Sayın Terlemez ile yaptığımız röportajımız;

1989’da İstanbul’un Sarıyer ilçesinde dünyaya gelen Murat Terlemez, ilk ve orta öğrenimini Emirgân Karaca Paşa/ Osman Saçmacı ilköğretim okulunda, lise öğrenimini ise Boğaziçi Behçet Kemal Çağlar Lisesi Sosyal Bilimler Alanında tamamlamıştır.

Spor bilimlerine ve psiko-sosyal alanlara her daim ilgi duyan Terlemez, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Bilimleri Fakültesinde, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Pedagojik Formasyon Programını tamamlamıştır. Ön lisans eğitimini, bölüm birincisi ve onur öğrencisi olarak yönetim ve organizasyon programında tamamlayan Terlemez, birinci lisans eğitimini Eskişehir Anadolu İşletme Fakültesinde, ikinci lisans eğitimini İstanbul Okan Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümünde (Tam burslu) onur öğrencisi olarak, üçüncü lisans eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde tamamlamıştır.

Yüksek lisans eğitimlerinin ilkini İstanbul Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Spor Yönetimi Tezli Bölümünde (Burslu) “Antik Dönem Oyunları” konulu teziyle tamamlayan yazar, ikinci yüksek lisans eğitimini ise Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Psikoloji Tezli Bölümünde (Burslu) Sosyal Psikoloji Alanında “İnsan Kaynakları Özelinde Sinizm, Bağlılık, Adalet ve Muhalefet” konulu teziyle nihayete erdirmiştir. Doktora eğitimine halen Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında özel öğrenci statüsünde devam etmektedir.

Üniversitelerde etkinlik başkanlığı ve bölüm temsilcilikleri yapan, çok sayıda gönüllü görev ve sosyal farkındalık projelerinde yer alan, farklı alanlarda antrenörlükleri, lisansları ve hakemlik belgeleri olan, çeşitli eğitimleri ve başkaca sertifika programlarını başarıyla bitiren ve sempozyumlara katılım sağlayan Murat Terlemez’in çeşitli dernek üyelikleri de bulunmaktadır.

Röportajımıza klasik bir soruyla başlamak istiyorum. Yazmaya nasıl başladınız? Ne zamandan beri yazıyorsunuz?

Yazma maceram lisenin ilk yıllarında filizlenmeye başladı. Lise son sınıfta okulun dergisinde “Geçmez, Bitmez Derken Elveda” adlı yazım yayımlandı. Her zaman bir “Taş” kelimesi ile ilgili bile olsa sayfalarca kitap yazacağımı dile getirirdim, hayal gücü ve düşünce sınırları zorlayarak. İnatçı ve hayalperest yapımın da yardımıyla var olan yeteneğimi geliştirmeye başladım diyebilirim. Her daim yazma isteği ve bıkmadan usanmadan araştırma merakımın üzerine titredim. Akademik yazılar yazmaya devam ederek yazma isteğimi sürdürdüm. Bir süre sonra kitap yazma hayalimi sayfalara serpiştirerek, macera dolu edebiyat hayatına adım atmış oldum. Hayal dünyam ilham kaynağım diyebilirim.

Yazar olarak katıldığınız ilk fuarı hatırlıyor musunuz?

Evet. İlk fuarım Ankara’daydı. 29 Ekim 2021 Cumhuriyet Bayramı’na denk gelmişti. Daha da anlamlı bir fuardı. Diğer yandan ilk fuarım olduğu için heyecandan ellerim bile titriyordu. Kitapları imzalarken ki heyecanımı ve ziyaretime gelen okurlarımı hiçbir zaman unutmayacağım.

Yazar ve okuyucu olarak fuara katılmanın farklılıkları üzerine neler söylemek istersiniz?

Yazar, aslında okurlarıyla bir bütün halindeyken anlamını bulmaya başlar. Bu anlam ise fuarlara katılımdan yani okurlarla temastan, bağ kurmaktan, görüşmekten geçer. Her fuar yazar için de okur için de ayrı bir heyecan, ayrı dünyalarla buluşma ve hayal pencerelerinin sonuna kadar açılması diyebilirim.

Okumaktan hoşlandığınız Dünya ve Türk edebiyatı yazarları kimlerdir?

En sevdiğim dünya edebiyatı yazarlarını Franz Kafka, Stefan Zweig, Antoine De Saint ve George Orwell olarak sıralayabilirim. Neden bu kitaplar diye sorar iseniz, dışavurumun iliklere kadar yaşandığı kitaplarda kendi benliğini arayan, özgürlüğüne doğru yol almaya çalışan ve bu keşiften önce ruhuna sıkışıp kalan düşüncelerin önemine vurgu yapılması diyebilirim. Çok sevdiğim Türk edebiyatı yazarları ise Sabahattin Ali, Mehmet Rauf ve Reşat Nuri Güntekin’dir.

Edebiyat konuşulması güzel olan bir sanat dalı… Ama bize başlangıç için ilgi duyduğunuz, hayranı olduğunuz başka bir sanat dalından bahsedebilir misiniz?

Kesinlikle, edebiyat farklı bir yolculuk. Araştırma, tarih, psikoloji ve spor bilimleri alanlarında da yazma yolculuğum akademik anlamda sürmekte. Ayrıca doğa, gezi ve kültür sevgisi sanatsal birer faaliyet olarak her daim yanımda yer alıyor.

