Karsu..

Karsu artık dünya çapında tanınan bir ses sanatçımız.

Karsu, aynı zamanda masterchef ayarında bir aşçıbaşı; pekçok ülkede ilgiyle izlenen yemek programları yapıyor televizyonlarda. Müziği olduğu kadar yemek pişirmeyi, yeni yeni lezzetler keşfedip yemeği seven insanları şaşırtmayı çok seviyor.

Müzik konusunda da, yemek konusunda da, işinin mutfağında olmayı,yaptığı işe saygı olarak değerlendiriyor.

Yemek yapmayı çok sevdiğini belirten KARSU, bu konuda ilginç şeyler söylüyor: "Yemek işi ailemizin geçim kaynağı. Evde, aşevinde her zaman sarmici (kısır), assır, oruk (içli köfte) gibi Hatay yemekleri pişer. Yemek yapmayı çok seviyorum. Sanatçı olarak iş bulamazsam, ikinci mesleğim aşçılık olur."

PİYANOYLA YOLA ÇIKMIŞTI, ŞİMDİ DEV BİR ORKESTRA EŞLİĞİNDE SÖYLÜYOR

Karsu ilk defa, Ülker’in Çırağan Sarayı’nda düzenlediği bir ödül gecesinde, yalnızca piyanosu ve armonikası ile çıkmıştı İstanbullu dinleyicilerinin karşısına. Türkiye’de şöhret basamaklarını henüz yeni tırmanmaya başlamıştı.

Benim gibi, geceye katılanların çoğu ilk defa dinlemişti Karsu’yu. O gece sergilediği performansla müzik dünyamıza yepyeni bir yıldızın doğmakta olduğunu müjdeliyordu..

Bütün dinleyenler hayran kalmıştı Karsu’ya..

Herkes, birbirine sorduğu sorularla Karsu’yu tanımaya çalışıyordu. Yakın bir gelecekte sürekli olarak gündemimizde olacağı kesindi.

Karsu, bir beyaz piyanoyla başlamıştı müzik yolculuğuna; şimdi dev bir orkestra eşliğinde söylüyor şarkılarını..

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser verdi Karsu; muhteşem bir orkestra eşliğinde. Sevenleri büyük bir hayranlıkla dinledi Karsu’nun çeşitli dillerde seslendirdiği şarkılarını. Ses düz daha bilinçli düzenlenmiş olsaydı, izleyiciler daha çok bütünleşebileceklerdi Karsu’yla.

İzleyicilerden aldığım izlenim, Karsu’nun Türkiye sahneleri için repertuarını düzenlerken, bu toprakların seslerine bir tık daha fazla yer vermesi yönündeydi. Konserin sonlarında hepbirlikte “Gesi bağları” çığlıkları bu yöndeki isteklerin dile getirilmesiydi. Hayranları, bu toprakların ezgilerini, Karsu’nun sesinden bir başka lezzetle dinliyorlar.

17 YAŞINDA HOLLANDA KRALİÇESİNE KONSER VERMİŞ

Karsu henüz 17 yaşındayken, Hollanda Kraliçesi Maxima için sahneye çıkıp şarkılar söylemiş. Konser sonrasında, kraliçeye albümünü hediye etmek istediğinde, çok gurur duyduğu bir ödül almış; kraliçe, “KARSU, albümün bizde var, kızlar senin şarkılarını söylüyor” demiş.

“KÖYÜMÜN ADINI TAŞIYORUM”

Karsu ailesi, kültürümüzden kopmadıkları ve kültürel zenginliklerimizi sürekli olarak çocuklarına aktarma çabası içinde oldukları için, Karsu da kültürümüze, özellikle müzik kültürümüze yabancı kalmamış. Evlerinde TRT Radyosu devamlı açıkmış. Fonda sürekli Türk müziği olan bir aile ortamında büyümüş Karsu.

Başlangıçta, eğitimini aldığı Batı müziği ile Türk müziğinin temel yapı faklıları dikkatini çekmiş; Türk müziğinin neden tek sesli olduğuna pek anlam verememiş.

Karsu sesiyle, yorumlama tekniği ile, besteleriyle, enstrüman çalma yeteneği ile, çeşitli dillerde şarkılar okuyabilme becerisiyle, küresel çapta giderek ünlenen bir değerimiz. Ailesinin ikameti dolayısıyla Hollanda’da yaşayan ve Hollanda merkezli ünlenen Karsu, geçtiğimiz yıl çıkardığı ilk albümün ardından çıktığı dünya turnesini sürdürüyor. 32 yaşındaki sanatçı; ABD, Brezilya, Endonezya, Singapur, Fas, Hollanda, Almanya ve Belçika konserlerinin ardından Türkiye’de de peşpeşe iki konser verdi. 

