Yıllarca aynalara küs olanlar... Yıllarca kendine küs olanlar…

Kendi değerini bilmeyip, bedenine, ruhuna saygı göstermeyenler, o bedeni, o hisleri başkası kırdı mı? başkalarına kükreyip kendisinin, en büyük zararı kendine verdiğini göremeyenler..

Zaman zaman modu düşüp kendini çirkin, işe yaramaz hissedenler.

Bir gün modu yüksek, diğer gün külkedisi, öbür gün, prenses, prens gibi görenler..

Aynaya bakmadan bir ömrü, şehirlerin bitmeyen yollarında, dört duvar arasında, tarlada tapanda geçirenler..

Kendini dev aynasında görenler…İçine dönüp sorduğunda ne kadar boş, ne kadar değersiz, sıradan biri gibi kendini görüp, sahte gülüşler takınanlar, yürüyemeyeceği topuklu ayakkabılar üzerinde kaykılanlar, tespihini sallayanlar, ödünç takım giyinenler, saatini gösterip para babası olduğunu zannedenler..

Dışardan görenlerin, gıpta edip bayıldığı... Kendi güzelliğinden kaçanlar… Yetersizlik duygusunu omuzunda taşıyıp, benlik saygısını ayaklarının altında çiğneyenler..

Güzelliğini, korkularının, kilolarının arkasına saklayanlar..

Dertlerin, kederlerin kadını, adamı olup kendini bırakanlar...

İlaçlarla, kürlerle, kukla gibi yaşayanlar..

Acımasız diyetlerin tutsağı olanlar…

Ondan başka dünyada kimse yokmuş gibi böbürlenenler..

İçindeki gülen çocuğu ortaya çıkaran, şirineler..

Entelektüel çapkınlar, laf ebeleri...

Güldürerek, sempati toplayan sevimliler..

***

Hepsine dönüp baktığında aslında bir takım eksik yönlerini kapatmaya çalışan veya kendini olmak istediği yerde göremeyen, kendisiyle barışık olmayan insan suretlerini görüyoruz…

Kaç gündür ne yaparsam yapayım, gözüme hoş görünmüyordum..

Sonra fark ettim ki, alt bilinç sokaklarında dolaşan insanlara bir dur deme zamanı.. Sonra fark ettim ki, kendimi sorunun değil çözümün bir parçası olarak görmem lazım.

İçimizdeki enerji denge de olduğunda kendimizi tam ve bir bütün olarak görüyoruz.

Kabına sığamamak, kabının adamı olmamak, yani içinde olduğumuz kabı, bedenimizi, nasıl gördüğümüz, içimizdeki, duygu ve düşüncelerimizdeki durumların dışarıya yansıması değil mi?

Gökyüzüne bakıp, rüzgâra, denize, doğaya, aşka, kendine kucak açanlara Merhaba…

Bu gün, günlerden 20 Mart Uluslararası Mutluluk Günü… Bu gün kendi içinizdeki çocuğa sarılmanın belki de tam zamanı.. Bu gün belki de güzelliğin, aslında sizin nasıl baktığınızla ilgili olduğunu gördüğünüz, bu gün belki de kabınıza bir şans verdiğiniz bir gün ve oldu bile. Bu gün önce kendi içinizden mutlu bir gülümsemeyi çıkarıp sonra ailenize, çevrenize, dünyaya yayın..

Öyleyse Belgin Turan’la dahabaşkanelermümkün.

e-mail:[email protected]