Menajerlik hep aklımda olan bir şeyin sonucuydu. Zaten küçük yaşlarda organizasyonla başlamıştım. İnsanları doğru pozisyonlarda değerlendirme ve içlerinde cevherli olanları keşfetme isteği de benimle birlikte büyümüştü. 

• Sizi bizimle tanıyacak olanlar için kısaca kendinizden bahseder misiniz?  Hasan Güngör kimdir? 

Trabzonlu. Vakfıkebirli. Evli. Üç çocuk babası. Üç erkek kardeşin en ufak ferdi. Kültürüne ve değerlerine bağlı bir aile babası. Girne Amerikan Üniversitesi Sinema Televizyon mezunu. Çalışmaktan yorulmayan bir menajerlik ajansı sahibi. 

• Bu mesleği seçmeye nasıl karar verdiniz? Mesleğin sizi cezbeden yönü neydi?

Aslında menajerlik hep aklımda olan bir şeyin sonucuydu. Zaten küçük yaşlarda organizasyonla başlamıştım. İnsanları doğru pozisyonlarda değerlendirme ve içlerinde cevherli olanları keşfetme isteği de benimle birlikte büyümüştü. Türkiye’de beş ilde menajerlik üzerine aktivasyonlarım başladı, yurtdışında Paris, Berlin ve New York da partnerlikler kurmuştum. Bu alanlarda çalışmalara katıldım ve genç yaşta sektörle ilgili azımsanamayacak tecrübeyi edinme fırsatı buldum. Ve nihayetinde Hasan Güngör Menajerliği kurdum. Şimdiyse elmasa dönüşebileceklerine inandığım ve aynı yolda yürümek istediğim oyuncularla, daha butik, dolayısıyla her birini itinayla konumlayabileceğim kadar az oyuncuyla çalıştığım, profesyonel olan, kurumsal çalışan, ama amatör ruhunu kaybetmemiş bir takım oyununun peşindeyim.

• Bugün birilerine kariyer yolu çizen Hasan Güngör kendi hayatını nasıl sıfırdan kurup bugünlere geldi?

Ben hayata manevi anlamda şanslı başladım ya da maneviyata verdiğim değer şansımı yarattı demek daha yerinde olabilir. Varlıklı değildik. Sadece birbirini çok seven birbiriyle bağları kuvvetli ve değerlerini koruyan bir aileydik. Böyle bir ailenin en ufağı olmanın pek tabi zorlukları oldu. Öte yandan, ben de değerleri olan bir evlat ve iki abim sayesinde güçlü büyüyen bir kardeş oldum. Evlendim. Evliliğimle gelen aile yaşantısıyla bir kez daha köklendim. Çocuklarım oldu. Her şey bir kere daha değişti. Maneviyatım daha da güçlendi.

Aile olmaya verdiğim değer o kadar güçlüydü ki, ailemden aldığım güven özüme yansıdı. Dolayısıyla kendime de güvendim. Kendime güvenerek çıktığım yolda karşılaştığım insanlarla olan ilişkilerimde bu kuvvette oldu. Pek tabi gerek kuvvetinizin gerek kendinize olan inancınızın sınandığı badireler vardır. Bunlardan ben de geçtim. Ben bir babayım. Dolayısıyla hayatta sahip çıkılması gereken değerlerin nasıl korunması gerektiğinin farkında olan bir adam olarak, affetmeyi öğrendim. Badireler insanı güçlendirir. 

Çalıştığım değerli insanlar kendi alanlarında başarılı insanlardı ve aynı maneviyatta olduğum insanlarla yoldaş olduk. Daha öğrenci yaşlarda kurduğum şirket zamanla pek çok kez kabuk değiştirdi. Dolayısıyla bugün 17 yıllık birikimimle, maneviyatımın yanında tecrübelerimden de söz edebiliyorum.  Tecrübenin ve gelişimin de sonu yoktur. Her zaman daha iyisi mümkündür.  Bu yüzden çok çalışmak gerektiğini de çok iyi bildim. 

Yolculuğumda benden manevi desteğini eksik etmeyen ailem, kariyerimin başından itibaren benimle birlikte çok çalışan Sevgili Eşim Büşra Güngör olmak üzere, isimlerini bugün kıymetle andığım değerli isimlerden alan güzel çocuklarım Barış, Hilal ve Derin Güngör’e teşekkür ederim. 

Aslında herkes hayata sıfırdan başlar. Her kim ki çalışır, maneviyatıyla yaşar, insana değer verir ve insanlar arasında sınıf ayrımı yapmadan seçtiği yolda sebatla yürürse, hedeflerine başarıyla ulaşacağına inanıyorum.

• Basit bir soru ama çok karıştırılıyor. Hadi genç okuyucularımız adına birinci ağızdan bu yanlış algıları yıkalım. Bir menajer ne yapar ne yapmaz? Yaptıklarının ne kadarı mesleğine duyduğu sevgiden, ne kadarı gerekliliktendir?

