Yeni sosyal güvenlik yasası yürürlüğe girdi. Fakat sosyal yaşantıyı ne kadar güvence altına alacak henüz belli değil… Sanki göz göre göre tasarlanmış gibi bu yasada kadınların birçok hakkı elinden alınıyor. Çeyiz parası ve emzirme yardımının dışında en önemlisi ise yetim kız çocuklarının mağdur edilmesi. Size yasayla ilgili birkaç önemli noktayı sunmak istiyorum: Mevcut sistemde, emeklilik için gerekli süreyi tamamlamış eşin ölmesi halinde, askerliğini borçlanmak suretiyle, geride kalanlara aylık bağlanabiliyordu.Yeni yasa ile 1 Ekim 2008’den itibaren ölen eşin askerliğini borçlanarak süreyi tamamlayıp “dul aylığı” bağlanması önlendi. Çalışan dul eşe bağlanan aylığın oranı ise yüze 75’ten 50’ye indirildi. Peki ya emzirme yardımına ne dersiniz? Yeni yasayla kadınların “annelik” görevlerini yerine getirmeleri de engelleniyor. Kadınlara, doğan çocuğu nedeniyle 6 ay süresince asgari ücretin üçte biri oranında ödenmesi öngörülen “emzirme yardımı” da yeni yasada kurumların insafına bırakılıyor. Fakat emekli kadınlara emzirme yardımı getirilmesi ihmal edilmiyor. Emeklilik yaşı kaç peki? Elbette ki 65! Galiba kadınlarla dalga geçiyorlar. Burada en vahim durum ise kadın derneklerinden hiçbir açıklama gelmemesi. Ben bu süre içerisinde gözle görülür bir biçimde hiçbir kadın derneğinin bu yasaya karşı çıktığını duymadım! Bu yasa ile en büyük darbe bekar kız çocuklarına geliyor. Zaten geçtiğimiz dönemde babası ölen kız çocuklarının (annesi de ölmüş veyahut babasından boşanmış ise) annelerinin haklarını da almaları engellenmişti. Yani yüzde 75’lik pay babanın ölmesi ile tamamen devletin kasasına intikal etmişti. Buna göre; yetim bir kız çocuğunun aldığı aylık 140-180 ytl arasında değişiyor. Peki sizce bu parayla babası ölmüş bir kız evladı nasıl geçinir? Nasıl okur? Eğer akrabası, tanıdığı yoksa ne yapabilir? Evlenebilmesi elbette ki o kız evlat için büyük bir şans olur... 1 Ekimden itibaren 18 yaşını aşmış bekar ve işsiz genç kızlar sağlık hizmeti alabilmek için prim ödemek zorunda kalacak. Maaşlar kesilmişken şimdi de sağlık hizmeti durduruluyor. Bu primleri babalar ödeyecek, baba yoksa anne her ay yatıracak. Yatırılmazsa da anne-baba üzerinden sağlık yardımı alamayacaklar. Özetle bu yasayı çıkaranların, kadınları erkeklere mecbur etmeyi tasarladıklarını düşünüyorum. Fakat iş sanıldığının aksine çok başka boyutlara varabilir. Bir devlet, öncelikle kız evladına, kadınına sahip çıkamıyorsa aile kavramı ortadan kalkar ve toplumsal çözülme kaçınılmaz olur. Toplum içerisinde insanlar, üzerlerine düşen görevleri yerine getirebilirlerse sağlıklı nesiller yetiştirilebilir. Bir kız evladın parası yoksa, kocasından şiddet görüyorsa çekirdek aile yok olur. Bunu gören diğer kadınlar evlenmekten uzak durmayı yeğlerler. Peki ya bir kadın ekonomik krizden dolayı iş bulamıyorsa ne olacak? Yakın zamanda bunun örneğini Rusya’da görmedik mi? Bir annenin çocuğunu emzirmesi dolaylı yoldan engellenirse ne kadar sağlıklı bireyler yetişebilir? O zaman niçin emzirme haftalarını duyuruyoruz? Sağlık için anne sütünü üzerine basa basa ifade ediyoruz. Toplum içerisinde yetim aylığıyla Üniversite hayali kuran o kadar çok genç kız var ki… Öyleyse ne yapsın o kız çocukları? Nasıl okusun? Bu yasanın getirdiklerini ve götürdüklerini kısa vadede göreceğimize inanıyorum. Kadınların toplum içerisindeki yeri ve önemi anlaşılmadıkça hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Özellikle yıkılmakta olan Türk aile yapısının çöküntüye uğrayacağına inanıyorum. Tüm bunlara ek olarak işsizlik de ortaya çıkınca ailenin esas direği olan kadının daha fazla ayakta kalabileceğine olan inancım sona ermiştir. Ayrıca bundan sonra Türk kadınının ne kadar fedakar ve cefakar olacağını da ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.