HABİB BABAR'ın röportajı için tıklayınız...
Sanat hayatına tiyatro oyunculuğuyla başladı… Daha çocuk yaşlarda sahne ile tanıştı… O nedenle tiyatro deyince gözlerinin içi gülüyor Murat Anıl Soykök’ün… Bugüne kadar birçok dizi ve sinema filminde rol alan Soykök, TRT’ye çekilen ‘Savunma Sanayii’nin Yalnız Dehaları’ filminde merhum Necmettin Erbakan’ı canlandırarak isminden söz ettirdi… TRT sanatçısı anne ve bağlama ustası babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Murat Anıl Soykök, sanatını daha iyi icra etmek için doğup büyüdüğü Ankara’dan İstanbul’a taşındı. Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’da tiyatrodan, tiyatroya, setten sete koşturan başarılı oyuncu ile çalışmalarıyla ilgili konuştuk. Haydi buyurun sohbetimize…
BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?
Anneannemize biz deriz. Yıllar boyunca Anadolu’yu karış karış dolaşan bir çadır sirkinde çalışmış, sonra da o sirkin sahibi olmuş. Sanatçılık genlerimizde var anlayacağınız, işte ben de ondan geliyorum. Şaka bir yana, bu hikâye gerçekten ilginç; nenemin ruhu şad olsun. Ankara doğumluyum, tam 1982 Haziran’ında. İlk 11 sene Adana’nın topraklarına da selam çaktım, yani arada bir Adanalı damarı da bulunur bende. Babam rahmetli, kıvır kıvır ruhları olan bir bağlama virtüözüydü. Annem de TRT Halk Müziği Korosuna katılmak üzereyken babamın şarkılarına âşık oldu, evliler işte. Sonra tabii ben geldim...(Gülmeye başlıyor…)
HAYATIM ANKARA’DA GEÇTİ
Öğrenim hayatım Ankara’da geçti. Çankaya Lisesi’nin yıldız mezunlarından biriyim, en sonunda okul koridorları öyle hissetmiştik. İşte o yüzden özellikle vurguladım lisemi; orası benim için hem eğitim hem de dostluk anılarının zengin olduğu bir yerdi. Üniversite yılları İktisat okurken, Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kapısından içeriye girdiğimde tiyatro nedir bilmezdim desem yalan olmaz. İyi ki girmişim o kapıdan. Birbirinden kıymetli hocalarla tanıştım, hatta Vahide abla (Vahide Gördüm) bir gün önermeyi yapmadıklarım diye bana şöyle demişti ‘Murat çığım, tiyatroda arada kalarak yapılmayacak işlerden biri değil. Ya sahnede olacaksın ya da seyirci koltuğunda. Karar senin’ Bu cümle benim kafamda çınlıyor. İyi ki de çınlıyor, çünkü hayata dair önemli bir ders verdi bana. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sonraki yıllar özel ve devlet tiyatrolarında, hatta TV dizilerinde roller aldım. Tiyatro 1112 Garaj ve Film star Stüdyo’nun eğitmeni Aclan Büyüktürk oğlu ile tanışmam, oyunculuk serüvenimde büyük bir dönüm noktasıydı.
HASTANELERDE ONKOLOJİ BÖLÜMLERİNDE ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL ETKİNLİKLER YAPMAYA BAŞLADIK
Ama işlerin ilginç yanı, aynı dönemde bir sivil toplum örgütüyle tanıştım ve hastanelerde onkoloji bölümlerinde çocuklar için özel etkinlikler yapmaya başladık. Bu deneyim beni İsviçre’ye kadar sürükledi, dünyanın dört bir yanından sona ve eğitmenlerle bir araya geldim; oyunculuk, sahne sanatları, iletişim ve psikoloji üzerine sayısız atölyeye katıldım. Bu süreç, on yılı aşkın bir süredir yurt içi ve yurt dışında devam ediyor. 2014 yılında İstanbul’a taşındım. Hem âşık oldum hem de verdiklerin geri kalanını birlikte geçireceğim harika bir eşle tanıştım ve 2015’te evlendik. O dönemden beri hem özel hem de kurumsal düzeyde oyunculuk, iletişim, kişisel gelişim ve motivasyon analizi eğitimler ve atölyeler düzenlemeye başladım. Tabii sinema, dizi, tiyatro binaları de hiç eksik olmadı. 2021 yılında en değerli varlığım, Aren Anıl dünyaya gözlerini açtı. Şimdi İstanbul’da yaşayacağınız ve neşeyle bakacağız. Bakalım hayat bizi nereye sürükleyecek, merakla bekliyoruz.
