HABİB BABAR'ın röportajı için tıklayınız...
Sivas’tan İstanbul’a uzanan bir başarı öyküsü onun hikâyesi… Daha çocuk yaşta başlayan sinema sevdası onu zirveye taşıdı. Yaşadığı Olumsuzluklar karşısında yılmayıp önüne çıkan engeller karşısında dimdik durarak girdiği bu serüvende hem kendisinin hem de Edirne’den Kars’a sinema aşkıyla yanan gençlerin hayallerini gerçekleştirmek için deyim yerindeyse gecesini gündüzüne katarak çalıştı; inanmak başarının yarısıdır inancıyla çıktığı bu yolda günümüzde toplumda iz bırakan ünlü yapımcılar kervanına katılmayı başardı… Türk Sineması’na yüzlerce önemli isim kazandıran ünlü yapımcı Şükrü Avşar’ı firmasında ziyaret ettik. Mütevazı kişiliğiyle gönüllerde taht kuran Avşar ile dününü, bugününü konuştuk. Haydi, buyurun keyifli sohbetimize...
MÜCADELEYLE DOLU BİR BAŞARI HİKÂYENİZ VAR. YAŞADIĞINIZ OLUMSUZLUKLAR KARŞISINDA HİÇ YILMAYIP HEP İLERİYE BAKTINIZ. SİZCE HAYATINIZDAKİ EN ÖNEMLİ KIRILMA NOKTASI NEYDİ?
Bayrampaşa’da Kartaltepe diye bir yerde yazlık sinema vardı, o zamanlar ben de oraya girip çıkmaya çalışırdım. Tabii o zamanlar sinemanın makinisti beni makine dairesine sokmazdı zira o zamanlar makinistliğe verilen önem nedeniyle öğretmek istemezlerdi. O aralar ben giriyordum, onlar çıkarıyorlardı bir türlü içeri giremiyordum. O zamanlar daha 8 yaşındayım… Tarımsal arazilerin olduğu Çır Çır Çeşme denen çayırlık bir alanda gezerken bizim sinemanın makinistini gördüm; Yanında bir kız ile oturuyordu. O kız sinema sahibinin kızıydı… Beni görünce renkten renge girdiler, utandılar… İkisinin arasında gizli aşk varmış. Tanık olduklarımı anlatmamam için makinistin bana karşı tavırları yumuşamaya başlamıştı. Bu olaydan sonra makine dairesine girmem kolaylaştı. O gezip tozarken makine dairesinin işlerini bana bırakır olmuştu. Günün birinde bir gece vakti saat 10 gibi evin kapısı çalındı, gelenler sinemanın sahipleriydi… Dört ortaktılar. Anneme “Bizim makinist yok, senin çocuk bu gece sinemayı oynatabilir mi?” dediler. Ve ondan sonra sinema sektörünün kapıları da bana açılmış oldu…(Gülüyor…)
1984 YILINDA AVŞAR FİLMİ KURDUM
PEKİ SONRA NELER OLDU?
Burada bir süre çalıştıktan sonra başka bir sinemada makinistlik yaptım. Bir yıl aradan sonra iyi bir maaşla başka bir sinemada çalışmaya başladım. İşte bundan sonraki hayatımın bir günü bile boş geçmedi. Daha sonra benim sinemam olmuştu. Beni transfer ettiler başka sinemaya. O sinemada da sezonun ortasında Bereç Fabrikası olayları vardı. Sinemayı işleten kişi de orada güvenlik görevlisiydi. 1972-73 yılları… Bu karışıklık sırasında sinemanın sahibini içeri aldılar. Sinema sahibinin ailesi kirayı ödeyemedi. Sinema birkaç gün kapatıldı, ortada kaldı. Benim de makinistlik haftalıklarımdan biriktirdiğim bir miktar para vardı. Kirayı ben verdim, böylece ben devam ettim o işe. Hem filmi oynatıyordum hem bilet kesiyordum. Bu sinemayı işletmeye başlamanız hayatınızdaki en önemli dönüm noktasıydı. Ondan sonra ben askere gitmeden önce hem yazlık hem kışlık sinemalarım vardı. Aynı semtte aynı zamanda çok sinema vardı işlettiğim. Sonra hepsini kapatmak zorunda kaldım. Televizyon iyice yaygınlaşınca sinemalar eski cazibesini kaybetmişti ve sinemalar seks sinemaları haline döndükten sonra sinemalar iyice bitti. Ben o zaman hepsini kapatıp askere gittim. 1984 yılında Avşar Film'i kurdum. 1986 yılından başlayarak birçok ünlü ve Oscar kazanmış yabancı yapımları ithal ettim. Bunlar arasında Miss Daisy'nin Şoförü, Misisipi Ynıyor, Kurtlarla Dans, Kill Bill 1 ve 2 de yer alıyor. 1999 yılında Antalya Film Festivali'nde en iyi film ödülünü alan " Salkım Hanım'ın Taneleri " adlı sinema filminin yapımcılığını üstlendim.
YEŞİLÇAM OYUNCULARI NEDEN DİZİ VE SİNEMA FİLMLERDE YER ALMIYOR?
Yeşilçam oyuncuları aslında yer alıyorlar. Çünkü genelde baktığımız zaman eski oyuncularımız genelde şu anda filmlerde görev alıyor. Oyuncuların filmlerde yer almadığı düşünülüyorsa bu yanlış bir algıdır. Yapımcılar olarak bu duruma hassasiyetle bakıyoruz. Yeşilçam oyuncularının %60-%70 kadarı şu anda film projelerinde yer alıyorlar.
