Genç gazeteci Almina Besra Babar; habercaddesitv’de yaptığı 'O an' isimli reality programıyla kayıp çocukları buluyor, küsleri barıştırıyor, zor durumdaki insanların derdine çare arıyor… Ben de kendisini habercaddesitv’de ziyaret ettim, beni her zamanki güler yüzü ve samimiyetiyle karşıladı. Programından, neler yaptığından, bundan sonraki projelerinden konuştuk. Ayrıca yıllardır genç gazeteciler olarak kendisinden çok şey öğrendiğimiz babası Habib Babar’ı da sormayı unutmadım; “Bana korkusuzluğu, ekran karşısında kahramanca durmayı aşıladı. İyi ki Habib Babar’ın kızıyım” dedi…

Ben seni tanıyorum ve çok seviyorum ama okurlarımız da tanısınlar istiyorum. Kimdir Almina Besra Babar?

Canım Yağmur’um bende seni çok seviyorum. Babamın sürekli telaffuz ettiği sözü bende söyleyeyim “Biz bir aileyiz”… İyi ki Akosman Yayıncılık ile yollarımız kesişmiş. Ben gazeteci bir baba ile reklam direktörü bir annenin tek çocuğuyum. Almanya’nın Frankfurt kentinde dünyaya geldim. İlk, orta, Lise ve Üniversite eğitimimi İstanbul’da tamamladım.

Yaptığın 'O an' isimli programınla zor durumdaki insanların derdine çare  aramaya çalışıyorsun. Nasıl karar verdin bu programı yapmaya?

Yağmurcuğum, ben zor durumdaki insanlara yardım etmeyi çok seviyorum. Biraz önce de belirttiğim gibi Realite programlarının çok başarılı ismi olan babamdan esinlendim. Ülkemizde o kadar kayıp çocuk var ki anlatamam. Hemen hemen her gün gazetelerde 5-6 kayıp çocuk haberiyle karşılaşıyoruz. Tabii bunun yanında dağılan aileler var. Bu programda bir ay içinde 5 kayıp kızımızı bulduk. Ve küs 2 aileyi, yani karı-kocayı barıştırdık. İşte mutlu son ile bitirilen bu olaylar bana inanılmaz keyif veriyor. İnsanların dertlerine çare bulmaktan çok büyük bir mutluluk duyuyorum.

İsmi neden “O an” oldu? Programın ismini kim buldu?

Ben BEYAZ TV’de yaklaşık 6 ay boyunca babamın genel koordinatörlük yaptığı Realite programında çalıştım. Orada işlenen konular insanın yüreğini sızlatıyordu. Mutlu olup evine giden de oluyordu, tabii aradığı insanın ölüm haberiyle yıkılan insanlar da… Bu olaylar beni gerçekten çok etkilemişti ve o gün babamın ne kadar kutsal bir işi yaptığını anlamıştım. İnsanların mutluluğuna tanık olmak isteyen ve gecesini gündüzüne katarak çalışan bir adam. O günden sonra ekranda böyle bir programı sunmayı hep hayal etmiştim. İnsanların derdine derman olmaya çalışmak çok güzel bir duygu. Bu programı yapmaya karar verdiğimde babama isim konusunda danıştım. Sonra eve gidip program ismi için düşünmeye başladım. İnsanların her anının ne kadar değerli olduğunu bildiğimden olay anında yaşadıklarıyla yola koyularak ‘O’An’ ismini buldum. Babam bulduğum bu ismi çok beğendi ve programın ismi de böylelikle ortaya çıkış oldu.

İnsanlara yardım eli uzatmak, onların hayatlarına dokunmak nasıl bir duygu? Neler hissediyorsun?

Biraz önce söz ettiğim gibi insanlara yardım eli uzatmak bana huzur veriyor. Kayıp kızları bulduğumda, ya da küs aileleri barıştırdığım zamanlarda mutluluktan ağladığım bile oluyor. Düşünsenize belki çok kötü yollara düşecek olan genç kızları ailelerine teslim ediyorsunuz bunun kadar insana huzur veren bir şey var mı sizce?

Bir programa hazırlanman ne kadar vaktini alıyor ve nasıl hazırlanıyorsun?

Konuları önce babama iletiyoruz. Sonra da ekip devreye girerek aileyi kanala çağırıyor. Programım haftalık olduğundan her gün 2 saatimizi işleyeceğim konuya ayırıyoruz. Getireceğimiz mağdurun ve karşı tarafın bilgilerine ulaşıyor, günün sonunda toplanan bilgileri istişare ediyoruz. Hafta bir mağduru stüdyoya alıp, muhabir arkadaşımızı araştırma yapmak için sahaya çıkarıyoruz.

Programdan önce yapmadan çıkmam dediğin bir uğurun var mıdır?

