Her hafta olduğu gibi bu hafta da yine çok değerli bir konuk aldım. Oynadığı filmlerde hayat verdiği karakterlerle Türk sinemasına değer katan güzel ve başarılı oyuncu Zeynep Urhan ile önceki gün bir araya geldik ve sizler için çok önemli bir söyleşiye imza attık. Ben sordum Zeynep Urhan tüm samimiyetiyle cevapladı.

 

 

Bize kendinizden bahseder misiniz? Zeynep Urhan’ın kimlik oluşum süreci nasıl başladı?

Hiçbir zaman kimlik arayışında olmadım. Benim öyle nasihat edenim, yol gösterenim de olmadı. Çocukluktan itibaren deneye yanıla doğruyu yanlışı yaşayarak algıladım. Yaşıma göre her zaman daha büyük sorumluluklarım vardı haliyle hiç çocukluk anılarım olmadı. Ben olaylara iyi tarafından bakmayı seven biriyim. Bu sayede hayatı iyi analiz edip kendimi çok erken keşfettiğimi düşünüyorum. Zaten hep cıvıl cıvıl çocuk ruhlu biriyim. Hayat enerjim hep çok yüksektir. Adaptasyon sürecim hızlıdır. Her yerde her koşulda kendime ait özgür bir yaşam alanı inşa edip çok mutlu zaman geçirebilirim. Sınırlarım çok keskindir. Beni mutsuz eden her şeyden ışık hızıyla uzaklaşırım. Hayatımı tamamen mutlu olacağım şekilde yaşamaya odaklıyımdır. Sahnede olmak hayatımın en büyük tutkusudur. Ayrıca okumaya da bayılırım. Kitap okumak için mutlaka zaman ayırırım ve okuduğum karakterlerde kendimden bir iz bulmak beni çok etkiler.

Çok yönlü biriyimdir. Mutfakta zaman geçirmeyi severim, profesyonel olarak dans ederim, çeşitli spor dalları ile düzenli olarak yakından ilgilenirim, şimdilerde piyano çalmayı öğreniyorum. Bunlar beni dinç tutuyor.

Çok da meraklı bir yapıya sahibim. Fizyoloji, psikoloji ve felsefeye ilgim var. Bu dallarla ilgili uzun yıllar çeşitli eğitimler de aldım.

Özetle yeni şeyler denedikçe kendi kabuklarımı kırmaya başladığımı fark ettim. Her gün bir öncekinden daha donanımlı olmanın bana verdiği hazla beslenmek beni ben yaptı. İyi ki de yapmış.

 

Bu güne kadar birçok önemli projelerde yer aldınız. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

O biraz ilginç. Aile dostumuz var bir akşam bir dizi izlemiş ve orada bir karakterle enerjimin çok benzediğini düşünmüş. Beni aradı ve Zeynep ekrandaki kızın enerjisi sana çok benziyor sen neden denemiyorsun? Dedi. O akşam o telefon benim hayatımın dönüm noktası oldu. Anında neler yapabileceğimi araştırmaya başladım.

Denemeye ve öğrenmeye doyumsuz biri olduğum için çok zorlanmadım tabi hemen ertesi güne oyuncu adayı olarak uyandım. Eğitim almaya başladım, oyunculuğun ruhumu besleyeceğine çok inandım ve çok geçmeden Benim Adım Melek dizisine seçildim.

 

 

Son olarak “İki yüzlü” ve “Money Talks” filmlerinde başrol oynadınız. Neler söylemek istersiniz?

Bu iki filmi çok kısa aralıklarla çektik. İki Yüzlü psikolojik gerilim, Money Talks aksiyon filmi.

İkisi de birbirinden çok farklı güzel işler oldu. Kısa aralıklarla hayat verdiğim apayrı iki karakter, oluşumları, hikâyeleri bambaşka. Üretebilme arzusu ve canlandırdığım her karakterin günün sonunda özgürce Zeynep’ i dönüştürmesi çok hoş. Böyle farklı projelerde bulunmak benim için ayrıcalık, bu ayrıcalık için sevgili yönetmenimiz Bülent Terzioğlu’na minnettarım.

 

Çekimlerinde en çok zorlandığınız rol hangisiydi?

Var. Tabii de yeni yayına girmiş olan Dayton dizisinde Bosnalı bir köleye hayat verdim. İkinci olarak da Money Talks da yasadışı işler yapan hemşire Azra beni zorlamıştı.

