HABİB BABAR'ın röportajı için tıklayınız...
O sokakların nabzını tutan, gittiği haberlerden haber çıkaran bir gazeteciydi… Öyle ki başarılı gazeteciliğiyle bölge muhabirlerinin kabusu haline gelmişti Cemal Bilge, polis- adliye haberlerinden, magazin ve sanat haberlerinin vazgeçilmez ismiydi… Gazeteciliğin yanı sıra müziğe olan ilgisiyle de isminden söz ettiriyordu usta gazeteci... Öyle ki evini adeta bir stüdyo haline getirmişti. Çaldığı enstrümanlar ve okuduğu şarkılarla yüreklere dokunuyordu Cemal Bilge… Gençlik yıllarımda evine misafir olmuştum o çalmış ben okumuştum bir birinden güzel türküleri…Sonra İstanbul kalabalığından uzaklaşıp Ege’nin sakinliğine teslim etti kendisini. Yıllarca sessiz sedasız bir hayat sürdü Cemal Bilge… O çok sevdiği gazetecilik mesleğini bırakamadı, tam 8 yıl aradan sonra mesleğe bir döndü, pir döndü. Usta gazeteci ile dününü, bugününü konuştuk. Haydi buyurun sohbetimize…
BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?
Ben, İstanbul Florya’da dünyaya geldim. İşçi bir baba ile hemşire bir annenin oğluyum. Gazeteciliğe ilk olarak Sabah’ın Mecidiyeköy’deki bünyesinde yer alan Yeni Asır Gazetesi’nin Spor Servisi’nde amatör maçları takip ederek başladım. Yaşım 16’ydı. Burada ki işim kısa sürdü. Zira spor benim ilgi alanım değildi dolayısıyla işim de olamazdı.
PEKİ BURADAN AYRILDIKTAN SONRA NELER YAPTINIZ?
Gazeteciliğin daha ciddi alanlarında olmam gerekiyordu. Ayrıldım ve Kemal Ilıcak’ın sahibi olduğu Tercüman ve Bulvar Gazeteleri’nde başladım. Birimim istihbarattı, beni nelerin beklediğini bilmediğim uzun soluklu bir serüvenin adıydı başladığım. Yıllar içinde Günaydın, Sabah, Türkiye, İHA, Kanal6, Karadeniz TV gibi kuruluşlarda görev yaptım. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin her neresinde olursa olsun haber amaçlı bulundum. Meslekte üzülerek geçirdiğim yıllarımın sayısı mutlu geçen günlerimden hayli fazlaydı. Yani ben gazetecilik meslek ve onurunu koruyup işime, görevime sahip çıktıkça, gazetecilik mesleği bana karşı elinden gelen nankörlüğü esirgemedi ve hiç bir zaman yüzümü güldürmedi. 1993 yılındaki Bosna Savaşını sınır gerilerinden top tüfek seslerini duyarak değil ateşin tam ortasından takip eden az sayıdaki Türk Gazetecilerinden birisiydim. Gerek ülkemde, gerekse yurt dışında dört bir yanı suç ve suçlu olan bir dünyada; kandan gözyaşına görmediğim kalmadı meslekte.
ÇOK GENÇ YAŞTA EVLENDİNİZ SANIRIM BU HAKKINDA KONUŞMAK İSTER MİSİNİZ?
İçini çekerek bu sorumuza yanıt veriyor… 17 yaşında evlendim. Bu evliliğimden birini reddettiğim, iki evlat sahibi oldum. Evliliğimde huzursuzlukla geçen yıllarıma neşteri boşanarak vurdum. Boşandıktan bir süre sonra İzmir’de ikinci bir evlilik yaptım. O insanla da 5 yıl evli kaldıktan sonra boşandım. Sonra anladım ki ‘Evlilik bana göre değil’, o gün bugündür yalnızlığa dayalı bir hayatım var.
BEN ONU ÇOK SEVDİM DE O BENİ KENDİNE KÖLE YAPTI
Gazetecilik; kendim de dahil hayatıma giren, hayatımda olan herkesten daha önde oldu her zaman. Bana beni yaşatmadı, bana hakkım olan hayatı vermedi. Benimle yaşamayı ümit edenlere de o hakları vermedi. Mesleğim, yaşamımda ki her şeyin ve sevdiğim herkesin önünde oldu. Ben onu mesleğim olarak çok sevdim sevmesine de; o benim sevgimi kötüye kullandı ve beni kendine zincirli köle etti adeta. Yaşamım 16 yaşımdan 62 yaşıma dek ona itaat etmekle geçti.