Yaptığınız mesleğe olan sevgi sadece menajer olmaya dair değil, insan olmaya dairdir. Bir menajer olarak zaten yapmanız gerekenlerin üzerine gönülden koyduğunuz ne varsa, işte onlar da sevgiyle yaptıklarınızdır. Benim için olması gereken, öncelikle bir menajer adaletli, şeffaf olmalıdır, sonrasında da realist olmalıdır. İyiye iyi, kötüye kötü diyebilmedir. Bir oyuncunun kariyerini yönetmek söz konusu olduğunda, orada yaptığınız işe olan sevgi devreye girer. Çünkü bu yolculuğun artısını eksisini çıkarıp ona ileriye adımlar attırmak sabır işidir. Bazen gereklilik getiren durumlar olsa da sabır kalpten gelir.

• New York'ta da bir partneriniz var diye biliyorum. Sizce Türkiye'deki menajerlik anlayışı ile oradaki anlayış arasındaki farklar neler?

Açık arayla çok büyük bir fark var. Fakat ben bu farkı yadırgamıyorum. Farklı kültürler ve farklı yerleşik düzenler. Söylediğim gibi ben insanları sınıflara ayırmam. Burada hedefe çok daha kolay şekilde ulaşma arzusu var. Oyunculuk getireceği şöhretten ziyade hakikaten bir mühendis olmak gibi çok büyük emekler ve eğitimlerle çıkılan bir yolculuk olmalı. Bu yapı orada oturmuş. Fakat burada da o sistem oturmaya başladı. Bu yapı kolektif olarak baştan sona oyuncu yapımcı yönetmen cast direktörleri ve menajerler, hep beraber çözülecek bir durumdur. Gidişatımız bu yönde ve gün gelecek o seviyelerde çalışacağız. Benim hedefim bu yönelimle farklı ülkelerde de çalışmak ve oyuncularıma da bu ilhamı taşımaktır.

• Sektöre yeni yetenekler kazandırma özelliğinizle biliniyorsunuz. Meslek sırrınızı verin demiyoruz tabii ki ama birlikte çalışacağınız insanlarda ne gibi özellikler arıyorsunuz diyelim? Sizce başarılı bir oyuncuda olmazsa olmazlar neler? :)

Öncelikle biraz önce söylediğim gibi, işinizi aşkla, sevgiyle yapın. Önceliğiniz para olmasın. Bir şey yaratır, yarattığın şeyle bir yol gösterir, nakış gibi de bir oyuncuyu doğru işlersen, başarı da zaten gelir ve parada bunun sonucudur. Oyuncularımda beklediğim şey, gerçekten profesyonel ilerlemesi, bir duruşu, kalitesi ve çalışkan olması. Oyuncu yaptığı iş gereği örnek teşkil eden insandır. Bunun bilinciyle kendini geliştirmelidir. Bir gün tanındığında onu izleyen bir neslin farkında olmalıdır. Benim de önceliğim bu yöndedir. Benim asıl sırrım, insanların hayallerine değer vermemdir. O hayaller için zaman harcamamdır. Doğru yönlendirme gayretimdir. Kendine güvenen, hayallerinin peşinden giden, konservatuar okumamış olsa da, kendini geliştirme arzusu hiç tükenmeyen ve bu yönde sürekli kendini eğiten, yetenekli ve çalışkan her insan bu mesleği   icra edebilir. Ben seve seve onların yanındayım.

Bu işin bana en mutluluk veren yanı, o heyecanlı ve bu işi yapabilir miyim diyen, yeteneği işlenmeye çok yatkın olanı keşfedip, yönlendirmelerimizle basamakları çıktığını izleyip, başrol olduğunu veya istediği seviyelerde mesleğini yapıyor olduğu görmek. Bununla beraber oyuncularım aldıkları ödüllerde bana payımı bakışlarıyla bile veriyorlarsa gurur duyuyorum. İşte o anlar, bunu birçok kez yaşamış biri olarak en mutlu olduğum anların içindedir.

• Bir insanı sıfırdan alıp her şeyiyle ilgilenerek belli bir noktaya getirmek oldukça zor bir iş. Mesleğin zorluklarını nasıl aşıyorsunuz? 

Zor ve de bir takım işidir aynı zamanda. Sizi yormayacak bir bakışınızdan ne demek istediğinizi anlayan oyuncular seçmelisiniz. Sizi yoran insanlar varsa, bu diğer oyuncularınızı ve kendinizi motive edeceğiniz zamandan çalmak demek olur. Ben bunu hissettiğim an, o kişiyle yollarımı ayırmayı tercih ediyorum. İşimi çok seviyorum ancak aile yaşantıma zaman ayıran ve hayatımdaki en önemli şeyin onlar olduğunun da bilincinde bir baba ve eşim. Hafta sonunu eşim, çocuklarım ve sevdiklerimle geçirebiliyorsam her şey yolunda gidiyor demektir. Çünkü her zorluk doğru zaman yönetimiyle aşılır. Bunun dışında sektörün zorlukları ise doğru takım oyunu ve doğru manevrayı gerektirir. Maçı iyi izleyen bir hakem olmak zorundasınız. Dikkat gerektirir. Dikkat yorgunluğu pek sevmez. Başta söylediğim gibi, dolayısıyla önce oyuncunuz sizi yormamalı.

