Televizyon, gazete, dergi, kitap ne varsa hemen hepsi bir birinin taklidi durumunda. Kimse ilgi çekici insanı heveslendirecek, heyecanlandıracak bir şey söylemiyor. 
Dil birliği deseniz yazık ki onu da kaybettik gibi. 
Televizyonlarda yıllarca devam eden aşağı yukarı bir birinin tekrarı sahneler. Hala bazı kanallarda eski filmler tekrarlanıp duruyor.  
Siyaset sahnesinde ise hep aynı gürültü, dur durak bilmeksizin devam ediyor.
Dedi ki; ile başlayan eski hikâyeler arkası yarın misali devam edip gidiyor. 
Nasıl olurda aynı konuları tekrardan bıkmazlar anlatanlar, anlamak mümkün değil. Hele ucuz yalakalık etmek için efelenenler bir hayli fazlalaştı.
Elbette birileri diledikleri gibi efelensin, yaranma gayretiyle söylensin dursun ama bir memlekette insanları ümide sevk edecek, teşvik edecek birileri nasıl çıkmaz.
Hep aynı şarkıyı dinlemek, aynı tiyatro oyununu seyretmek, aynı şiirleri okumak, aynı şahısları görmek nasıl yormaz insanları.
Demek ki herkes memnun kimsenin gıkı çıkmıyor. Ya da biz tesadüf etmiyoruz. Biz karpuz kabuğunu doldurmayacak konularla meşgul olarak zamanı israf ediyoruz. Oysa başka ülkelerde bir şeyler oluyorken, Biz meşrubatı bile başkalarının ürettiklerinden içmek durumunda kalıyoruz. 
“Artık bakkallarda yumurta satılamayacakmış.” Güler misiniz ağlar mısınız bilemem ama bir memlekette uğraşılması gereken iş buralara gelmişse düşünmenin de yazıp çizmenin de hiçbir önemi kalmamış demektir.
Biz sanatımızı nasıl yükseltirizin derdine düşen çare arayan, biz ilimde irfanda nasıl daha ileri gidebilir çırpınışı içinde olan, biz tarım ülkesi olarak evvela kendimize yetecek ürünü, ardından da dış dünyaya nasıl ihraç ederiz arayışında birileri olsun bekliyoruz. 
Hatta çok yüksek seviyede olmasa bile küçük çapta ne yapalım da sanayileşelim arayışı bekliyoruz.
İşte bir yıl daha bitiyor güle güle 2012. Hoş geldin 2013. Geçen yıllar gibi 2013’te geçip gidecek, gidecek de bize ne bırakacak. 2012’de kâr hanemize ne yazacağız 2013 de onun üzerine ne koyacağız. 
Laf mı? 
Temenni ederiz ki yeni sene bize zevk, şevk verecek bir şeyler getirsin. “Laf yetti gari.”
Bir birimizi iteleyip kakıştırarak bir yere varamayız. Ama ne yazık ki yapılan odur. Bizdendir, değildir çetelesi tutanlar problemin farkında değiller galiba. Taasup hem kendilerini boğar hem gelişmeyi önler. Eğer benlik duygusunu kenara itip biz olmayı başarabilirsek ilimde, sanatta, teknolojide çok ileri merhaleler katedebiliriz. 
Küçük küçük öbekler halinde kümelenmiş toplulukların kendilerinden olmayanlara kapıyı kapatması top yekün hepsinin iflasını getirir çünkü bu anlayış gelişmeye manidir.
Kendilerinden varsaydıklarını sadece emre itaat edecek şekilde tuttuklarından fikir, filan çıkmaz, Efendiler buyurur diğerleri de buyruğa itaat ederler. 
Bazı arkadaşlarımızın özellikle konumuz itibariyle sanat hayatındaki başarılarına şahit oluyoruz. Hayrettir ki gazetelerinde, dergilerinde, televizyonlarında yer vermemek için azami gayret gösteriyorlar. Dolayısıyla pek çok kimsede olup biteni duyamıyor, göremiyor.
Memleketimizde yüzlerce grup var böyle. Uyaroğlu iseniz kapı aralarlar. Değilseniz güle güle. Fikriniz varmış, zikriniz varmış hiçbir ehemmiyeti yoktur. 
Ama her şeye rağmen gayret eden, sanat hayatında bir şeyler yapabilmek için çırpınan, koşuşturan çok kabiliyetli kimseler var. Bu karanlık tabloyu mutlaka aydınlatacaklardır. 
Ve bu günün mimarı, şairi, romancısı, oyun yazarı, musıkîşınası, sinemacısı, tiyatrocusu olarak geleceğe örnek olacaklardır. Hep şunu söylemeye çalışıyoruz, dünde kalan değerlerimizi saygıyla, muhabbetle analım onlarla övünmek elbette güzeldir. Bununla beraber övünülecek eserler bırakmak azmimizi de asla kaybetmeyelim. Hiç şüphe yok ki dünü olmayanın yarını olmaz.
Bazen küçümsediğimiz şahıs veya olaylardan çok büyük neticeler doğduğunu çoğumuz görmüşüzdür. Bugün dünyanın ibretle takibettiği dehalar ve olaylar vardır böyle.