MELİKE BİRGÖLGE'nin röportajı için tıklayınız...

Günümüzde herkesin her şeyi anında tükettiği zaman diliminde, o, hep üretiyor. Yakın zamanda çıkan iki kitabı, aldığı ödülü başta olmak üzere birçok konuda konuştuğumuz Sevtap Çapan, röportaj konuğum... Keyifli ve dolu dolu sohbetimize buyurmaz mısınız?

BÜYÜ BENİM HAYALLERİMDİR!

Yeni yılda, bir değil iki kitapla karşımıza çıktınız. ‘Lider Masi’ ve ‘Peri Kız Müzikali Nota Kitabı’ kitapları, çocukları fantastik ve büyülü bir dünyaya sürüklüyor. Masalınızın büyüsü nerede, nasıl başlıyor?

Benim için her şey, yaşamın kendi büyülü bir yolculuktur. Gerçeğe yakın durduğum ama acıları ve sorunları hayaller kurarak hafifletmeye çalıştığım bir yolculuk… Büyü benim hayallerimdir. Masalımın büyüsü de hayallerimin kurulmasıyla, imkansızı arayıp bulmamı ve paylaşmamı sağlayan fantastik dünyada, bazı şeyleri imkanlı kılmamla başlıyor. Ütopya gibi görünenin, gerçeğe dönüşmesi inancım var. İhtiyaç duyduğum tek şey iyi ve güzel olana, herkesin benim inandığım gibi inanması. Henüz o kadar güçlü bir büyücü değilim lakin gelişiyorum.

‘Lider Masi’yi okuyanlar, nelerin daha bariz farkına varacak?

Masalların önemli olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum. İnsan evladı yeryüzüne indiği andan itibaren yüzyıllardır, yaşamını anlamlandırmaya çalışıyor ve bu dünyada olma nedenini bulmak, ifade etmek için çeşitli yollara başvuruyor. Küçüklere uykudan önce anlatılan tüm masallar, uydurma ve olması imkansızı içeren tüm tekerlemeleriyle, -miş’li geçmişi kullanan diliyle; olanı, olmuş da bitmiş gibi anlatışıyla bize, hayattan çıkartılması gereken derslerin bir öğretisini sunuyor. Okuyucular da masalların izini süren Lider Masi ile masallara ve kahramanlara hâlâ ihtiyacımızın olduğunu, belki de asıl kahramanın kendileri olduğunun farkına varabilirler.

MASALLAR; DÜRÜST, ERDEMLİ, ONURLU, SEVGİ DOLU BİR YAŞAM SÜRDÜRMEMİZİN İLK MESAJINI KULAĞIMIZA FISILDARLAR!

Bilen, hisseden ‘Lider Masi’nin, unutan insana verdiği en önemli mesaj nedir?

Çağımızda değer kaybeden çok şey var. Yalnızlaşan bireyin, unuttuğu ya da görmezden geldiği bu değerlerden biri de masallardır. Oysa masallar bize toplumsal, kültürel ve sosyal olarak bilgiler aktarmaktadır. Bununla kalmaz. Her uygarlıkta farklı masal kahramanları olmakla birlikte, adlarının farklı kullanıldığına şahitlik ettiğimiz aynı masal kahramanları vardır. Tüm insanlığı ilgilendiren temel unsurların, evrensel meselenin yansıtıcısı olarak karşımıza çıkar masallar. En basitinden, yalan söylemenin zarar verici bir etkisinin olduğunu sözle ne kadar söylesek de Yalancı Çobanın Masalı’nı anlattığımızda, bu dolaylı anlatımdaki güçlü algıyı oluşturamayız. Bu masalı dinlemiş olan bir çocuk, yalan söylemenin iyi bir şey olmadığını öğrenmiş olur. Masallar bize yol gösterici hikayelerdir, dürüst, erdemli, onurlu, sevgi dolu bir yaşam sürdürmemizin ilk mesajını kulağımıza fısıldarlar. Lider Masi, masal kahramanlarını unutan insana, ruhunun derinlerine bakmayı ve kalbinde hisseden ve aslında özünde bilen olduğunu hatırlatıyor. Masal diyarının ve masal kahramanlarının kurtarıcısı, kahramanların kahramanı olarak karşımıza çıkıyor.   

İLK KAHRAMANIM BABAM!

Kahramanların da kahramanı olduğunu da kitabınızdan öğreniyoruz. Sizin kahramanınızın kim olduğunu sorsam?