• Türkiye'nin ilk menajerlik ve yapım ortaklığı olan sanat okulunu kurdunuz. Kuşkusuz bu, sektöre temiz yoldan girmek isteyen gençler için büyük bir fırsat. Böyle bir kurum hâyâlini ilk ne zaman kurdunuz? Çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz? 

Eğitime çok önem veriyorum. Planlarımın arasında bir sanat okulu da vardı. Hem oyuncularımın eğitimlerini hocalarından bilgi alarak takip edebilmek, hangi eğitimlere ihtiyacı olduklarını tespit edebilmek, onların güçlü ve zayıf yönlerini keşfedebilmek adına çok yararlı bir oluşum olacağı düşüncesindeydim. Hem de yetenekleri gençleri keşfedebilmemde olanak tanıması önemliydi. Osman Yağmurdereli Sanat Akademisi doğru bir adımdı. Sektörde pek çok ünlü yönetmen ve yapımcı dostlarımız da destek verdi. Eğitimlere katıldılar. Meyvelerini de fazlasıyla almış olduk.

• Sizce "Hayalim oyunculuktu ama bir türlü başaramadım." diyen insanların yaptıkları ortak yanlışlar nelerdir?

Bence bunun birkaç sebebi olabilir. İlk olarak gerçekten o yol onun yolu değildir. İkincisi başlangıç noktasını yanlış seçmiştir. Profesyonel oyuncu olmakla bir ajansa yazılmayı karıştırmıştır. Profesyonel oyuncu olmak gerçekten planlanması gereken bir şeydir. Nasıl bir mimar olmaya karar verip, bununla ilgili eğitim alıp ve çalışmalar yapıyorsan oyunculuk da böyle ciddi bir meslektir. Üçüncüsü doğru köprüyü seçememiştir. Doğru menajeri bulamamıştır ve kariyerinin yol haritası çıkarılmamıştır. Çıkmaz yola sapmıştır. Bir yol haritası şarttır. Dördüncüsü çok istememiştir. Çünkü gerçekten istemek gerekir ve bu isteği hayatının merkezine koymak gerekir. Bana göre yetenek bu işin %10udur, gerisi çalışmak, disiplin, kaliteli ve sabırlı bir duruştur. Gerçek bir savaşçı için başaramadım cümlesi söz konusu değildir.

• Peki bu yanlışların doğrusu ne? Sektöre girmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler? Nelere hazırlıklı olmalılar? Kendilerini nasıl geliştirmeliler? 

Gençler :) Çalışın. Çok çalışın. Eğitimden kaçmayın. Hiçbir fırsat size altın tepside gelmez. Başkalarının şans ve tesadüf hikayelerini bir kenara koyun. Başkalarını eleştirmeyi bırakıp kendi hikayenize odaklanın. Araştırın. Sabredin. Çünkü güzel şeyler sabırla gelir. Adım adım ilerlemek gerekir. Merdivenin başından zirveyi hayal edebilirsiniz ancak zirveye adım adım çıkılır.

• Sizi 17 yaşınızla karşı karşıya oturtsak o zamanki hâlinize hayata dair ne söylemek isterdiniz?

17 yaşıma derdim ki; daha çok gençsin hayatını doya doya yaşa. Ne yapmak istiyorsan onu yap, çok çalış, çünkü düşündüğün her şeyi gerçekten çalışarak yapacaksın. Mükemmel bir ailen olacak. Para hırsların olmayacak ama başarılı olma hırsın devam ettiği için hep sana gelecek. Kimseye zarar vermeyen doğru insanlar olacak hep yanında, çünkü sen yanlış olanlar zaten hayatından kendi kendilerine çıkacaklar. Merak etme her şey çok güzel olacak çünkü sevdiklerin her daim yanında olacaklar.

• Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? 

Çok teşekkür ediyorum, çok güzel bir sohbet oldu. Oyuncu adayları için gerekli olabilecek bir sohbet yaptığımıza inanıyorum. Mutlaka hayalleri olsun. Ancak boş vaat verenlerle değil, onlar gibi gerçek hayalleri olanlarla çalışsınlar.  

Bu sektörle ilgili bir cümleniz olsa ne olurdu?

Gandi’nin bir cümlesini söylemek isterim. 

“Önce seni görmezden gelirler, sonra alay ederler, sonra seninle savaşırlar, sonra sen kazanırsın.”

RÖPORTAJ: KIVANÇ TERZİOĞLU