Röportaj: Nezahat Göçmen

Merhaba! Türel Süt, Dünya muhteşem bir oyun alanı! Yaşama dair neler söylemek istersiniz?

“Büyük bir olasılıkla bir kısmınız yakın geçmişte herhangi bir kitap okumuştur.

Uğradığınız bir köşe başındaki büfede onlarca magazin, gazete ve benzeri yayına ulaşma şansınız çok kolay. Dilediğiniz zaman İnternete girip milyonlarca web sitesi faydalanmanız için tıklamanızı bekliyor. Belki dün akşam bir sinemaya gidip görsel seslemeler içerisinde büyülendiğiniz bir film izlediniz.

Ya da yakın bir zamanda bir müzeye veyahut sanat galerisine gidip, tarih ve sanat görüp, güzel zaman geçirebildiniz.

Evet, siz bunların hepsini yaptınız, ya da yapabildiniz veyahut yapabileceksiniz. Eğer siz şu an beni dinlerken aynı zamanda beni görebiliyorsanız siz bir görme engelli değilsiniz demektir.”

Görsel problemler yaşayan bir aileden gelen Türel Süt yaşamda görme engelliler için eksiklikler olduğunu fark eder ve bir proje yapmaya karar verir.  



Projenizden biraz bahseder misiniz?

-Şayet siz bir görme engelli iseniz; Dünyayı algılama duyularınız görme duyumunun dışındakilerle sınırlı ise, basılmış ya da boyanmış bilgi ve eserlere ulaşmanız ve onlardan faydalanmanız sizin için çok ama çok kısıtlı bir durum haline gelecektir.

Hepimizin bildiği gibi dünyanın neresine gidersek gidelim müze ve sanat galerilerinde bırakın eserlere dokunabilmeyi yaklaşmamız bile yasaktır. Biliyorsunuz hemen görevli tarafından uyarılıp oradan uzaklaştırılırız.

Görme engelliler için galeri ve müze çok kısıtlı değil mi?

-Yani anlayacağımız Görme engelli ve az görebilenler için görsel ve plastik sanatlar müze ve galerilerde yok denilecek kadar azdır. Evet, bazı yüce müze ve galeriler odiyo bilgi ile kulaklıklı servis sağlıyor. Ya da sesli bilgi veren turlar düzenliyorlar. Fakat sanat eserine dokunmak yok denilebilecek kadar azdır.

Tarih, çevre ve doğaya dokunuyorsunuz...

-Evet, durum böyle olunca görme engelli kişiler nasıl plastik sanatlardan, tarihten, çevreden doğadan, faydalanabilir, hayattı daha derin anlayabilirler. Nasıl hayattaki gelişmeleri ve sanatı dünyalarının içine sokup, yaşamın tadını ve renklerini sanatla ve daha önemlisi yaşamla iç içe girmeden etkileşim ve iletişim kurmadan algılayabilirler?

Türkiye, Almanya, İsviçre değil, sorun dünyada. Dünyamızda kaç kurumda görme engelliler için bilgi verebilen unsurlar mevcut?



“Renkleri Hisset” toplumsal sanat projesi nasıl ortaya çıktı?

-Niye bu çağ ve teknoloji böyle olmak zorunda? Niye yaptıklarımızı göremeyenlerin de algılayabileceği duyu organlarına hitap edebilecek şekilde tasarlamıyoruz? Neden onları da hayatın içine biraz daha sokup, yaşamı onlara biraz daha fazla sunmaya çalışmıyoruz? Bu sadece sanat için geçerli değil her alanda böyle olabilmeli?

İşte bu yüzden Sense the Colours / ”Renkleri Hisset” projesi kurdum. ”Sanat herkes için, sadece görebilenler değil” parolasında görme engelli kişilere sanat sağlamak amacım. 

Bu proje kapsamında neler var?

-Bu projede sanat var, kültür, çevre, toplum, teknoloji, doğa, hayvanlar var. Ve en önemlisi bu projede göremeyenlere saygı, sevgi, duyarlılık, vefa var.

