HABİB BABAR'ın röportajı için tıklayınız...

Muhteşem güzelliği ve oyunculuğuyla bir döneme damga vurdu… Kunduracı bir baba ile ev hanımı bir annenin ikinci çocuğu olarak Beykoz’da dünyaya geldi Nilgün Akçaoğlu… Sanat hayatına tiyatro oyuncusu olarak başlayan Akçaoğlu,1983 yılında izlenme rekorları kıran  ''Üç İstanbul'' dizisindeki Süheyla rolüyle kamera karşısına geçti. Dizideki başarılı oyunculuğuyla yapımcıların dikkatini üzerine çeken Nilgün Akçaoğlu’na  ardı ardına sinema filmi teklifi yağmaya başladı. 1984 yılında Ferdi Tayfur ile ‘Utanıyorum’ isimli filminde başrol oynayarak şöhretine şöhret katan Akçaoğlu, kısa süre içinde sinemaseverlerin gönlünde taht kurmayı başardı. Uzun süredir setlerden uzak bir hayat sürdüren ünlü oyuncu ilk kez Önce Vatan Gazetesi’ne konuştu. Haydi buyurun bu keyifli sohbetimize…

BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSNİZ?

Ben 6 Temmuz 1955 yılında Beykoz’da, kunduracı bir babanın ve ev hanımı bir annenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Aramızda üç yaş olan, çok sevdiğim abim bugün ailemden bana yadigar kalan tek insan. Liseden sonra 1972 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü kazanarak rahmetli Yıldız Kenter’in öğrencisi oldum. Konservatuara başladığım yıl aynı zamanda profesyonel tiyatro hayatıma başladım. İkinci senemde Pekcan Koşar Tiyatrosu’nda çalıştım. Daha sonra Kenter Tiyatrosu’nda sergilenecek oyunda ayrılan bir oyuncunun yerine direkt ekiple turneye çıktım. Sonrasında iki üç sene Kenter Tiyatrosu’nda devam ettim. Bu arada da bir ajans aracılığı ile reklam filmlerinde oynamaya başladım. Daha sonra bir süre bunalıma girdim.

FELLİK FELLİK BENİ ARIYORLARMIŞ

Bir gün evde otururken bir telefon geldi, Haldun Dormen Şan Tiyatrosu’nda “Çöpçatanın Fendi” diye bir müzikal sahneye koyacakmış, fellik fellik beni arıyorlarmış. Bu vesileyle Haldun Dormen ile tanıştım ve benimle çalışmak istediklerini söylediler. Böylece Erol Günaydın, İsmet Ay, Ayfer Feray, Abdullah Şahin ve Enver Demirkan, Hümeyra ve daha bir çok ünlü isimle bir arada çalışma fırsatı yakaladım. Bu oyun bittikten sonra yine Şan Tiyatrosu’nda Orhan Boran ve Huysuz Virjin ile bir şov yaptık. Aynı dönem bir gece kulübünde Haldun Dormen’in yönetmenliğinde Huysuz Virjin, rahmetli Seyfi Dursunoğlu, Nilüfer ve şu an hatırlayamadığım bir sürü önemli isimle aylarca bir gösteride yer aldım.

SONRA NELER OLDU?

Sonra herkesin bildiği ve beni ülke çapında meşhur eden “Üç İstanbul” (1983) dizisinde oynamam için teklif aldım. Bu diziyle birlikte tüm yapımcıların dikkatini üzerime toplamayı başarmıştım. Diziden hemen sonra  Ferdi Tayfur ile başrolü paylaştığım ilk uzun metraj filmim “Utanıyorum” (1984), Gökhan Güney ile  “Candan Sevmeli” (1985), Tarık Akan ile “Son Darbe” (1985), Şener Şen ile “Çıplak Vatandaş” (1985), İlyas Salman ile “Türkücüler Kralı / Dündar İle Canan” (1986), Geyikler, Annem ve Almanya (1987), Yılmaz Zafer ile “Yabancı Bir Sevgi” (1987), Berhan Şimşek ile “Zamansızlar” (1987), Talat Bulut ile “Buralı Olmayan Biri” (1988), Mahmut Cevher ile “Yansıma” (1988), Orhan Gencebay ile “Seni Arıyorum / Sensiz Yaşıyorum” (1989), Ümit Belen ile “Behiye” (1990), Kadir İnanır ile “Darbe” (1990), Tarık Tarcan ile “Düşler Artık Yetmiyor” (1990), Tamer Yiğit ile “İnsansızlar” (1990), Reha Yeprem ile “Kimsesizler” (1994), ve Can Gürzap ve Kenan Pars ile “Yorgun Ölüm” (1994) filmleri geldi. Ayrıca Çetin Tekindor ile “Dönemeç” (1988), Halil Ergün ve Aydemir Akbaş ile “Çaylar Şirketten” (1989), Cüneyt Arkın ile “Bizim Ev” (1995-1997) dizilerinde yer aldım.