Benim ilk kahramanım babam. Hayatıma olumlu manada dokunan pek çok kahramanım da var. Ve şu anda kendi hayatımın kahramanı ise kendimim. Aslında, vazgeçmeyen herkes kendi hayatının başkahramanıdır.  

Hayatınızın masalını iyi yazdığınızı düşünüyor musunuz peki?

Evet. Daha iyi olabilir miydi, belki… Ben geçmişimden ve şu anımdan memnunum. Onurlu ve dürüst kalmaya çalıştığım hayatımda başardığım şeylerin farkındayım. Tabii henüz her şey bitmiş değil, gökten üç elma düşene kadar kendi masalımı yazmaya devam edeceğim.

RUHUN İLACI, AKLIN AYDINLATICISIDIR MASALLAR!

‘Masallar gerçek değildir lakin masalların yalan olduğu da söylenemez’ cümlenizden yola çıkarak, masalların büyük, küçük herkesi içine çekmesini neye bağlıyorsunuz?

İlk insandan beri, sanatın sanat, edebiyatın edebiyat olmadığı çağlardan beri insan evladı hikayeleri, dansı sevmiştir. Masallar insanın, hayal gücüyle ilk beslenişidir; ruhun ilacı, aklın aydınlatıcısıdır. Akla aykırı anlatımına rağmen inanmayı bile isteye seçeriz; canavarlara inanırız, Kaf Dağına inanırız, tekerlemelerdeki annemizin beşiğini tıngır mıngır sallayışımıza inanırız. Neden mi, çünkü en katı yürekli birinin bile içinde, bilinmeyen o gerçeği bildiğini hissettiren bir büyü vardır masallarda! Bize masallar anlatılırken biz, masalların ardındakini gönül gözümüzle görürüz ve kahramanın yerine koyarız kendimizi. Birinin kahramanı olmayı kim istemez ki?

Şimdiki kuşağın çok bilmediği izciliği ‘Masal İzcileri’ olarak günümüze getirip hatırlatmanızın paydasında; okul yıllarınızdaki izcilik günlerinizden size kalanlar?

Ben hiç izci olmadım. (Gülümsüyor) Bildiğimiz manada bir izcilik grubunda yer almadım. Yalnız hep ilgimi çekmiştir. Dolayısıyla ben de hayatın, sanatın ve edebiyatın izcisi, iz sürücüsü oldum.  

Masallar, insanın ruhunu hayal gücüyle besliyor. Sizin ruhunuzu, oyunculuğunuzu, yazmanızı besleyen neler peki?

Yine hayal gücü... Gerçeklere de inanırım, hayal etmeye de… İkisini ayrıştırmak gerektiğinde bilimsel olana eğilirim ve onu kurgusal olan ile harmanlarım. Araştırma yapmak ve öğrenmek arzusu da beni besleyen bir şeydir.

‘Lider Masi’nin iki dilde okura sunulması nasıl gerçekleşti?

Türkçemiz çok önemli, korumamız gereken en temel önceliğimizdir. İngilizce ise dünya dili olarak tüm ülkelerce kabul edilmiş olan bir dildir. Dolayısıyla ben birilerinin kitaplarımı yabancı dile çevirmesini beklemek istemedim. Okullarımızın hepsinde yabancı dil eğitimi de olduğu malumunuz. O yüzden tıpkı Peri Kız Müzikali’nin yeni baskısında olduğu gibi Lider Masi’de de iki dilde basılmasını tercih ettim. Dramatik Yayınları’ndan çıkan bu iki kitapta, Zeynep Kaymas ve Ceren Taştan (iki ayrı, genç çevirmen) ile çok temiz ve keyifli bir çalışma süreci yaşadım.

Kitabından önce oyun olarak sahnelendi Lider Masi. İstediğiniz gibi oldu mu? Nasıl bir süreçle izleyicilere ulaştı?