İYİ BİR GAZETECİ MİYİM? ONA BAŞKALARI KARAR VERSİN
İyi gazeteci miyim Bu konuda yorum yapmak istemem. Buna ancak beni tanıyan ve yaptığım işin kalitesini gören ve bilenler karar verebilir. Sorumluluk sahibi miyim? Evet öyleyim. Vicdanım, benim hayatımdaki en önemli idareci ve yöneticidir. Kimse kendisi için ‘Kötüyüm’ demez. Fakat ben o konuda bile her zaman bir tereddüt duyarım. Derimki kendimi ‘Ya yeterince iyi değilsem?’. Kendini övenlerden korkmuşumdur. Bu sebeple övünmeyi sevmem ben. Tanıyan tanıyordur, bilen biliyordur. Onlar ne diyorsa, ben O’yumdur.
UZUN BİR SÜRE İSTANBUL’DAN UZAKLAŞTINIZ BUNUN SEBEBİ NEYDİ?
Son 20 yıldır bende binlerce gazeteci gibi şehrimin dışında bir hayat sürüyorum. İstanbul’a veda edişim 15 yılı buluyor. Kayıp 5 yıl ise, işsiz geçen yıllarımdır. Yanlış arkadaşlıklara kurban gidişimin bir başka adıdır sürgünde oluşum. Anlayacağınız kendi şehrime mülteci bile olmayı beceremedim ben. Bir iki kere gittiğimde İstanbul’da yabancı gibiydim. Gitmemle dönmem bir oldu. Şehir beni unutmuş, bense onun son halinde yaşadığım yıllara dair en ufak bir ize rastlayamamamın şokunu yaşamıştım. İstanbul gitmiş, yerine başka bir şehir gelmiş. Bundan sonra bir daha gider miyim bilmiyorum ?
BİN İNSAN YERİNE 1 KEDİ YETER BANA
Gazetecilikte zirveyi de dibi de gören ender isimlerdenim. Zirvede kalış sürem sanıldığı kadar uzun sürmedi ama dipte kalmanın ne demek olduğunu herkesten iyi bilirim. Bu sebepledir ki, insanlardan tahmin edemeyeceğiniz kadar çok nefret ediyorum. Kedileri çok sevişim de işte bundandır. Bir kedideki dostluğu, yakınlığı, vefayı ve sadakati bir insanda görmedim. O nedenle kediler hayatımdaki en değerli varlıklardır benim.
BEYNİMİN İÇİ HIRSIZDAN GEÇİLMEDİ
ONCA PROJENİN İSİM BABASISINIZ, NEDEN HAK ETTİĞİNİZ YERDE DEĞİLSİNİZ?
Gazetelerle başlayan meslek hayatım, ajans ve televizyonlarla sürdü gitti. Bir çok programın isim babasıyım. Sayısız projenin sahibiyim ama bir çoğundan çırak çıkarıldım. Hayatım kazıklanmakla geçti. Kimileri aklımdan, kimileri yüreğimden, kimileri ruhumdan yararlandı. Benden almaları gerekenleri (ç)aldılar ve gittiler. Sonra benden aldıkları herşey kendilerininmiş gibi yollarına devam ettiler. Yüz yüze geldiğimizde utanmak akıllarına gelmedi. Ben mesleğimin hırsızı olmadım. Olanları da şaşkınlıkla ve ibretle izledim.
SON PROGRAMIM TRAK MAGAZİN OLDU
TRAKYA’DA MAGAZİN PROGRAMI YAPMA FİKRİ NASIL OLUŞTU?
Şimdi 62 yaşındayım. 62 yılımın 47 yıllık meslek yaşamında neler gördüm neler geçirdim. Son günlerde İstanbul başta olmak üzere özellikle büyükşehirlerde keyifle izlendiği haberlerini aldığım bir magazin programı başlattım. Bilhassa sanat dünyasının ilgisini çeken bir program oldu. Magazinseverlerinse henüz duygu ve düşüncelerini bilemiyorum. Türkücüsünden şarkısına sanatçıların program hakkındaki düşünceleri şimdilik olumlu. Şu ana kadar beğenmeyen çıkmadı. Her eleştiriye olduğu gibi beğenilmemesine de hazırım. Her görüşe saygılıyım.
PEKİ HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?
Bir ara radyo programı yaptım. O yıllarda müziğin saha dışına attığı bir pop sanatçısı kardeşim vardı. Hiç bir yayın kuruluşunun yüzüne bakmadığı isimdi. İyi bir besteci, iyi bir ses, iyi bir yorumcuydu. O hafta onu konuk aldım. Program süresince öyle konular üzerinde konuştuk ki, dinleyici programda dinlediklerini ilk kez duyuyordu. Radyonun telefonları kilitlenmiş içeriye dinleyici telefonu alınamıyordu. Yaşamına dair sırları bir bir patlattı sanatçı kardeşim. Gece 24.00’de başladığımız program 04.00’de sona erdiğinde sabahın o vaktinde radyonun önü insan selinden geçilmiyordu. Ve biz sanatçımızı polis desteği ile binadan çıkarabildik. O geceki programla küllerinden doğmuş ve sanatına yeniden merhaba demişti. O gün bugündür ismimin yanına bir lakap eklendi. Dediler ki ‘Programları uğurlu gazeteci’