MELİKE BİRGÖLGE'nin röportajı için tıklayınız...

Sıkışıp kaldığınızı hissediyorsanız, sorunların arasında bocalıyorsanız, nerden başlayacağınızı bilemiyorsanız, kendinizi ifade edemiyorsanız, değersizlik hissi yaşıyorsanız, motivasyonunuzu yükseltmek, mental yorgunluğunuzu hafifletmek istiyorsanız, Adem Alibaş’la tanışma vaktiniz gelmiş demektir.

-1

Sizi tanıyabilir miyiz? Kimdir Adem Alibaş?

1979'un Şubat ayında Trabzon'da doğdum. Liseye kadar eğitimimi burada tamamladım. Uzun yıllar farklı sektörlerdeki şirketlere danışmanlık yaptım. 2020 yılının sonlarına doğru şu an hizmet vermekte olduğum Nesil Terapi Merkezi’ni kurdum.

Yaşam koçluğu yapmaya sizi yönlendiren ne / neler oldu?

Bu sorumuzun cevabı çok uzun yıllar öncesine dayanıyor. 6 - 7 yaşlarımda, hayatın pozitif ve negatif mesajlarını ve insanların göründüğünden ibaret olmadığını fark etmemle başladı.

Bu alandaki serüveniniz nasıl başladı?

Serüvenimin bizzat içinde buldum kendimi. 15 – 16 yaşımda, çevremdeki benden yaşça büyük insanların sorunlarını bana anlatmaları ve onca tecrübesizliğime rağmen kalbimin ilhamlarıyla bulduğum çözüm önerileriyle devam eden bir akış, beni buralara getirdi.

DANIŞANLARIM, KİMİ ZAMAN DAVETSİZ KİMİ ZAMAN HABERLİ GELEN GÜZEL MİSAFİRLERİM!

Danışanlarınızla aranızdaki en önemli unsurlar neler?

Ben onların her zaman hiç beklemedikleri anlarda karşılarına çıkan soluklanma alanıyım. Onlar da, benim kimi zaman davetsiz kimi zaman haberli gelen güzel misafirlerim.

Yaşam koçluğu psikologlukla eşdeğer zannediliyor çoğu zaman. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Evet, böyle bir algı var maalesef! Böyle düşünülmesinde biraz da bizim payımız var. Şöyle; sosyal medyada yayımlanan, toplumumuzun kronikleşen sorunları ile ilgili bilinçsiz paylaşımların yer alması gibi... Oysa yaşam koçunun görevi, karmaşasında boğulup içinden çıkılmaz sandığı konularda danışanına yardımcı olmasıdır. Tıbbi konularda ilgili uzmanlara yönlendirmeleridir.

Yaşam koçunun asıl amacı nedir?

Yaşam koçu, kendisine başvuran danışanının hikayesini dinler, kendisinden istenen desteği danışanının belirlediği çerçevede yardımcı olur.

Kimler yaşam koçundan destek almalıdır?

Geniş kapsamlı bir soru, kısaca özetleyecek olursak; nereden başlayacağını bilemeyen, kendini ifade etmekte güçlük çeken, dikkat dağınıklığı yaşayan, cesaretin, kaybetmiş, değersizlik hissine kapılmış olanlar başta olmak üzere... Spesifik olarak cevaplamak gerekirse, yaşam enerjisini kaybetmiş her birey.

2-230

YOL HİPNOZU DİYE BİR KAVRAM VAR!

Size daha çok hangi konuların çözümü için geliyor danışanlarınız?

Az önce saydıklarıma ek olarak… İşverenler, personellerinin motivasyonlarını yükseltmeye yönelik ve kendilerinin mental yorgunluklarını hafifletmeleri gibi. Biraz açacak olursak, yol hipnozu diye bir kavram var. Ne kadar tecrübeli sürücü olursanız olun, belli bir mesafeden sonra dinlenmeniz gerekir. Çünkü körlük başlar. Tecrübe, iş dünyasında önemli bir unsur fakat yeterli değil. Dinlenmeyi sadece tatil yapmaktan ibaret zannediyoruz. Müthiş bir yanılgı! Meşakkatli koşuşturma içerisinde düzgün nefes alma, olaylara kontrollü bakma, yerinde aksiyon almak, süreci doğru yönlendirme...

