‘’Çocukluğumdan beri yaptığım tek şey okumak ve yazmaktı. Okudukça ve yazdıkça Dünya’yla aramdaki o tanıdık çatlağı daha çok hissettim. Sonra yaptığım tek şey bu çatlağı kapatmaya çalışmaktı. Elimde kalan tek şey ise okuduğum kitaplar ve yazdığım yazılarla dünyamı cennete çevirmektir.’’ Sinan DEMİR yakından takip ettiğim genç ve son derece tutkulu bir yazar olması nedeniyle ara ara yazılarımda kendisine yer veriyorum yeni sezon tiyatro çalışmaları ve kitapları hakkında keyifli bir söyleşi yaptık. İşte detaylar;

Merhaba Sinan Bey nasılsınız? Yeni sezon için nasıl bir hazırlığınız var?

Merhabalar teşekkür ederim. Yeni sezon için çok heyecanlıyım. Hem “Bana Aşk Derler” adında yeni bir oyun yazıp yönetiyorum hem de yaklaşık 5 yıldır üzerinde büyük bir titizlikle çalıştığım yeni kitabım “Gül Satıcısı ve Âşık” kitabımım yayınlanma süreciyle ilgileniyorum. Son olarak da kurucusu olduğum Tolstoy’un Mektubu dergisinin baskılı sayıları çıkışıyla ilgileniyorum. Benim için çok yaratıcı, mizansen ve mutluluk verici bir süreç.

Bu kadar çok yönlü başarılı bir yazar ve yönetmen olmanızın arkasındaki sır ne?

Aslında benim de kendime göre küçük yaşımdan beri süregelen rüyalarım ve hayallerim var. Kendime yakıştırdığım statülerim var. Çünkü hayallerim ve rüyalarım Dünya’dan daha büyük ve sığmıyor. Ben kendi hayalhanemde başarıya çok aç ve yaratıcılığını geliştirme çabası içinde olan mizamlı bir Sinan yarattım. Ben Jorge Luis Borges gibi, Bernard Shaw gibi ve Umberto Eco gibi yaratım sürecini iyi değerlendiren bir Sinan yaratmaya gayret ediyorum.

Sizce Başarı her şey mi?

Bana göre evet, başkaları için bilemem.Ben başarılı olursam çok mutlu olurum, başarısız olursam huzursuz olurum ve kendimden soğurum. Beni besleyen şey başarıyor olabilmek.

Başarılı olursam mutlu olurum dediniz, sizin için mutluluk alanları neresi?

Çocukluğumdan beri yaptığım tek şey okumak ve yazmaktı. Okudukça ve yazdıkça Dünya’yla aramdaki o tanıdık çatlağı daha çok hissettim. Sonra yaptığım tek şey bu çatlağı kapatmaya çalışmaktı. Elimde kalan tek şeyler: okuduğum kitaplar ve yazdığım yazıları kendime cennete çevirmektir.

Kitap okumak sizin için en büyük mutluluk diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Kitaplar hayatımın vazgeçilmez bir parçası. Her yeni bir kitap okuduğumda, sözcükler ruhumda eşsiz bir mozaik yaratıyor. Kitapların büyüsü beni yer aldığımız yeryüzünün bütün şımarıklıklarından arındırıyor. Çünkü yeni kitap almak yeni bir candan dost edinmek demektir. Calvino’nun kitaplarla ilgili çok sevdiğim hakeza benimsediğim bir sözü var.

Calvino der ki:

"Hâlâ okuyabileceğim kitapların var olduğunu bilmek hoşuma gidiyor..."

Kitap demişken aklıma geldiği için hemen sormak istiyorum bir önceki kitabınız Şairin Güz Notları’nda yer alan ‘Tenine Dokundukça Güya Tanrı Oluyordum’ ve ‘Kokun’ şiirlerin yeni kitabınız ‘Gül Satıcısı Ve Âşık’ kitabınızda yer alacağını söylentisi çıktı bu doğru mu?

O konuda çok kararsızım şu an hâlâ o konu hakkında düşünme sürecindeyim.

Peki şunu sormak istiyorum ‘Kokun’ şiirini sanki birine ithafen yazmışsın gibi geliyor.

Sizce doğru düşünüyor muyum?

Evet aslında yıllar önce çok değerli bir hanım arkadaşla çok sadakatli, çok şiirsel ve çok tutkulu bir aşk yaşadım onunla yaşadığım zamanlar tamamen kutsal geniş zamanlardı ve ben de olan zamanlarımı özlemle anımsadığım için öyle bir şiir yazdım. Aslında şiir zaten bir yerden sonra şairin kendisiyle yüzleşme aynasıdır. Nasıl hüzün onun için armağan ise.