Planladığı ve anlaşmalarını yaptığı, fakat pandemi nedeniyle ertelenen dünya turunu tamamladığında KARSU’yu, sahnelerde, televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında daha sık göreceğiz, başarılarını daha çok alkışlayacağız.

HEDEFİM DÜNYA TURUYDU, AMA…

KARSU, hedeflerini ve çok ciddi olarak hazırlandıkları dünya turunun ertelenmesini anlatırken şunları anlatıyordu: “Hedefim dünya turuydu. Albüm yapmıştık, çok da ilgi görmüştü; hala da görüyor. Hollanda’da çok başarılı bir tur yaptık. Sonra, birkaç konser için Türkiye’ye geldik; tam 26 konser verdim. Almanya, Belçika yaptık. Biz aslında New York, Washington, Kanada, Londra, Fas, Rusya, Japonya’yı kapsayan bir dünya turu planlamıştık. Korona salgını planlarımızı altüst etti. Çok üzüldüm. Çünkü 10 yıldır, bu turna için çok yoğun çalışarak hazırlanmıştık. Konserler iptal olmadı; ertelendi. İlk fırsatta gerçekleştireceğiz inşallah. Mesleğim kreatif bir meslek. Onun için, kendimi her zaman meşgul edebiliyorum. Herşeye pozitif gözle bakabildiğim için, dünya turumun ertelenmesine çok aşırı üzülmedim.”

KARSU ÖZEL BİR YETENEK

KARSU, gerçekten özel bir yetenek. KARSU, henüz çok genç; henüz 32 yaşında.. KARSU, Hollanda'da yaşıyor; 1970'te Hollanda'ya göç eden Hataylı bir ailenin kızı. Adını, doğduğu köyünden almış, KARSU. Karsu Dönmez, 19 Nisan 1990 tarihinde Hollanda'nın Amsterdam şehrinde, Hatay'ın Karsu köyünden göç eden Türk kökenli anne Birgül ve baba Alpaslan Dönmez'in iki kızından biri olarak dünyaya gelmiş. Karsu, Hollanda'daki Amerikan Büyükelçiliği'nin verdiği bir burs ile Amerika'ya gitmiş  ve Rhode Island Üniversitesi'nde şan eğitimi almış.

KARSU, küçük yaştan beri müzikle yaşıyor, piyano ve flüt çalıyor: besteler yapıyor. KARSU, yalnızca caz değil, pop, bossa nova, blues… İngilizce, Felemenkçe ve Türkçe şarkılar, türküler söylüyor. KARSU, Hollanda’da yaşıyor, küresel çapta daha çok tanınmak istiyor. Karsu bu toprakların kızı; Felemenkçe düşünse de, Türkçe duygulanıyor.

“BİR SIRRIM VAR: KARSU”

Karsu, henüz14 yaşındayken, Amsterdam’da, babasının aşevinde garsonluk yapmaktan yoruldukça piyano başına oturup şarkılar söylermiş; sahne hayatı böyle başlamış..

Birgün ünlü belgeselci Mercedes Stalenhoef, onu babasının aşevinde şarkı söylerken keşfediyor. Stalenhoef’in beş yılda tamamladığı “Bir Sırrım Var:KARSU” belgeseli, KARSU'yu bütün dünyaya tanıtıyor. Bu arada KARSU da, altı ayda 13 ülkede konserler veriyor.

KARSU, kısa zamanda elde ettiği başarılarla, "Avrupa'nın NorahJones'u" olarak anılıyor. KARSU, önü açıldığında, hak ettiği zirveye kolayca tırmanabilecek bir yetenekti. KARSU’nun şöhreti çığ gibi büyüyüverdi. Bugün onu bütün dünya büyük bir hayranlıkla dinliyor. KARSU bugün, adını küresel çapta kabul ettirmiş bir ses sanatçısı.

KARSU, ilk bestelerinin insanların ruhlarında yarattığı etkiyi, babasının aşevinde (Kilim Restaurant) yemek yiyenler üzerinde test etmiş. Bir süre sonra insanlar yalnızca yemek yemek için değil, KARSU'yu ve bestelerini dinlemek için gelmeye başlamışlar; kazançları süratle artmış.