Bakıldığında bir dünya var ve o dünyada milyonlarca insan… Buna da edebiyat adı veriliyor. Fakat sorulduğu zaman da hayal deniliyor. Edebiyat gerçekten nerede yaşıyor?

Edebiyatın hayal ve gerçeklik arasında gidip geldiğini söyleyebilirim. Niye diye sorarsanız edebiyatın farklı hayal dünyalarına açılan bir kapı olduğundan bahsetmiştim. Ancak bir de her canlının birer dünyası olduğuna inanıyorsak edebiyatın da yeni dünyalara misafir olduğundan bahsedebilirim.

Kitaplarınızda, psiko-sosyal konular ve olaylar, tarihe yolculuk temaları, bilimsel bilgiler ile hikayeleştirmeler ve kişisel gelişim değerleri ön plana çıkmakta; Kitaplarınızın konularını seçerken beslendiğiniz yerlerden ve karakterlerinizi nasıl seçip oluşturduğunuzdan bahseder misiniz?

Sosyoloji, psikoloji, tarih ve spor alanlarına ilgi duymam, eğitimlerimin de bu yönde olması, araştırmacı ruhumun peşinden gitmem ve psikososyal olaylara da fazlasıyla yönelmem vasıtasıyla, bir toplumsal olay olan histerinin de gerçekleştiği “Frau (Frau Troffea)”, karakter analizi hakkında bilgi veren, tarihi bir roman olan “Dil-Küşâ (Kasr-ı Dil-Küşâ)”, eski çağları konu edinen kitaplarım “Smyrna’dan Konstantiniyye’ye İşgal Pasları” ile “Antik Ritüeller Ball” ve kişisel gelişim ve psikolojinin temellerinin de katkısıyla deneme türlerine yakın olan kitaplarım “Sen Bir Şey Değil, Her Bir Şeysin” ile “Perdeleri İnmesin Kedi Gözünün” kitaplarını yazmış bulunmaktayım. Genel anlamda ise yazarken hislerimin ve hayalperest yanımın ağır basması beni farklı maceralar ile hayallere sürüklemektedir.

Yapmış olduğunuz çalışmalarınızla tanımlanmış bir boşluğu dolduruyor musunuz?

Evet. En azından doldurmaya çalıştığından bahsedebilirim. Çünkü roman yazarken eski dönemleri ve yaşam biçimlerini aktarmak günümüzde eksik kalan yanlardan birisi olabiliyor. Bu yönden tarihi dönem romanlarının artması taraftarıyım.

Bir romanın başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir?

Birden fazla koşul belirteceğim. İlgi çekmesi, şaşırtıcı olması, sürüklemesi ve en önemlisi de o anı tekrar yaşatmasıdır diyebilirim.

Yazarken çektiğiniz zorluklar nelerdir?

Genel anlamda kurgu ve olay örgülerinde zorlanmıyorum. Yazı türlerine fazlasıyla önem vererek planlı bir yolculuk içerisine giriyorum. Tek zorladığım zaman ve mekân konusu diyebilirim. Daha serbest zamanımın ve geniş mekân seçeneklerimin olması daha iyi olacaktır.

Türkiye’deki yeraltı edebiyatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ülkemizdeki önemli yeraltı edebiyatı yazarları mevcut. Uzun süredir de edebiyattaki yerlerini aldılar, almaya da devam ediyorlar. Ülkemiz farklı ve gün yüzüne çıkmamış davranışlarla karşılaştıkça ve bu davranışlar üzerine yazıldıkça ve onlar üzerinden de okundukça yeraltı edebiyatının daha da yol kat edeceğini düşünüyorum.

Geleceğe dair yeni projeleriniz var mı? Kısaca bahseder misiniz?

Roman ve öykü yazmayı sevdiğim kadar kişisel gelişim konularında da rehber niteliğinde çalışmalarım devam etmektedir. Her ne kadar zorlu bir süreç olsa da; heyecanı bol, sabrı zor, umudu sonsuz bir yolculuktu benim için. Bu süreçte pek de kimseye kitap yazma maceramı açmadım. Hayalini kurduğum her şeyin dillendirilince gerçekleşmediği düşüncesine kapılan birisi olarak hareket ettiğimden, bu güzel başlangıçlı hayalin devamının da mutluluk getireceği kanaatindeyim. Bir okura bile ulaşmanın benim için farklı hayal dünyalarına ulaşmak anlamı taşıdığından, romanlarımın okundukça hedeflerime bir adım daha yaklaşmakta olduğumu söyleyebilirim.

Son olarak bundan beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

Yazarlık maceramı hakkıyla gerçekleştirme yolunda ilerleyeceğimi söyleyebilirim. Daha yolun başı olduğuna inanıyorum. Hayallere ve hayatlara dokunmak hiçbir zaman bitmez. Düşünce sınırlarını zorlayan, hayalperest ve inatçı yapım devam edecektir. Okurlarım tarafından kitaplarımın klasiklere, kendimin ise klasik yazarlara benzetilmem her daim hedeflerime ulaşmam da bana ışık olmaktadır. Hayatta her daim mütevazi olmaya çalıştım. Ancak büyük bir yazar olmayı hayal etmiyorum desem yalan olur. Her yazarın hayali budur.

Değerli yazarımız Murat Terlemez Bey’e yazarlık yolculuğunda başarılar dilerken, bizi kırmayıp röportajımıza verdiği kıymetli cevapları için teşekkürlerimi sunuyorum.