Çünkü şairi tamamlayan şeyler ‘Hüzün ve yalnızlıktır’ ki bu iki saydıklarımda şairin en büyük yakıtıdır. Ve her şair aşklarını derin duygulu ve tutkulu yaşar. Ben de çok değerli hanım arkadaşla çok değerli zamanlar ve anlar yaşadım heybemde zengin hatıralar yarattı ve ben de o güzel heybelere ithafen böyle bir şiiri kaleme almak istedim. İyi ki de yazmışım.

Peki Sinan Demir, aşkta nasıl biri?

Çok sadakatli, şairane bir duyguları ince yaratan ve hayatımdaki insanı mutlu etmeyi felsefe edinen, en güzel duyguları yaşatan ve bilhassa sevdiğini sevmeyi Dünya’nın en güzel şiirini yapan biriyim. Aslında aşk benim taptığım en güzel duygu ve beni ben yapan, besleyen ve nefes veren ilham kaynağım.

Kaç defa aşık oldunuz?

Bir defa oldum o da 7 yıl önce, çok değerli hanım arkadaşa olmuştum. Yeri kalbimde çok kutsal.

Hâlâ görüşüyor musunuz?

Bazen yazışıyoruz yeni bir proje yaptığımda tebrik mesajı veyahut arama nezaketinde bulunur. Aramızda çok sağlam bir dostluk var ki bence öyle de olması gerekiyor.

Yeni projelerden en çok hangisi sizi heyecanlandırıyor?

Hepsi ama yeni kitabım beni apayrı heyecanlandırıyor. Çünkü üzerinde yoğun bir çalışma sürecim oldu. Araştırma ve yazma süreci totalde 5 yılımı aldı.

Başarı grafiğinizi nasıl sürdürüyorsunuz?

Çok araştırarak, bilgi edinerek, okuyarak ve yazarak. Çünkü bir şey istemek ayrı şey ama istediğiniz şey için mücadele etmek, savaşmak çok ayrı şey. Eğer ben iyi bir yazar olmak istiyorsam çok okumam lazım, araştırmam lazım, bilgi edinmem lazım. Salt kendine yazarım deyip ezbere bilgilere avunsanız günün birinde balon gibi patlarsınız ki bunun örneğini çok gördük ve görüyoruz ne yazık ki.

Peki Sinan Bey yazmak sizin için ne ifade ediyor?

Çok güzel bir soru, tebrik ediyorum. Yazmak benim için yaşanmamış hayattan intikam almak demektir. Yazı kısmı daha doğrusu işin mutfak tarafını daha çok seviyorum orası salt benim dünyam orada gökyüzü gibi mavi ve özgürüm ve üstelik kanatlarım var. Çünkü orada yüzümle gözümle söylemeye cesaret edemediğim şeyleri kağıda dökerek bir nevi kibar isyan gibi kaleme dökerek yeni bir ince ruhlu bir dünya kendime yaratmaya çalışıyorum. Yazmak gibi yok. Zira yazı dışında yaralarıma merhem olan bir şey yoktur. Yazmasaydım dünya benim için çekilmez ve dayanılmaz bir yer olurdu. İyi ki yazıyorum.

Şimdi yeni bir tiyatro projeniz var “Bana Aşk Derler” yazıp yönetiyorsunuz. Ondan biraz bize bahsedebilir misiniz?

Bana Aşk Derler mitoloji ve komediyi birleştirerek yazdım. Benim için mizansen bir proje oldu zira mitolojiyi ve komediyi birleştirip yazmak bir yazar için çok meşakkatli bir sanat ve onu başardığım için nitekim çok mutluyum. Bu arada oyun kahramanlarımın dört yıllık bana sabırları için çok teşekkürlerimi sunuyorum. ‘Bana Aşk Derler’ tiyatro oyunumuzla herkesi aşkın büyülü dünyasına götüreceğiz. Ve herkes mizansen bir rüyaya konuk olacak ayrıca dönem bir oyun 1940’lı yılların İstanbul’unda geçiyor hikâye. Tabii hep heybemde dönem oyunu yazmak vardı ve nihayet bu da gerçekleşti. Çok mutlu ve heyecanlıyım.

“Bana Aşk Derler” ne zaman ilk prömiyer yapacak?

Kısmetse 2024 yılının ilk aylarında yapacak. Sahne için şu an görüşmelerimiz sürüyoruz. Çok değişik bir konseptle prömiyer yapacağız.

Sinan Bey son neler söylemek istersiniz?

Dünya’da çocuklar ölmesin ve barış olsun.

Hep sanat ve edebiyat var olsun ve yaşatılsın.

Herkese sevgilerimi sunuyorum.