DÖNEMEÇ DİZİSİNDE HAMİLE KALDIM

Önemli anların üzerinden geçmek gerekirse 1988 senesinde “Dönemeç” dizisinde hamile kaldım. Aynı sene çekilen “Yansıma” filminde karnımda kızım Eylül ile birlikte, hamile olarak rol aldım. Yine 1988’in Eylül ayının 5’inde, hayatımın en güzel hediyesi, kızım Eylül’ü kucağıma aldım. 1995 senesinde çekimlerine başlanan “Bizim Ev” dizisinin setine de birkaç defa birlikte gitmişliğimiz var. Set ortamına aşina büyüdü kızım. Kendisi de müzik alanında performans sanatlarıyla ilgilendi uzun bir süre, çok güzel sesi vardır. “Bizim Ev” dizisinden ayrıldıktan sonra duygusal bir dönemden geçtiğim için biraz sektörden uzaklaşmak istedim. Bu esnada ailemle ilgili ortaya çıkan bir takım sağlık sorunları sebebiyle bu istirahat sürecini istemeden uzatmak durumunda kaldım. Önce babamı, sonra geçtiğimiz sene annemi kaybetmem ve kızım Eylül Aşkın’ın da yakın zamanda gelecek planları için yurt dışına gitmesi söz konusu olunca ve birkaç tiyatrocu arkadaşım da “Dön artık!” diye sitem edince, bir aksilik olmazsa önümüzdeki sezonda tekrar sahnelerde ve sonra ekranlarda olma kararı aldım.

FİLMLERİNİZLE BİR DÖNEME DAMGA VURDUNUZ, ANCAK UZUN SÜREDİR SETLERDEN UZAKSINIZ BUNUN SEBEBİ NEDİR?

Kendimden ve her şeyden çok bunaldığım ve uzaklaştığım bir dönemdi. Şimdilerde buna “Tükenmişlik sendromu” adı veriyorlar galiba. Niyetim arayı bu kadar açmak değil, sadece bir süre gözlerden uzak kendimi dinlemekti. Bu yüzden İstanbul’un merkeze uzak bir semtindeki aile evime döndüm. Fakat önce babama konulan Alzheimer teşhisi sebebiyle anneme destek olmak, babamın vefatından sonra ise rahatsızlanan annemin yanında abim ile birlikte durmak için vicdanen ailemin yanında kalmam gerekti. Bu süreçte yine talihsiz bir olay daha yaşadık maalesef. Abim de 2020 yılı Ocak ayında iki kere üst üste kalp krizi geçirip ölümden döndü. On ay bakım evinde fizik tedavi gördü fakat maalesef %84 engelli kaldı. Bu sefer de ona bir şey olur korkusuyla onu bırakıp gelemedim. Şimdilerde kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmekle birlikte artık bana ihtiyaç duymadan kendi kendine de vakit geçirebiliyor. Eh, Eylül de gidiyor, ben de yavaş yavaş tiyatroya dönebilirim artık diye düşünüyorum.

YEŞİLÇAM’I ÖZLEDİNİZ Mİ?

Hiç özlemedim.

SETLERİ ÖZLEDİNİZ Mİ, DÖNMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Evet, düşünüyorum. Özellikle iyi bir dizi olursa televizyona çok sıcağım. Onun dışında tiyatrocu arkadaşlarımdan gelen bir teklif üzerine önümüzdeki sezonda tiyatro sahnesinde de beni görme ihtimaliniz olduğunu söyleyebilirim.

BİRÇOK DİZİ VE SİNEMA FİLMİ ÇEKİLİYOR. BU PROJELERDE YEŞİLÇAM OYUNCULARINA NEDEN YER VERİLMİYOR SİZCE?

Valla hiçbir fikrim yok çünkü ben iz bırakmadan elimi eteğimi çektim piyasadan. O yüzden kendi adıma “Neden beni aramıyorlar?” diye hiç düşünmedim. Fakat bizim zamanımızda film ve dizi seçmeleri de daha farklı oluyordu. Son dönemde her şey ajanslar ve sosyal medya üzerinden ilerliyor genç oyuncular için. Bunun da etkisi olabilir diye düşünüyorum.

PEKİ YENİ JENERASYON OYUNCULAR İÇİN NELER SÖYLEMEK İSTER SİNİZ?

Çok büyük yetenekler var. Tek tek sayamam, şimdilerde seçenekler çok fazla ama iyi oyunculuklar gördüğümü söyleyebilirim.

BUGÜNE KADAR HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?

Eylül daha 1,5 yaşında mı neydi, beni uyandırarak, “Anne, bana patates kızartması ve köfte yapar mısın?” diye ilk uzun cümlesini kurdu. Çok mutlu olmuştum ve yataktan nasıl kalktığımı bilememiştim.

AİLESİNE DÜŞKÜN VİCDANLI BİR EVLAT OLARAK ANNE,BABA VE ABİMİN YANINDA OLDUM

SİNEMADAN UZAK DURDUĞUNUZ SÜRE İÇİNDE NELER YAPTINIZ?

Bahsettiğim üzere ailesine düşkün, vicdanlı bir evlat olarak babamın, annemin ve sonra abimin psikolojik anlamda yanında olmam gerektiğini düşündüğüm için bu vakti ailemle geçirmeyi tercih ettim. Tabi, bu ev istirahatinde bol bol okuma ve yeni şeyler öğrenme fırsatım oldu. Bir dönem İngilizceye ve pilatese başladım fakat içinde bulunduğum koşullardan dolayı devamını getiremedim. Şehir merkezine taşındıktan sonra bunlara tekrar başlamayı ve bu sefer sürdürmeyi ümit ediyorum.