KAMERALARLA NASIL TANIŞTINIZ VE KAÇ PROJEDE YER ALDINIZ?
Heyecanlandım şimdi yaklaşık 15 yıl önce sinema tarihi ve teknikleri üzerine katılımcı olarak bir mini bir kursa gitmiştim. O zamanlar bilgiye o kadar açız ki, ki hala öyle sanırım düşünmeden kayıt olduğum eğitimlerden biridir. Emre hoca vardı eğitmenimiz, Kulakları çınlasın Emre Kayiş. Kendisi oyuncu olduğumu öğrendiğinde bir kısa filminde oynamamı istedi. Samsun’a gitmiştik. Kamera karşısına ilk çıktığımda kalbimin tak tak diye atışı hala kulaklarımda. İlk dizim de Serdar Akar’ın yönettiği Behzat Ç de bir mini mini bir yan roldü. Aslında tam anlamıyla ilk profesyonelliğe adımım Behzat komiserimde oldu. Erdal ağabeyle çekilen sahnemizde, heyecandan herhâlde birazdan burada düşüp bayılırım, hemen şu sahne bitsin de kaçsam diyordum. Abi hatırladığım kadarıyla; yirmiye yakın tiyatro oyunu, dört sinema filmi, 10 yakın kısa film ve beş televizyon dizisinde yer aldım diye hatırlıyorum… Sallasam mı biraz acaba? (Kahkaha atmaya başlıyor…)
TÜRK SİNEMASINI NASIL BULUYORSUNUZ?
Geçen sene ABD ABD’e hem iş hem de tatil amaçlı bir gezi yaptım. California birçok bölgeye gittim. Tiyatro, sinema sektörü hakkında araştırmalar yaptım kendi çapımda. Farkına vardım ki bizim Türkiye’den oyuncular yok denecek kadar az o sektörde… Bir hayal kurdum; İstanbul da bir oyunculuk stüdyosu açıp, liyakatli oyuncularla, bir şube LA acırız, sonra gelsin Oscarlar! Neden olmasın? :) Bu arada İstanbul’da bir Oyunculuk ve Kişisel gelişim eğitimlerimizin olduğu bir stüdyomuz var, Muratanıl Studyo… Hedefim burada güzel işler çıkarmak. Bu adresten ulaşabilirler www.muratanilsoykök.com Komedi benim için Kemal Sunal’la başladı. Işıklar içinde uyusun. Tanıma fırsatım olmadı ama, atölyelerimde kendisinin filmlerinden sahnelerini derslerde izletirim. Charlie Ceplin idolümdür. Oyunculuğun temel taşlarını atmıştır dünyada. Haluk abiyi (Bilginer) çok gönülden izlerim. Doğallığı ve tutkusu beni hep etkilemiştir. Türk sineması ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafı popüler kültürün vasat tarafından işler; ki onlar sadece ticaret amaçlı. Diğer bir tarafı da Nuri Bilge, Emin Alper, Ceylan Özgün, Reha Erdem, Tolga Kara Çelik… Daha sayayım mı? Cannes de en iyi kadın oyuncu ödülleri! Abi çok güçlü geliyoruz! Önümüzdeki beş yıl içinde çok iyi işler ve oyuncular uluslararası alanlarda damgalarını vuracaklar.
