Fotoğraf: Ece Oğultürk

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Geliştirmek için neler yapıyorsunuz?

Küçük yaşlarımdan itibaren izlediğim, okuduğum ve günlük hayatta karşılaştığım farklı karakterler hep dikkatimi çekmiştir. İlgimi çeken bu karakterlere fikirlerimi katarak,bende hissettirdiği duygular üzerine yoğunlaşmaya çalışırım.Oyunculuk, ben oldum diyebileceğiniz bir meslek değil. Ben de bu yolda, hedeflerim doğrultusunda gözlemlemeye, okumaya ve izlemeye her geçen gün fazlasıyla devam ediyorum. 

Karakterinizin en belirgin özellikleri neler?

Bir işe başladıysam en iyisini yaparım ve fazla cesaretliyim.Her zaman önceliğim iş olmuştur ve bu konuda fazla disiplinliyim.Boş durmayı seven bir karakter değilim, zamanımı sürekli verimli geçirmeye çalışırım.Enerjimi yüksek tutmaya çalışırım. 

Küçüklüğünüzden beri sahip olduğunuz bir takıntınız ya da alışkanlığınız var mı?

Sabahları erken kalkmak ve disiplinli olmak.

Şu an oynadığınız proje ve rolünüz hakkında bilgi alabilir miyiz? 

TRT1’de Türkan Hanım’ın Konağı dizisinde Metehan karakterini canlandırıyorum. Metehan; her ortamda insanların yüzünü güldüren,çocukla çocuk olmayı bilen, bazen olduğu insandan daha olgun davranışlar sergileyen ve her konuda bir fikri olan bir karakter.

İlk set günü neler hissettiniz?

Çok heyecanlıydım. Gitar çalma sahnem vardı ve bilmediğim bir parçaydı.3 dakikalık çekim 3 saat gibi gelmişti desem ne kadar heyecanlı olduğumu sizlerde tahmin edebilirsiniz sanırım.

Oyunculuğu besleyen ve yok eden duygular sizce nedir?

Oyunculuğu besleyen birçok şey var. Örneğin; film izlemek,kitap okumak,sürekli gözlem yapmak ama ilk önce kendimizi donanımlı hale getirmek. Tüm bunların yanında da sağlığına ve enstrümanın olan vücuduna iyi bakmak.

Oyuncu olmaya karar verdiğiniz andan bu yana pes ettiğiniz, geri çekilmek istediğiniz bir dönem oldu mu? Olduysa nasıl baş ettiniz olmadıysa sizi destekleyen ve hayatınızı kolaylaştıran neydi ya da kimlerdi?

Bu yol uzun bir süreç. Yorulduğum, tereddüt ettiğim zamanlar tabii oldu ama yalnız kaldığım anlarda bolca düşünecek zamanım da oldu. Mücadele etmekten asla vazgeçmedim. Kendini yenileyecek motivasyon kaynakları bulduğun anda pes etmen de pek mümkün olmuyor. 

Birgün oyunculuğu bırakmak zorunda kalsanız yerine hangi mesleği neden tercih edersiniz?

Farklı bir seçeneği hiç düşünmedim.Emek verilen hangi meslek olursa olsun, elinizden gelenin en iyisini yaptığınız sürece en iyisiyle karşılaşacağınıza inanıyorum.

Hayatınız boyunca kaç farklı karakter canlandırabileceğinize inanıyorsunuz?

Oyunculukta sınırlar konulmasını pek uygun görmüyorum.Oyuncu her karakteri oynayabilmeli.Özellikle de kendi benliğinden ne kadar uzaklaşırsa o kadar iyi oyuncu olmaya yaklaşacağını düşünüyorum.

Hayat tecrübeniz ne oldu desek…

Hayat tecrübesini anlatmaya kelimeler yetmez, yaşanmadan bilinmez.

Hangi cümleyi ya da kelimeyi insanlar daha sık söylesin istersiniz?

Günaydın!denmesini isterdim çünkü her gün yeni bir umuttur ve bu umut paylaştıkça çoğalır.

Pandemi döneminde yaşadığınız en yoğun duygu ne oldu?

Kalıplaşmış kelimeleri hayatım boyunca asla sevemedim,toplum olarak “kötü günler”diye adlandırılan bu süreci elimden geldiği kadar verimli geçirmeye çalıştım ve hala da devam ediyorum.

Sil baştan desek…

Her yaşanmış hatıranın hayata kattığı bir şeyler mutlaka var.O yüzden bir şeyi silmek yerine ders çıkarmayı daha mantıklı buluyorum.

Hayalleriniz…

Hayalini kurduğum hayatın basamaklarını çıkıyorum şuanda.

Çocuklar…

Her biri yeni bir umut, yeni bir gelecek.

Hayvanlar…

Huzur.

Doğa…

Sıfırlanmak istediğin süreçte kendimi doğanın içine atarım.

Sinema….

Özgürlük.

Tiyatro…

Dizi ve sinema başka tiyatro bambaşka bir dünya.Bambaşka bir heyecan..

Umuda dair mesajınız…

Umut, bir gülümsemedir,hayaller kurmaktır,nefes almak ve nefes aldırabilmektir,iyi gelmektir ve gökkuşağındaki bir renk olabilmektir. İnsanın insanı beslediği ve iyi geldiği gibi… Umutlarda hayallerimizi besler ve insanı dinç tutar.

Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim Sevgili Kardeşim Okan Yiğit…

Ben çok teşekkür ederim Kıvanç Abiciğim…