Fantastik çocuk romanım Lider Masi’yi bitirme aşamasındaydım. O sırada tiyatromuzdan bir çocuk oyunu yapmamız istendi. Benim de böyle bir arzum vardı ama planım, 2025 gibi bu fikri hayata geçirmekti. Gelen teklifle çocuk oyunu projesini öne çektik. Elimizde yazılı olan kalabalık kadrolu oyunumuz vardı. Başka bir yazarın oyununu da düşünmedik. Kendimiz yazalım dedik ama ben yeni bir fikir üretmek istemedim ve o sırada aniden gelişen düşünceyle romandan önce, ‘Lider Masi Kahraman Yemini’ adıyla romanımı çocuk oyununa uyarladım. Dört kişilik bir oyun olarak tasarladım. Roman ile çocuk oyunu uyarlaması birbirinden farklılık gösteriyor tabii… Her ne kadar romandaki tema korunsa da sahneye aktarımı daha sıkıştırılmış ve yeniden düzenlenmiş hali. Oyunda genç bir kadroyla ve kastlı olarak bir çalışma gerçekleştirdik. Yönetmenliğini de ben üstlendim. İstediğimiz gibi oldu ne var ki covit etkisi henüz tam geçmemişti, zamanlama hatalıydı ve talep eden kişi oyunumuzu fazla Avrupai buldu, sanırım avam bir iş bekliyordu. Sözünü tutmadı, biz de özel tiyatro olarak salgın vs. etkisiyle çok üzülsek de oyunumuzu devam ettiremedik. Fakat harika genç oyuncular, güzel insanlar kazanım oldu. Provalarımız da hepimiz için oldukça verimliydi. Seyirci de gayet memnun kaldı.

Oyun olarak tekrar izleyiciyle buluşma durumu olacak mı ‘Lider Masi’nin?

Ben çok üzüldüm, onca emek, masraf dışında; böylesi talihsiz bir salgın döneminde hayallerimizi, kalbimizi kırdılar. Daha güvenilir insanlarla, kendi planladığım zamanda yeniden sahnelenmesi en büyük arzum tabii ki…

BENMERKEZCİ BİR GÜRUH İÇİNDE YAŞIYORUZ!

‘Lider Masi’nin ‘Aklım unutursa kalbim hatırlasın. Kalbim unutursa aklım hatırlatsın. İkisinin de unutması mümkün mü? O, bilmediğimdir. Bilmem gereken ise bileyim, gerekmez ise ne bileyim’ duasının verdiği güzel mesajdan yola çıkarak, günümüzde insanların aklı ve kalbiyle unuttuğu, bilmediği ya da bilmemezliğe geldiği neler var?

O kadar çok şey var ki ben bile unuttum, bilemedim şu an! (Gülüyor) En önemlisi ne biliyor musun kadim dostum, insanlar, insanlığını unuttu! Vicdanı, merhameti, şefkati, sevgiyi, saygıyı… Nereden geldiğini, nerede olduğunu ve nereye gideceğini bilmeyen benmerkezci bir güruh içinde yaşıyoruz. Umarım günümüz unutanına ışık olsun bilen ve hisseden Masi’miz. 

CİDDİ BİR AHLAKÎ ÇÖKÜŞ İLE BİRLİKTE KENDİNİ BİLMEZLİK GÖZLEMLİYORUM!

‘Hiçbir kahraman, kahraman olmaya çalışmamıştır’ diyor Lider Masi. İnsanların gerek günlük yaşamda gerek teknoloji yoluyla, sosyal medyalarda her fırsatta kendini çok fazla ön plana çıkarmasını neye bağlıyorsunuz?

Herkes ünlü olma ve çok para kazanma derdinde, sıradan insan bile… İnsanlar çıldırmış gibi sosyal medya mecralarında olmadık paylaşımlarda bulunuyor. Ciddi bir ahlakî çöküş ile birlikte kendini bilmezlik gözlemliyorum. Birçoğu yazık hayatlar! Kendini geliştirmeyen, egoist ve narsist bu insanlar arasında tanıdığım bazı insanlara da rastlamak üzücü… Bence bunun sebebi değer görmezlikten ve çaresiz hissetmekten kaynaklanıyor. Değerini ispat etmek için insanlar saldırgan bir şuursuzluk içindeler ve olmadık yolları, etik olmayanı bile seçebiliyorlar. İnsanın bunlara ihtiyacı yok, bu insanlar kendilerine güvensiz, kıskanç, art niyetli, dolap çevirici, liyakati savunup liyakatsiz ve hadsiz olduklarını göremeyecek kadar kötücül hırs sahipleridir. Kendilerini olmadıkları kişi gibi göstermeleri, oldukları kişiyi maalesef gizleyemiyor. Cahilse cahil, basitse basit… Her paylaşımda kendilerini ifşa ettiklerini dilerim far ederler. Hayatı güzel kılacak şeylerden biri de kendimizi ve bize sunulmuş olanı kabul etmektir, fazlası için daha çok çalışmayı seçmek, olmuyorsa yön değiştirme cesaretini gösterebilmektir. 