 

Bir senaryoyu okurken en çok neye dikkat ediyorsunuz? Konusuna mı karakterlerine mi yoksa diyaloglara mı?

Bu bileşenleri ayırmam mümkün değil. Bir bütün olarak bakıyorum. Sinopsisten karaktere, karakterden tek tek diyaloglara kadar her detayına dikkat ederim. İçime sinmesi için projenin bütün haliyle bir dünya kurulup kurulamayacağı çok önemli benim için.

 

Sizi derinden etkileyen bir filminiz veya sahneniz oldu mu?

Evet İki Yüzlü filminde Sude karakteri.  Bu zamana kadar beni en çok etkileyen işti ki hala da etkisinden çıkamadım. Çok kısa bir süre sonra izleyicilerle buluşacak. Zaten onlar da izlediklerinde bana hak verecekler.

 

En çok hangi tür filmlerde oynamayı düşünüyorsunuz? Komedi? Dram? Polisiye?

Hepsini tecrübe ettim, hepsi güzeldi ama dramda ve komedi işlerinde yer almayı daha çok sevdim diyebilirim.

 

En büyük ütopyanız nedir? Oyuncunun en büyük rüyası yeni bir karakter midir? Bu işin bir zirvesi neresi?

Kesinlikle her şeye hâkim olma arzusu. Başkalaşımı çok seven biri olduğum için benim için her yeni karakter düşsel bir varoluş. Ben bu işin bir zirvesinin olduğunu, hiçbir zaman ben tamamım oldum artık diyebileceğimi düşünmüyorum. Oyunculuğun sınırı yok. Sürekli gelişime, keşfetmeye, öğrenmeye, güncellenmeye odaklı bir iş yapıyoruz.

 

Tescili bir oyuncu olarak sabah ilk uyandığınızda ruhunuzda mesleğinizin ağırlığını hissediyor musunuz?

Aksine o duygu benim hayata tutunma sebebim gibi, beni o kadar çok hafifletiyor ki. Bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum.

 

Dizi-sinema projelerinde özellikle oynamak istemediğiniz bir karakter var mı?

Güçsüz, erkeğin psikolojik ve fiziksel şiddetine sesini çıkaramayan bir rolü oynamayı isteyebileceğimi sanmıyorum. 

 

Hiç düşünmeden kabul ederim dediğiniz bir rol var mı?

Var. Aykırı ve kendi kabuğunu kırabilen karakterlere hayat vermeyi çok isterim.

 

Birlikte oynamak istediğiniz oyuncu veya oyuncular var mı?

Natalie Portman çocukluktan hayranıyım Joide Comer çok başarılı buluyorum. Bunların yanı sıra İspanyol sinemasını da yakından takip ediyorum Najwa Nimri ile suç aksiyon temalı bir projede anne kızı oynamayı çok isterdim.

 

Bir oyuncuda mimik ve vücut dili ne kadar önemli?

Çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bazen öyle sahneler oluyor ki bir bakış, bir ufacık el hareketi kurulabilecek onlarca cümleden daha etkili oluyor.

 

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?

Açıkçası beni zorlayan hiçbir yanı yok. Oyunculuğun her an her yere gidebilecek olma, her an bambaşka birine dönüşebilme, üretebilme hali ve yoğun temposu bana keyif veriyor.

 

Bu sektörde kadın oyuncu olmanın ne tür zorlukları var?

Buna bir örnek vereyim. İşimden istifa edip yaşadığım şehirden İstanbul’a oyuncu olmak için geldiğimde çok tepki aldım. Sektör içi ve dışı olmak üzere mobinglere maruz kaldım. Bu tür durumlarda verilecek en iyi cevap başarıdır. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum.

 

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol izlemeli. Onlara kendi deneyimlerinizden yola çıkarak önerileriniz var mı?

Klişe gibi gelebilir ama başarmanın en temelinde inanmak vardır. Kendilerine inanmalarını, hedeflerini belirleyip bir yol çizmelerini ve o yolda pes etmeden yürümelerini tavsiye edebilirim. Ayrıca içsel enerjilerini düşürmeden öğrenme ve gelişim arzusunu hep sıcak tutmalılar. Reddedilmekten de defalarca kez denemekten de korkmamalılar.

 

Önce Vatan Gazetesi adına bizimle yaptığınız bu içten söyleşi için çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.