İşte insan önüne geldiği gibi yaşıyor. Kimi zaman farkında olmadan kimi zaman ise fakına vara vara yaşıyor.

Kırılan kalbi, incinen ruhu düşünmeden yada düşünüp planlayıp yaralıyor büyük keyifle karşıdakini.

Bazıları bir başkasının kader sürecini izlerken önce ahlar,vahlar sonrasında ohlar çekebiliyor. Takip edip biraz iyileşince de yüzüne yüzüne vuruyor.

Geçmişi unutmayıp insanların kaderlerini hatırlatan eksik zavallılar hep var yanı başımızda.

Çoğu kez haklı olduğunuz halde hakkınızı yiyen üstelik utanmadan sözlü saldırıda bulunabilen insanlar yaraladıklarıyla büyük başarıya ulaşmış gibi; erdemsiz, empatisiz, vicdansız insanlar aciz insanlardır.

Birde argo konuşma ile suç bastıran yalan yere yemin edenlerde neler yapıyorlar farkında değiller.

Yaptıklarını yaşayacaklarını inkar mekanizması oluşturarak yok sayabilseler de evrenin sistemi olanların cezasını mutlaka zamanı gelince veriyor.

Ha bu gün ha yarın belki de seneler sonra ama mutlaka olan her tür incitici davranış cezalandırılıyor.

Kibar anlayışlı olmak naif kişiliğe sahip olmak en büyük kazançtır. Fakat bunu bilenler çok az.

Ortalığı karıştırdıkça iyi insan olduğunu düşünenlerin acınası hallerine sadece acıyorum.

Üzülüyorum,

Gülüyorum,

Hastalıklarını kabul edip şifa diliyorum.

Bazı imkansızlıklar var ki; ne kadar çalışıp çabalasanız da sizin ellinizde değildir.!

Bir dakika önce yaptığınız bir yanlış beş dakika sonra pişmanlık olarak bilincinize kök salıp yerleşebilir.

Ya da dün yaptığınız bir sözlü fiziksel saldırılı çirkinleşme yarındaki bir kayıp ile özür dileme şansını bile size vermeyebilir.

Bu sadece pişmanlıklar insanlar arası değil bir canlıyı çiçeği veya sessiz can dost hayvanları da incitmeyle aynıdır.

Hayat bu kadar yoğun iken insanlar neden birbirinin açığını arar ya da kader yazgısının sınav evresiyle sevinç duyar. ?

Anlamıyorum.

Düşünemiyorum!

Ne kadar kırıcı insan gördümse çoğunun kendisini hiç mi hiç sevmediğini sevgiden yoksun olduğuna da bizzat şahit oldum.

O vakit ‘’olan ile ölümü’’ geri getiremiyorsak ; sevgi dolu yaşamayı denesek, yok olan sevgiyi alıp kirli ruhumuzu yıkayıp tam ortasına yerleştirsek sevgili olup, sevgi ile yaklaşıp insanları kırmamak, incitmemek gerektiğini öğrenebilsek.

Yarın umut olduğu kadar belirsiz bir pişmanlık olabilir.

Yapılanlarla yüzleşmek, bir daha aynı hataları yapmamak belki de yarındaki olana/ölene çare yok durumundaki ömür boyu pişmanlığın, mahcubiyetin, vicdan azabının önlemini almak olacak.

Birikim yapılan sayısız varlığınız bile olanı/öleni geri getirmiyor.

 Diliyorum; kimseler o pişmanlık dolu’’ keşke!’’ kalp ağrısını yaşamasın. Çünkü en yüksek doz ağrı kesici bile vicdan ağrısını iyileştirmiyor.

Maddi boyutun, konforlu yaşamanın hepsini bir şekilde elde edebiliyor iken emin olun olana/ölene çare bulamıyoruz.

O vakit gelin sevgi ile sevgi dolu insanca yaşayalım, ne dersiniz?