‘Peri Kız Müzikali’nin nota kitabı çıktı. Şarkıların sözlerini sizin yazdığınız, müziklerini Orçun Tekelioğlu’nun yaptığı müzikalın nota kitabını, çıkarmak, ilgilisine, meraklısına ulaştırmak fikri nasıl gelişti?

Aslında Peri Kız Müzikali / Fairy Girl Musical adlı iki dilli ikinci baskıda, notaları kitabın içine koymayı düşünmüştüm. Fakat olmadı. Sonrasında da ayrıca bir nota kitabı çalışması yapmaya karar verdik. Müzisyen arkadaşım Sevgili Orçun, sözlerime öyle harika besteler yapmıştı ki, onunla birlikte bu yola çıkmak kaçınılmazdı. Ve bildiğimiz kadarıyla da bir çocuk müzikalinin içerdiği şarkı sözleri ve notaları ilk kez kitap olarak basılmış oldu.

Gelen yorumlar, böyle güzel ve farklı türdeki bu kitap için?

Kitaplar öyle yeni ki, okuyucuyla henüz buluşuyor. Yakın çevremdeki ilk okuyucularımın tepkisi fevkalade olumlu.

YAZARIN ASIL ÖDÜLÜ YAZMA YETENEĞİDİR!

Yakın zamanda Altın Başarı Ödülleri’nde ‘Yılın Yazarı’ ödülünü aldınız. Yazının ödülü olan yazmak eylemi, nasıl bir olguyla, nasıl bir kuramla oyunculuğunuzu ve sizi dönüştürüyor?

Evet, Altın Başarı Ödülleri’nde ”Yılın En İyi Yazarı” seçildim. Bu oldukça büyük bir onur. Edebiyat alanında yeni boy göstermeye başlamış biri olarak üç yılda yedi kitap yazmak ve ikinci kez yılın yazarı ödülüne layık görülmek inanılmaz mutluluk verici. Yazının ve yazarın asıl ödülü ya da bana göre lütfu yazma yeteneğidir. Yazmak eylemi ise çalışmayla da elde edilebilir tabii, neticede her edebî türün belli yazım kuralları ve şablonları genel olarak belirlenmiş ve literatüre girmiş bulunmakta. Aslolan doğal yetenek, özgünlük, dile hakimiyet ve üslup bence… Oyunculuk ile Yazarlık çok farklı iki alan fakat her ikisinde de temel aldığım şey, “Düşünce”nin kendi olduğu için yazmak; oyunculuğumu da beni de kesinlikle dönüştürüyor. Ya da hepsini dönüştüren ben’im. Bunu tartışmaya açık buldum şu an. (Gülüyor) Hayal kurmam dahi düşüncemin eseri, o sebeple kendi içimde, dönüştüren – dönüşen ya da dönüşen – dönüştüren sırası birbirine karışıyor ama oyun oynamak ve yazmak olgularına kattığım kendi düşünce düzlemimde oluşan kuram ile okuyucuyu - seyirciyi dönüştüren olduğum inkar edilemez. Onların dönütleriyle ben, dönüşen oluyorum elbette, yeniden…    

Okuduğunuz ilkokulda imza günü ve söyleşiniz oldu geçtiğimiz günlerde. İlkokulda okuyan küçük Sevtap’la göz göze gelmişsinizdir düşüncesiyle, neler hissettiğinizi sorsam, duygularınızın pınarından hangi cümleler çağlar?

Sanırım bu, her yazara nasip olmaz. Çok duygusal anlar yaşadım, hatta ağladım. Sunuculuğu üstlenen iki öğrenci hayatımı anlatırken gözyaşıma hakim olamadım. Sedat Simavi İlkokulu yepyeni bir binaya dönüşmesine karşın anılarımla doluydu. Küçüçük bir çocukken sıralarında oturduğunuz, ilk okuduğunuz okula, tanınan bir oyuncu ve yazar olarak misafir oluyorsunuz. Bu, çok büyük bir gurur! Bir zamanların küçük Sevtap’ı elimden tutuyordu. Bir de teşekkür plaketi takdim edildi, o plaketin değerini de orada bana yaşatılan olağanüstü duyguları da tarif etmem imkansız. Tüm okul yönetimine, öğretmenlerimize ve geleceğimizin umudu çocuklarımıza ne kadar teşekkür etsem az. Umarım kitaplarımı severler, hayatlarına olumlu yönde dokunur büyülü kelimeler ve her biri, kendi hayatlarının kahramanı olmayı başarırlar.