ENT Tıp Merkezi’nden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sümeyra Öztürk

İletişim kurmada yaşanan problemler otizmin en tipik sorunu olduğu için otizm tedavisinde dil ve konuşma terapisi önemli yer tutar. Dil ve konuşma terapisinde çocuğun dil, konuşma gelişiminin yanı sıra göz teması kurma, sıra alma gibi sosyal becerilerinin de geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu süreçte terapist anne ve babayı da sürece dahil ederek, otizmli çocuğun gelişimini maksimum düzeyde destekleyecek şekilde iletişim kurmayı öğretmektedir. ENT Tıp Merkezi’nden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sümeyra Öztürk otizm hakkındaki soruları yanıtlayarak, ebeveynlere tavsiyelerde bulunmaktadır.

Biraz çocuklarda otizmden bahseder misiniz? 
Otizmli çocuklar başta iletişim ve sosyal beceriler olmak üzere kendini ifade edebilme ve söyleneni anlama becerilerinde büyük sorun yaşarlar. Otizmli bir çocukta, kendisine söyleneni papağan gibi tekrar etme,  komutları yerine getirmeme, jest ve mimikleri anlayamama, okuma ve yazmayı öğrenmede güçlük ve iletişim kurmada isteksizlik görülebilir. Ayrıca, takıntılı davranışlar, günlük rutin düzenin bozulmasına aşırı tepki, sallanma çırpınma gibi garip hareketler ve sebepsiz yere gülme ve ağlama davranışları da otizmin tipik belirtilerindendir.

Ebeveynler çocuklarında otizm olduğunu en erken kaç yaşında anlayabilirler?

Otizmli çocuklarda iletişime yönelik belirtiler bir yaşından önce fark edilmeye başlanmaktadır. Ebeveynler çocuğun iletişim becerilerini gözlemleyebilirler ve sosyal gelişiminde bir anormallik olduğundan şüphelendiklerinde uzmana başvurabilirler. Otizmli çocuklarda erken tanı kritiktir, çünkü erken tanı sayesinde çocukta yoğun eğitime zamanında başlanarak, iyi derecede ilerleme sağlamak mümkündür.

Peki otizmli çocuklarda bebeklik döneminde ne gibi belirtiler gözlemlenir?

Bu noktada normal gelişim gösteren çocukların sosyal iletişim becerilerinden bahsetmekte fayda var. Gelişim dönemlerine ait aşağıda yer alan bilgiler bebeğin bir sorunu olup olmadığına yönelik olarak size yardımcı olacaktır.
Normal gelişim gösteren bir bebek 6 haftalıkken annesi ona gülümsediğinde, gülümsemesine karşılık verir. Burada önemli olan nokta, çocuğun sebepsiz yere gülmüş olması değil, annesi ona güldüğünde gülümsemesine karşılık vermesidir.
2-3 aylık bir bebek artık agulamaya başlamıştır. 4-5 aylık bir bebeğin ise agulamayı belli bir tonlamada yapmaya başladığı görülmektedir. Bebek sesini yükseltip, alçaltır ya da soru sorar gibi sesler çıkarır. Ayrıca bu iletişim sırasında bebek sıra almaktadır. Annesi bir şey dedikten sonra durduğunda agulamaya başlayıp, annesi konuşmaya başladığında susarak dinlemektedir.
9-10 aylık bir bebek ise annesinin hareketlerini takip eder. Örneğin, annesi onu doktorun odasında bırakıp çıktığında ya da başkasının kucağına verdiğinde ağlamaya başlar. Ayrıca, bebek ismini bilir ve kendisine ismiyle seslenildiğinde dönüp bakar. Kendisine bir şey söylendiğinde anlamlı olmasa da bir tepki verir ve bu tepkiyi verirken de göz teması kurar.
11-12 aylık bir bebek ebeveyniyle sözel olarak ve işaret yoluyla etkileşime girer ve bundan zevk alır. Örneğin, dışarıda uçan bir kuş gördüğünde bunu parmağıyla annesine gösterir ve annesinin tepki vermesini bekler. Parmağıyla göstermesinin yanı sıra kuşu gösterirken anlamsız sesler üretebilir. Bu dönemdeki çocuklar belli sözcüklerin yerine anlamsız sesler kullanmaya başlamıştır ve istediklerini bu şekilde dile getirirler.

Otizmde dil ve konuşma terapisinden bahseder misiniz?

İletişim kurmada yaşanan problemler otizmin en tipik sorunu olduğu için otizm tedavisinde dil ve konuşma terapisi önemli yer tutar. Her otizmli çocuk özeldir ve kendine özgü belirtiler taşır. O nedenle terapi öncesinde kapsamlı bir değerlendirme yapılarak çocuktaki iletişim, konuşma ve anlama becerilerindeki eksiklikler belirlenir ve hedefler çocuğun ihtiyaçlarına göre saptanır.
Terapideki amaç, çocuğun çevresindeki bireylerle daha iyi iletişim kurabilmesini sağlayarak, yaşam kalitesini arttırmaktır.
Terapi sürecine mutlaka ebeveynler dahil edilir ve onlara çocuğun dil ve konuşma gelişimini destekleyecek şekilde iletişim kurmalarına yönelik eğitimler verilir. Bu süreçte terapist ebeveynin çocukla iletişimini gözlemleyerek, geri dönüt verir. Terapi sürecine ebeveynin de dahil olmasıyla çocuk da daha hızlı ilerleme sağlanır.

Peki çocuğuna otizm tanısı koyulan ebeveynlere tavsiyeleriniz nelerdir? Çocuklarına nasıl davranıp, onunla ne şekilde iletişime geçmelidirler?

Ebeveynler otizmli çocuklarıyla iletişim kurarken açık, net ve direkt ifadeler kullanmalıdır. Dili onun anlayacağı şekilde basitleştirmelidirler. Böylece çocuk hem ebeveynini daha kolay anlayabilir, hem de söyleneni taklit ederek öğrenebilir. Bir mesaj iletirken jest, mimik, vurgu ve ses tonlamasından yararlanmak çocuğun ilgisini çekecektir. Örneğin ”yemek” derken elle karnı gösterip, “hayır” derken baş sallanabilir. Söylenen sözcük ve cümlelerin yazı ve resim gibi görsel ipuçlarıyla desteklenmesi çocuğun anlamasını kolaylaştıracaktır. Örneğin “Elma yemeni istiyorum” derken çocuğa elma yiyen bir çocuk resmi ve “elma yemeni istiyorum” yazılı bir kağıt gösterilebilir. Çocuk söylenene cevap vermediğinde onun yerine cevap verilmemeli, bir süre cevap beklediğini gösterir şekilde çocuğun gözüne bakılmalıdır. Yine cevap alınamıyorsa çocuğa ipucu vererek cevabı vermesine yardımcı olunmalıdır.