"BEN DE BU ADAM GİBİ PİYANO ÇALMAK İSTİYORUM"

Bir gün televizyonda piyano çalan uzun saçlı bir adam görmüş. "Ben de bu adam gibi piyano çalmalıyım" diye karar verdiğinde henüz yedi yaşındaymış. Ailesi, 'hevesi geçer' düşüncesiyle, önce piyano almak yerine kiralamayı tercih etmişler. Daha sonraları KARSU, komşularının hediye etmesiyle bir piyano sahibi olmuş. 19 yaşındayken Carnegie Hall'e ikinci defa çıkma başarısını göstermiş. Geleceğini müziğe bağlamaya karar verişini anlatırken şöyle diyor: "Kariyerimi bu yönde ilerletmeye çalışsam kimseye bir zararım olmaz. 50'li yaşlara geldiğimde, başkalarını dinleyip alkışlarken, 'keşke ben de müzisyen olsaydım' diye hayıflanmak istemiyordum.”

Hollanda'da yetişmiş olmanın kendisi için şans olduğunu belirten KARSU, "Hatay'ın Karsu köyünde yetişmiş olsaydım kendimi tanıtmada bu kadar şanslı olmayabilirdim" diyor. Geçen yıl köyüne RicciottiEnsemble Orkestrası ile gitmiş. Köylüler, "Hem annemi hem babamı, ben köyümü özledim" türküsünü ayakta alkışlamışlar.

"GesiBağları"nı çok seviyormuş. 'Bu şarkıyı Avrupa coğrafyasında nasıl sevdirebilirim' arayışları sonucunda, bossa nova ritminde okumaya karar vermiş. İlginçtir, pekçok türkümüz bossa nova ritminde okunduğunda, daha evrensel bir lezzet kazanıyor. KARSU, Neşet Ertaş'ın "Neredesin Sen" türküsüne de kendisine özgü bir yorum kazandırmış.

BİZ KARSU’YU DİNLEMEK İÇİN CAN ATIYORUZ; PEKİ CANSU KİMLERİ DİNLİYOR?

Bizler KARSU’yu dinlemek için can atıyoruz; peki, KARSU kimleri dinliyor? “Bizden Zeki Müren’i, evet yemek yaparken Zeki Müren’i dinliyorum. Nostaljik takıldığımda Mustafa Sandal, Tarkan.. İlham perilerini çağırdığımda Sezen Aksu.. Spor yaparken de Bülent Ersoy..” Diğerleri tamam da, spor ile Bülent Ersoy’un ilişkisi ne ola ki? “Bülent Ersoy çok motive edici. Bu salgında çokiyi geliyor bana. Ben salgın döneminde de sürekli gidiyorum spor salonuna. Tek başıma koşu bandında koşuyorum. Kulaklığımdan Bülen Ersoy sesleniyor, o muhteşem sesiyle: ‘Zoor, zoooor.. ne çektiğimi bir Allah bilir’.. Düşünebiliyor musunuz motivasyonu?”

 “…Ölmeden önce gerçekleşmesini istediğim bir dileğim var; Bülent Ersoy’la tanışmak.. ‘Hiç beklemediğiniz birgün sizi dinlemeye gelebilir’ diyorlar. Sesim kısılır; hiçbir şey söyleyemem herhalde.”

KARSU’YA BİR ÖNERİMİZ VAR

Karsu, “ölmeden önce gerçekleşmesini istediğim bir dileği var” diyerek “Divamız” Bülent Ersoy’la tanışmak istediğini söylüyor.Karsu’nun“Divamız”ı konserine getirecek çekim alanı oluşturabilmesi için uygulayabileceği en etkili yöntem, onun yorumlamasıyla hafızalarımıza kazınmış eserlerden birini, kendi yorumuyla seslendirmek olabilir. Mesela, o güçlü sesiyle seslendireceği bir “Dönülmez akşamın ufkundayız” şarkısının ruhlarımızda yaratacağı deprem, Bülent Ersoy’u konser salonuna davet edecek yolun taşlarını döşeyebilir. 

İNSANLARI MUTLU ETMEK İSTİYORUM

“Gelecekte ne yapmak istiyorsunuz?” sorunu da şöyle yanıtlıyor KARSU: “Kişisel olarak insanları mutlu etmek istiyorum, sanatçı olarak. Ünlü olmak tuhaf bir şey. Birkaç yıl önce farkettim ki, ünlü olmayı iyi, yararlı birşeye kullanabilirim. İnsanları daha mutlu etmek için, daha güzel bir doğa için.. Savaşa karşı çok çalışmalar yaptım. Hasta çocuklar için güzel, yararlı birşeyler yapabilmek.. O zaman ünlülük benim için de güzel bir şey oluyor.” “…Ve gelecekte de insanları mutlu etmek istiyorum, müzikle, sanatımla ve yemeklerimle..”