Ben bir ressamım görebilenlerle görsel iletişimciyim. Yaptığım eserlerde çevreyi, doğayı, hayvanları konu alıyor. Çocukların çok ilgisini çekiyor. onların yaşadıkları sorunları inceliyor, insanlara bilgiler vermeye çalışıyorum. Ama bunu herkes için yapmaya çalışıyorum sadece görebilenler için değil.

Evet, ben henüz görebiliyorum. Bir görme engelli değilim. Görebilenler ordusunun içindeyim. Yaşam zaten biz görebilenler için tasarlanmamış mı?

Dile getirmek istediğiniz nedir?

-Bu gelişmiş teknolojide ve çağdaş hayatın daha fazla görme engelliler için olabileceğini dile getirmeye çalışıyorum. Yıllardır bunun savaşını veriyorum. Daha fazla bilim, daha fazla edebiyat, daha fazla saygı, duyarlılık daha fazla sanat görme engellilere sunulabileceğini dile getirmeye çalışıyorum.

Proje kaç ülkede sergilendi?

-5 yıl önce kurduğum projem 9 ayrı ülkede, 20 farklı lokasyonda sergilendi. Çok beğenildi turlara çıktı. Ödüller aldı. Görme engelliler için bugüne kadar kurulan dünyanın en iyi sanat projelerinden biri olarak karşılandı. Çünkü ben kendi koşullarımla kurduğum projede insanlara eserlerimi dokunduruyorum. Kabartılar, heykeller rölyefler sunuyorum. 5 dilde odiyo bilgi veriyorum. Hangi müze size 5 dilde odio bilgi veriyor? Özel kokular temin ediyor, seslemeler ile hayvanların sesini duyuruyorum. Örneğin; orangutan sesi, gergedan sesi.  Sıcaklık, soğukluk, titreşim hissettirip, renk tonları, ışık ve ebat ile az görebilenlere yardımcı olmaya çalışıyorum.



Altın Anahtar Ödülü alan ilk Türk unvanına sahip olmak nasıl bir duygu?

-İşte bu projem yakın geçmişte İsviçre’de Internationales Blinden Zentrumdan altın anahtar ödülünü aldı. Biz Türkler olarak bu ödülü alan ilk ulus, ilk birey olduk. Daha önce bir İsviçreliye bile Uluslararası görme engelliler merkezi böyle bir onur sunmamış.

Şimdide aynı merkez beni daha da onurlandırıp Bodensee gölüne karşı 100 m2 kare bir odalarını verip bu projeyi kendi bünyelerinde ölümsüzleştirip müze yaptılar.

Bu sadece benim için değil, Türkiye ve Türk insanı içinde büyük bir onur ve gurur duyulması gereken bir durumdur.

Bu müzede görenler için hiç mi bir şey yok?

- Elbette var. Görenler içinde çok ilginç bir proje. Renk ve biçim değişimleri ile görsel algı psikolojimizin etki ve tepki yanlarını test ettiriyorum. Bakıp da görme arasındaki farkı yaşatmaya çalışıyorum. İşte bu yüzden projem görenler içinde çok anlamlı ve ilginç bir proje.

Ben Algı psikolojisi ve sanat okudum bu konuda kendimi geliştirmek için yıllardır çaba harcadım şimdide müzemizde bu konu ile verimli olabilmek için elimden geleni yapıyorum..

Hedefleriniz nedir?

-Renkleri Hisset gelecek vizyonu çok büyük olan bir projedir. Hedefimizi tekrarlıyorum İsviçre’den sonra tüm Avrupa’da görme engelliler için müzeler zinciri kurmaktır ve bunu sadece Türk sponsor şirketleri ve bireylerle ile çalışarak yapmaktır. Becerebilecek miyiz? En azından deneyeceğiz. 

En büyük rüyanız nedir?

-En büyük Rüyam ve hayalim Avrupalı ve Dünya’nın Türkler denildiğinde görme engellilere müzeler zinciri kuran millet diye düşünmelerini sağlamaktır.