YEŞİLÇAM OYUNCULARINA NEDEN PROJELERDE YER VERMİYORLAR SİZCE?
Yeşilçam… Abi her dönem kendi içinde bir denklem barındırıyor. Yeşil Çamda öyle bir dönemdi. Yapılan işler liyakatli, emeğe saygı gösterilen ve toplumunda buna talep ettiği sinemanın altın çağıydı diyebiliriz. Şimdi durum öyle değil. Toplum, işler, oyuncular ve talep edilen seyir karesinde değişti, ki değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bundan dolayı ne işverenler bu değerlerimize yaklaştı ne de bu kıymetli büyüklerimiz onlarla beraber çalışmak istemedi. Eğer sinema-TV sektörü kanunlarla garantiye alınmazsa, aynı son yirmi yıl sonra bizleri de bekliyor.
HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?
Bu sorumuz karşısında gülmeye başlıyor ve başlıyor anlatmaya… Şimdi aklıma gelince tutamadım kendimi gülmekten. Yine 10 15 yıl önce FOX TV de bir dizi de oynuyorum. Ankara da çekiyoruz işi. İlk uzun dönemli işlerimden. Metroda dalgın dalgın yürürken, adamın teki arkamdan bağırıyor; -Hey bakar mısınız? Diye adam üstüme doğru hızlanmaya başlayınca, dedim herhâlde bir sıkıntı var, akli dengesi yerinde olmayan biri de olabilir. Başladım hızlı adımlarla yürümeye, adam peşimden bağırıyor, ben hızlı hızlı kaçmaya. En son’ Çetin Çetin’deyince bende jeton düştü, dizi de oynadığım karakter meğer arkadaş bir fotoğraf çektirmek istemiş. Bizde akıl mı kalmış, hiç tanınır biri olma havasını yaşamadığımız için o güne kadar. Hey gidi Ankara’m hey!
TRT’YE ÇEKİLEN FİLMDE NECMETTİN ERBAKAN’I CANLANDIRDINIZ BİZE BU PRIJEYİ BİRAZ ANLATIR MISINIZ?
Bu soruyu bekliyordum İnsan ne yaparsa yapsın, kısmeti ne ise onunla bir gün karşılaşıyor abi. Geçen sene hiç beklemediğim bir zaman da bir telefon geldi ve bana sana başrol teklifiminiz var dediler. İlk önce şaka yapıyorlar sandım, ama öyle değilmiş. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın Biyografisini bir proje kapsamında TRT için yapılmaya karar vermişler. Savunma sanayinin yalnız dehaları adlı bir dönem drama projesi. Cumhuriyet ve sonrası dönemlerinde savunma sanayisinin ilk temel taşlarını oluşturan liderlerin hayatlarını ele alınacağı, harika bir iş. Senaryo elime geldiğimde çok korktum. Altından kalkabilir miyim diye düşünmedim desem yalan olur. Çünkü Erbakan toplumun bildiği güncel bir isimdi. Hem karakterinin güçlülüğü hem de hassas bir noktada olan siyasal yaşamı, bir oyuncunun kendisinde bulması gereken kolay bir malzeme değil. Sağ olsun senaristimiz Onur Ataç ın ve eşimin desteği ile işi kabul ettim. Uzun bir çalışma sürecinden sonra 2022 yılının bahar aylarında Eskişehir’de çekimlere başladık. Müthiş bir işti. Yönetmenimiz Alper Mestçi harika bir adam. Tüm ekip aile gibi girdik, aile gibi çıktık setten. Necmettin Erbakan büyük bir dahi, gönül adamı ve lider. Her sahnesinde kendisinden çok şey öğrendim. Hem hayata hem de oyunculuğa dair çok leziz deneyimlerim oldu. Eğer izlemediyseniz kesinlikle tüm projeyi izlemenizi tavsiye ederim. Şakir Zümre, Nuri Kıllıgil, Vecihi Hürkuş, Nuri demirdağ gibi çok önemli liderlerin hikayeleri de var diğer bölümlerde.