Tabii… Programa çıkmadan önce “Allah’ım doğru insanların ayağını bana, benim ayağımı doğru insanlara götür” der ve besmele çekerek programa çıkarım.

Bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsun?

Birçok ünlü ismin program yaptığı habercaddesitv’de ikinci program için kolları sıvadım. Bundan sonraki hedefim Genel Yayın Müdürlüğünü yaptığım magazincaddesi.com’a muhteşem yazar takviyesi yapmak ve siteyi daha da zirveye taşımak. Tabii ki yakında haberceddesitv’yi kabloya taşımak. Yani 2025 yılı başarılarla dolu bir yılımız olacak inşallah.

Seninle aynı yayın formatı içerisinde ekranlara gelen farklı programlar hakkında ne düşünüyorsun?

Çok uç noktada problemlerle karşılaşıyoruz. İnanamayacağım, şaşıramayacağım bir şey yok diyorum ama hâlâ şaşırıyorum. Çok çirkinlik duyuyorum... Bazı çirkinlikleri örterek devam ediyorum. 'Edep Yahu' cümlesine önem veririm. RTÜK kurallarına uyan biriyim. Benim bir kural sistemim daha var arkadaşlarım bilirler, vebale girmek istemiyorum, insanları kullanamam. İyi reyting getirecek dosyalar gelmiştir ama elimin tersiyle ittim onları. O nedenle herkes işini yapıyor. Onlara da saygı duyuyorum.

Bir haberde okumuştum, "Bu sadece benim başarım değil, ekibimin de başarısı" demiştin. Güçlü bir ekiple çalışıyorsun değil mi?

Benim genç ve çok başarılı bir ekibim ve en önemlisi akıl hocam babam var. Ekibimin bulduğu konular ile bu program yürüyor. Yani başarı sadece benim değil, mutfakta gecesini gündüzüne katarak çalışan ekibimindir de. Böyle bir ekibe sahip olduğum için çok şanslıyım.

Programda yaşadığını ve asla unutamam dediğin bir anın var mı?

Bize müracaat eden bir anne 30 yıl boyunca göremediği 2 çocuğuna kavuşmak istediğini söylemiş bizden yardım talep etmişti. 30 yıl aradan sonra bulduğumuz kızının annesiyle görüşmek istememesi canımı çok acıtmıştı. O kadının çaresizliğini ve o gözyaşlarını görmeniz lazımdı.

Senin gibi güçlü ve başarılı kadınların hayranıyım Almina. Başarıların daim olsun, iyi ki varsın. Son olarak neler söylemek istersin?

Türk kadınları, cesaretleri ve kararlılıklarıyla sadece kendi ülkelerinde değil, dünya genelinde de tanınmaktadır. Türkiye'nin ilklerine imza atan kadınlar, toplumda kadınların rolünü ve haklarını önemli ölçüde artırmıştır. Biz yeni nesil kadınlar da başarıya doymamalıyız. Koşturmalı ve yorulmadan koşturmalıyız. Koşturmadan başarı gelmez. Bu güzel dileklerin için çok teşekkürler canım. Sen de çok başarılı bir kadın gazetecisin. İyi ki sen de varsın,

“İyi ki Habib Babar’ın kızıyım”

Baban Habib Babar çok iyi bir insan, abimiz ve usta gazeteci, bizler de ondan çok şey öğrendik. Buradan kendisine de selam olsun. Peki, senin serüveninde babanın etkisi oldu mu? Ondan etkilendin mi ya da özendin mi?

Canım babam… Öncelikle şunu söylemek isterim iyi ki Habib Babar’ın kızıyım. Dürüst, mert ve çok başarılı bir gazetecinin kızı olmaktan hep gurur duymuşumdur. Ben daha çocukken babam elimden tutar beni çalıştığı gazeteye götürürdü. Yani bir gazete ortamını daha çocuk yaşlarda görmüştüm. Babam, daha sonra Akosman Yayıncılığın hayata geçirdiği Vatan TV’de ‘Habib’in Kahvesi’ programını sunmaya başlamıştı. Programının açılışını çocuk bayramında bana yaptırmıştı. Yani çocuk yaşta gazeteciliği beynime kazımıştı. Durum böyle olunca da baba mesleğine büyük ilgi gösterdim. Yani babama özendim. Onun desteğiyle meslekte başarıyı yakaladım. O benim hem babam, hem de hocamdır. Bana korkusuzluğu, ekran karşısında kahramanca durmayı aşıladı. Çünkü o hem yazılı medyada bir duayen, hem de TV dünyasının adeta dedektifi… Realite programlarının efsanesi yüzlerce kayıp kızı bulup ailesine kavuşturdu. Dediğim gibi iyi ki Habib Babar’ın kızıyım.