lawrence Alloway verdi. Bu ismi kullanarak, bu akım içerisinde yer alan resim ve heykellerde kullanılan görsel unsurları eleştirerek onlara göndermede bulunuyorlardı.küresel yenilikler ile beraber tüketim kültürünü gözler önünü sermişlerdir.

Günümüzde modern sanat, çağdaş sanat, dijital sanat olarak süregelen akımlar, her geçen zaman diliminde değişim ve dönüşüm içinde olmaya devam edecektir.