YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
Başarılı bir iş insanı, muhteşem bir anne ve şimdilerde de yazar kimliği ile karşımızda sevgili Şeyma Ayhan. Röportajımızda iş hayatını, “Asla Prenses Olamayanlar” adlı kitabını ve bundan sonra neler yapacağını konuştuk.
Genç kızlara tavsiyelerde de bulundu Şeyma Ayhan; “Öğrenme aşkları hiç bitmesin. Çünkü bu kadar çok değişimin olduğu bir dünyada ölene kadar kendimizi geliştirmek durumundayız” dedi.
Hoş geldiniz Şeyma Hanım. Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Şeyma Ayhan?
Konyalı bir iş insanıyım. Aile şirketimiz olan Mesa Makina’da ikinci kuşak yönetici olarak 1998 yılından beri çalışmaktayım. Şu an şirketimizin İcra Kurulu Başkanıyım. Siyasal Bilimler Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdim. Yüksek lisansımı Endüstriyel Psikoloji alanında yaptım. Tez konum kadın liderliği idi. 2023 yılında aynı alanda doktora çalışması yapmaya başladım. 2007 yılından bu yana STK’larda da aktif görev alıyorum. Konya İş Kadınları Derneği Başkan Yardımcısıyım. Mevlanasifed Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu’nda Yönetim Kurulu Üyesiyim. Konya Sanayi Odası’nda iki dönem meclis üyeliği görevini yürüttüm ve Oda’da görev alan ilk kadınlardanım. 2022 yılında CAEF (Avrupa Dökümcüler Birliği) tarafından döküm sektöründe Avrupa’nın en başarılı ikinci kadın sanayicisi seçildim. Evliyim ve iki çocuğum var.
Başarılı bir iş insanı ve aynı zamanda muhteşem bir annesiniz. İkisini bir arada yürütmenin zorluklarını yaşadığınız oluyor mu? Nasıl başarıyorsunuz?
Ataerkil bir toplumda ikisini bir arada yürütmek gerçekten zor. Toplumun sizden beklentileri çok fazla. Hem kariyer yapıp başarılı olacak hem de çok güzel çocuk yetiştireceksiniz. İlk oğlumdan sonra mükemmel anne olma hedefi ile kendimi çok yıprattım. Oğlumun doğduğu yıl şirketimizin de büyük dönüşümler yaşadığı çok çalışılması gereken yıllardı. Bu yüzden çok zorlandım. Sonra büyüklerimin tavsiyesi ile eve yardımcı almaya başladım, her işi kendim yapmaktan vazgeçtim. Böylece sürekli yorgun bir anne değil, oğlu ile kaliteli zaman geçirebilen bir anne oldum, stresim de azaldı. İkinci oğlumu ise iki yaşına kadar fabrikamızda onun için hazırladığım odada bakıcı ile büyüttüm. Büyük kolaylık. İmkânı olan herkese tavsiye ederim. Çocuk yetiştirmek dünyanın en büyük sorumluluğu ve bence en önemli sorumluluk. Gördüğüm bazı kadınlar kariyer için ailelerinden, çocuklarından hatta kadınlıklarından vazgeçebiliyor. Çok büyük hata. Kadın, kadın olarak tüm bunları bir arada başarabilir.
Asla Prenses Olamayanlar, sanayici kadınlarımızın hayat ve iş yaşamı hikâyelerini ele alıyor. Bu başarılı kadınlar prenses olmak için prense ihtiyacı olmayan kadınlar bana sorarsanız. Peki, nasıl ortaya çıktı kitap? Nasıl karar verdiniz yazmaya?
Yüksek lisans tez konum kadın liderliği idi. Ben bu çalışmamı kitap haline getirmeye başlamıştım ve yayınlanmasını çok istiyordum. Fakat pandemi döneminde korona virüse yakalandım. O süreçte evde karantinadaydım fakat yoğun bir dönemde olduğumuz için iş yeriyle sürekli görüşüyordum. O günlerde maillerle ve telefonla şirketimizle sürekli irtibat halindeydim. Geçmiş olsun diye aramaya çalışan insanların çoğu, telefon trafiğimden dolayı bana ulaşamıyordu. Bir arkadaşım bu durumdan ötürü bana kızarak, 'Seni dışarıdan prenses zannederler fakat sen hastayken bile yatıp dinlenemiyorsun, prenses falan olamazsın sen' dedi. Sonra düşününce gerçekten de böyle olduğunu fark ettim. Aslında kitabımızın hikâyesi de bu cümleyle başladı. Girişimci kadınların ve iş kadınları derneği üyelerinin bulunduğu Whatsapp gruplarımızdaki iş kadınlarına böyle bir kitap yazmak istediğimi hemen o gün bildirdim. Projemi anlattım ve müthiş geri dönüşler aldım. Daha o zaman kitabımın ismi oluştu. Sadece isminden dolayı bile katılmak isteriz diyen 50'ye yakın iş kadını oldu. Harika bir şey yapıyorsun, böyle bir kitaba çok ihtiyaç var, bizim de anlatacak çok şeyimiz var dediler. Yine karantinadayken sorularımı hazırladım. Katılırım diyen iş kadınlarımıza soruları gönderdim. Sonrasında fotoğraflarıyla birlikte geri dönüş sağlamalarını istedim. Herkese aynı soruları sordum. Ama çok farklı cevaplar, hikayeler, öneriler geldi ve sonuçta kitabımız ortaya çıktı.