O DÖNEMLERİ ÖZLÜYORUM
SİZİN İÇİN ESKİ FİLMLER VE YENİ FİLMLER ARASINDA FARK NEDİR?
Eski filmlerle yeni filmler arasında duygu farkı var. Eski filmlerde seyircimiz daha duygusaldı. Şu anki sinema seyircileri 15-25 yaş arası üniversite öğrencileridir. Bu günkü nesille eski nesil arasında duygular farklı. Filmlerimizde eski duygular farklı. Duygular zaman zaman değişse de biz yapımcılar o dönemi özlüyoruz. O dönemin daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Maziyi özlüyorum. Bundan 20-30 yıl sonrakiler de bizim dönemler için eskiler daha iyiydi diyebilir. Zaman geçtikçe insanların duyguları değişse de geçmişe yönelik bir özlem söz konusu oluyor. Ben de 30-40-50 yıl öncesine gittiğimiz zamanlar da ben de o dönemlerden çok şey arıyorum, o dönemleri özlüyorum…
SİZE GÖRE YEŞİLÇAM’IN BİTMESİNİN NEDENİ NEDİR?
Yeşilçam dönem dönem hasar alsa da tam anlamıyla bitmedi. Biraz duraklama dönemine girmiştir ama Yeşilçam hiçbir zaman bitmez. Televizyonun renkli olarak ilk çıktığı zamanlarda sinema yine duraksama dönemine girse de sonra yine kendi küllerinden doğarak yeniden devam etti. Video kasetler döneminde yine bir duraksama süreci olsa da yine kaldığı yerden devam etti. Şimdi de günümüzde dijital platformların çoğalmasıyla oyuncuların dijitale ilgi duyması nedeniyle yine biraz etkilensek de yine canlanmaya başladı. Zamanında 900 filmi Türkiye’ye getirdim şimdi ise tam tersi oldu; yurt dışına filmlerimizi, kültürümüzü aktarıyoruz. Zamanında tüm kanallar yabancı filmleri gösteriyordu, şimdi ise tersi oldu yurt dışındaki ülkelerde televizyonlarda bizim filmler var.
GÜNÜMÜZE DÖNECEK OLURSAK GÜNCEL AKTİF PROJELERİNİZ VAR MI?
Biz çok eski bir firmayız, 50 yıllık bir geçmişimiz var; toplamda 138 sinema filmi yaptık. 2000 bölümün üzerinde televizyon dizileri yaptık. Eskiden haftada 4-5 dizi yayınlarken şu anda biraz duraksama dönemine girdik. Bunun sebebi de böyle agresif dönemlerde dinlenme sürecine girdik, tabii bu dinlenme sürecinde proje de çalışıyoruz. Çünkü şu anda aynı anda 4-5 dizi yapmak mantıklı değil ama yine de projeler üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Önümüzdeki ekim kasım aylarında bir diziyle start verip ardından projelere hızla devam edeceğiz. Dediğim gibi zaman zaman duraklamak ve proje üzerine çalışmak gerekiyor.
YENİ NESİL OYUNCULARA ÖNERİLERİNİZ NELERDİR?
Yeni nesil oyunculara çok imtihanlı olduğunu kabullenmeleri gerekiyor; işlerine çok sahip çıkıp, önemini bilmeleri ve değer vermeleri gerekiyor. Günümüzde bazı oyuncu arkadaşlarımız zannediyor ki her şey çok müthiş gidecek, çok güzel şeyler olacak sanıyorlar, öyle bakıyorlar ama hayat öyle değil; her şey çok iyiyken bir anda tersine dönebiliyor. Bunun için eski oyunculara söylediğimi şimdiki oyunculara da diyorum, “Ne oldum” dememeliler, “Ne olacağım” demeliler. Bir de maddi açıdan baktıklarında tutumlu olmaları gerekiyor. Bazen oluk oluk akar para, bazen de damla aksın diye çeşmeye vururlar. Hayatlarında önlemli ilerlemeliler, önlerindeki krizlerden etkilenmemeleri için tutumlu olmaları gerekiyor. Hayat böyledir, şımarıklığa hiç gelmiyor. Yeni nesil oyuncu arkadaşlarıma tavsiyem, kendilerine yatırım yapmalılar ve ileriye yönelik kendilerini garantiye almaları gerekiyor.
ŞÜKRÜ AVŞAR BOŞ ZAMANLARINI NASIL DEĞERLENDİRİR?
Genellikle boş zamanım olmuyor; olduğunda yürüyüş yapıyorum, spor yapıyorum, eski arkadaşlarımla görüşüyorum. Bir çiftlik gibi bir yerim var, orada hayvanlarımız var, zaman zaman oraya gidip vakit geçiriyorum. Oralarda daha fazla huzur buluyorum; tüm her şeyi unutup orada vakit geçirmek bana terapi gibi geliyor. Boş vaktim olmaz, sürekli meşgul olmayı istiyorum; ya yazıyorum, ya okuyorum, ya film izliyorum; sürekli meşgul olmak, günümüzdeki gidişata ayak uydurmak istiyorum. Bakıyorum benim yaşlarımdaki bazı insanlar telefonu bile kullanamıyor ama ben her şeyi yapmaya çalışıyorum.