BAŞARI BİZE DAYATILAN BİR KABUS!

Gelecekten gelmiyoruz, var olana varıyoruz’ diyorsunuz. Hal böyleyken, insanların, manasız, anlamsız telaşları nedendir dersiniz?

Evet, var olana varıyoruz. Kainatta olmuş ve olacak olan her şey olmuştur. Örneğin, şu an bu sohbetimiz ezelde olmuştu ve biz bu olmuşu yaşıyoruz. Bugün modern tıbbın anksiyete diye tanımladığı bir durum yani gelecek endişesi. Sebep - sonuç olarak ele alacak olursak, başarı bize dayatılan bir kabus! Kabus diyorum çünkü insan her daim başarılı olamaz, beraberinde hep mutlu da olamaz, insanın tabiatına aykırı bir durum. Kendini başarı odaklı motive edince ve ulaşamayınca hezeyan dolu bir öykü çıkıyor. Sonuç; ben yetersizim, başarısızım ve ‘niye yaşıyorum’lar doğuyor. Oysa gelecek hep felaket getirmez! Şöyle bir bakalım geçmişimize, bugün yaşadığımız onca güzellikler, bir dünün yarını değil mi?

Genel olarak baktığınızda, insanların hayatta en çok zorlandığı, darda kaldığı konular neler?

İnsanımız, en çok kendisini ifade edememesinden, anlaşılamamaktan ve anlaşılmadığını düşünmesinden muzdarip.

GEÇMİŞ, BUGÜN VE YARINLA BARIŞIK YAŞAMAK GEREK!

Bazı insanlar, yaşamlarında yeniden doğarlar. Bu durum, neyin farkındalığıyla başlar? Nelerle kendini gösterir?

Her doğum sancılıdır ve bir süreç gerektirir. Ümitsizliğin vehminden sıyrılan herkes, hayatına yeniden doğuyor. Bir önceki yaşamlarını bir tecrübe olarak görüyor ve kendisine kattığı değeri fark ediyor. Bu durum kişinin kendisinin geçmişi, bugünü ve yarını ile barışık yaşamasını sağlıyor.

EN İYİSİ OLSUN DERKEN ELİMİZDEKİ VE GÖNLÜMÜZDEKİ İYİLERİ BİRER BİRER YOK EDİYORUZ!

İnsanlar, yaşam maratonunun patikasında ilerlerken, hayatta neleri kaçırıyorlar?

‘En iyi, iyinin düşmanıdır’ derler. Çoğumuz en iyisi olsun derken elimizdeki ve gönlümüzdeki iyileri birer birer yok ediyoruz. Güzel olan her zaman iyi olmayabilir fakat iyi olan her zaman iyidir. Bunu fark ettiğimiz gün, yanımız ve yarınlarımız güzelleşecek.

8-37

SANATÇI ALKIŞ, SPORCU TEZAHÜRAT İSTER!

Hangi anlarda, hangi durumlarda ‘İyi ki bu mesleği yapıyorum’ diyorsunuz?

Sanatçı alkış, sporcu tezahürat ister. Bizim mesleğimiz bunlara pek açık bir alan değil. Danışanımın gözlerindeki umutsuzluğun umuda döndüğünü görünce tüm yorgunluğum bitiyor ve ‘iyi ki’ diyorum. Bir insanın, hayata yeniden tutunmasına vesile olmak, tarifsiz bir mutluluk.

Mesleğinizin zor yanları neler?

Önyargılar…

Son olarak söylemek istedikleriniz?

Nefes aldığımız müddetçe her anımızın değerini bilelim ve her anımızın bir gün anılarımız olacağı şuuruyla yaşayalım.