Asla Prenses Olamayanlar neler anlatıyor okura? Verdiği mesaj nedir?
Kitabımda farklı şehirlerden, mesleklerden ve sektörlerden iş kadınlarımızın iş ve yaşam hikâyeleri yer alıyor. Tabi ki babaları ile olan ilişkilerini de içeriyor bu hikâyeler. Çok samimi paylaşımlar ve tecrübe aktarımlarını var kitabımda. Anlatılan hikâyelerden derlediğim bilgiler de sonsözde. Sonsöz kısmında aslında kitaptan ilham almak isteyen kadınlarımıza, kızlarımıza hitap eden çok fazla nokta atışı bilgi var. Bu şekilde katkı sağlamaya çalıştım. Kitabın amacı; yeni nesillere karşılaşabilecekleri sorunlar karşısında nasıl yol almaları gerektiğini göstermek için tecrübe paylaşımı aslında. Nasıl hareket etmeliler, bir sorunla karşılaştıklarında bunları nasıl çözebilirler bir sürü hap niteliğinde tavsiyeler bulunuyor. Herkesin hikâyesi çok özel. İkinci, üçüncü kuşak kadınlarımıza özellikle yer verdim. Çünkü şöyle bir algı var; Üçüncü, dördüncü kuşağa sanayi işletmelerinin çok geçemediği düşüncesi hâkim toplumda. Bu önyargıları kırmak istedim. Ulaşabilseydim keşke dördüncü kuşak kadın yöneticilerimizi de almak isterdim ama maalesef sayı az olduğu için üçüncü kuşağa kadar yer verebildim.
Kitabınıza ailenizden nasıl tepkiler geldi? Sizi desteklediler mi?
Yayınevimden aldığım tavsiye ile kitabım çıkıncaya kadar kitabımdan eşim dışında hiç kimseye bahsetmedim. Basıldığında ilk babama verdim, çok şaşırdı, duygulandı. Sonrasında tüm ailem gördü ve beni desteklediler. Sadece biraz halam kızdı. Sen bizim hep prensesimizdin, neden bu ismi verdin diye. Okuduktan sonra o da anladı neden bu ismi verdiğimi.
Güler Sabancı; “Pamuk Prenses'in uyanmak için prense değil, eğitime ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı var” demişti. Çok hoşuma gitmişti bu söz. Siz genç kızlarımıza nasıl önerilerde bulunursunuz?
Güler Sabancı’ya sonuna kadar katılıyorum. Kadınlar artık hüzünlü prenses olmayı değil bilge ve güçlü kadınlar olmayı seçmeli. Ülkemiz; kendine inanan, eğitimli, üretken, çalışkan kadınlar ile daha da büyüyecek. Tek kanatla uçabilmemiz mümkün değil. Hepimiz kızlarımızın eğitimi ve cesaretlendirilmesi için çaba sarf etmeliyiz. Kızlarımıza tavsiyem ise öncelikle ilgi duydukları ve sevdikleri bir alanda meslek sahibi olsunlar. Eğitim hayatları boyunca kendilerini farklı alanlarda da eğiterek multidisipliner bireyler olsunlar. Başarı da bir yolculuktur. İş yaşamına adım attığınız andan itibaren çok farklı tecrübelerle sorun çözmeyi öğreniyor ve sürekli gelişiyorsunuz. Öğrenme aşkları hiç bitmesin. Çünkü bu kadar çok değişimin olduğu bir dünyada ölene kadar kendimizi geliştirmek durumundayız. Kısaca; SEV, ÖĞREN, ÜRET diyorum tüm kızlarımıza.
Siz hangi yazarları okuyorsunuz? Örnek aldığınız isimler var mı? Ya da başucu kitabınız var mıdır?
İş yaşamı ile ilgili okuduğum kitaplar arasında en çok etkilendiğim ve ilham aldığım kitap, Suna Kıraç’ın Ömrümden Uzun İdeallerim Var kitabıdır. Biyografi okumayı çok seviyorum. Pek çok iş insanının ve bilim adamının biyografisini okudum. Felsefe, psikoloji ve tasavvuf kitaplarını da severek okurum. Romanda Sebahattin Ali, Ahmet Günbay Yıldız, Nazan Bekiroğlu ve İskender Pala’yı severim. Başucu kitabım ise Mesnevi.
Yeni kitap çalışmanız var mı? Okurları neler bekliyor?
İlk kitabımdan sonra yakın çevremden pek çok farklı konuda kitap fikri önerileri geldi. Önümüzdeki yıllarda yazmayı düşündüğüm kitaplar var. Fakat ciddi zaman ayırmak gerekiyor. Fırsat bulabilirsem yeni kitaplar yazabilmeyi çok isterim. Küçük bir tüyo: Bu kitaplar da iş yaşamı ve kadın üzerine olacak.
Sizin gibi başarılı ve güçlü kadınların hayranıyım. Tanıştığımıza çok mutlu oldum. Son olarak neler söylemek istersiniz? Son sözü size bırakıyorum…
Çok keyifli bir röportaj oldu, çok teşekkür ederim. 25 yıldır sanayi sektöründe çalışan bir iş kadını olarak tüm kızlarımızı imalat sektöründe çalışmaya ve girişimci olmaya davet ediyorum. Ülkemiz üreterek büyüyecek. Üretkenlik de kadında zaten Allah vergisi bir yetenek. Bu yetenekten el birliği ile güçlü yarınlar ve toplumlar için faydalanmalıyız.