Saygıdeğer Gazetemin (Önce-Vatan) geçtiğimiz Pazar günkü nüshasının 4’üncü sayfasında: (DEDEMİ, ERMENİLER BÜTÜN KÖYLÜLERİN ÖNÜNDE DİRİ DİRİ YAKMIŞLAR..) diyen (MHP) Iğdır Milletvekili Sayın Oğan, anlaşılıyor ki; “Türk ile Ermeni’nin” barışabilme çizgisi üzerine, bir sünger çekerek, tamamen sükût ettirebilme gayreti gütmektedir!... Yani, ilelebet yekdiğerine düşman kalmalarını sağlamaya çalışmaktadır!...
Çok enteresandır tam karşı sahifede de bendeniz, kendi sütununda, Sayın Cumhurbaşkanımın değerli şahıslarına hitaben, Türkiye Ermenileri adına naçiz bir dilekte bulunmaktayım!..
Ne garip bir rastlantıdır ki, pek rastlantıya benzetemedim!.. Benim köşem de (5.Sahifede) dir!...
Yani bir açıkgözün marifeti ile, benim yazım sözde(!) çürütülmeye çalışılmış!...
Bendeniz yine de olumlu açıdan meseleye eğileyeceğim ve bilhassa elimden geldiğince böylesi durumlar karşısında her zamanki gibi, soğukkanlı olmaya çalışacağım.
Ne herhangi bir ferdi ve ne de bir Devleti dikkate alarak bu konuya eğileceğim. Zira, benim kavgam; ne şahıslarla ve ne de Devletlerledir. Benim kavgam, bu meseleyi kendilerine materyal edinen ve böylece sadece Türkiye’yi değil, umum İslâm ve Hıristiyan alemlerini fikren çelip, Ermeni’ye karşı zehirlemeye çalışanlardır.
Hz.Allah adına söylüyorum: Yaşadığım müddetçe bu inancım hiçbir zaman değişmeyecektir ve değiştirirsem namerdim!
“1915 Ermeni Tehciri”ne Ermenistan’ı ve ne de Azerbaycan’ı, kattiyen alakadar etmez. Zira, vak’a Türkiye toprakları içinde cereyan etmiş ve muhatabı da Türkiye Ermenileri ile, Türkiye Devleti’dir.
Bunu defaten yazdım ancak ya anlayabilme kıtlığı veya anlamak istenmemesi sebebiyle hiç mi hiç olumlu veya olumsuz bir karşılık almadım?..
Atalarımız demiş ya: (Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul, zurna az!..)
Cümlemizin olan bu aziz vatana Türkiye Ermenileri’nin hiçbir olumlu hizmeti dokunmamış mıdır ki, devamlı olarak bizler kötüleniyoruz!...
Sayın MHP. Milletvekili Oğan Bey, acaba hangi gaye ile Milletvekili olmuştur: Merhum dedesinin intikamını almak için mi, Vatan Türkiye’nin kalkınabilmesine katkıda bulunabilmek için mi?...
Eski MHP’liler bendenizi çok iyi tanırlar onlardan sorulabilir, acaba MHP’ye “Üç Hilâlli” amplemi kim bulup da merhum Sayın Başkanımız Alpaslan Türkeş Başbuğuma taktim ederek lütfederek kabul buyurmalarını sağlamıştır.
Hemen arz edeyim; O zat, bendenizim!
Bizler MHP’nin, “CKMP” olduğu yıllarda asil duygularla Memleket için çalışırken, zatınız, belki de henüz dünya’ya gelmemişti!...
İlk şu hususu aydınlığa kavuşturmak lâzımdır; hemen her menfi vak’ada mahreç gösterildiği zaman çoğul tabiri kullanılmakta ve vak’anın müsebbibi olarak umum Ermeniler gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu sadece yanlış değil, doğrudan bir art niyetin mahsulü olarak, bir Kavimin şeref ve haysiyeti ile oynamak demektir.
Meselâ; Sayın Milletvekili’nin merhum Dedelerini kendi tabiriyle “köy halkının gözleri önünde cayır, cayır yakanlar” Ermeniler değil, Ermeni çeteleri olabilir ki, onlar zaten Osmanlı Ermenleri değildi.
Dahası, şayet bendeniz de kalkar da: “Dabağyan ve Karaciyan” sülalalerini Türkler kesti diye feryadı basarsam, bu hamaset duygu ile acaba nereye varabilirim? Bunun cevabı hiçtir!
Çünkü, Dedelerimin katilleri Türk Milleti değil; İttihat ve Terakki çeteleri olmuştur ki, bunlar zaten bir çok da Türk katletmişlerdir.
Bilhassa yakın tarihimiz dürüst şekilde tetkik edilmedikçe hiçbir taş yerine oturtulamaz. Meselâ “Hocalı Katliamı” deniyor da, “Bakü ve çevresinde” zuhur etmiş olanlar, tamamen es geçiliyor!...
Karabağ’ın Azeri toprakları olduğu ileri sürülüyor ama, Ermenistan’a da nefes alabileceği bir karış toprak dahi vermeye kimse yanaşmıyor!...
Azerbaycan’ın tek başına Ermenistan’ı (kendi tabiriyle) yok etmeye gücü yetmez. Bu hususta “Türkiye yardımına” da fazla güven besleyemez. Çünkü, Türkiye, Ermenistan değil, Federal Rusya’yı muhatap almaya mecbur kalır ki, Allah korusun bu bir Cihan Harbi’ne davetiye çıkartmak demek olur. Kaldı ki, Türkiye’nin, Federal Rusya ile iktisadi münasebetleri, her iki taraf için de olumlu sonuçlar meydana getirmektedir.
Günümüz MHP’sinin “ırki harslar” üzerinde aşırı durması, sadece MHP’nin yerinde saymasından başka hiçbir işe yaramaz ki, bu da MHP’nin aleyhine puan toplar.
Selçuklu, Osmanlı ve hatta Cumhuriyet Tarihimiz içinde Türk Milleti’nin bir nüvesi konumunda olan Türkiye Ermenilerini hiç düşünmeden Ermeniler aleyhine veryansın etmek, bir siyasî kuruluşun, vatana hizmet idealine, sadece menfi yönden katkıda bulunur.
Biz, Türkiye Ermenileri, nüfus açısından ele alınacak olursak, umum Türkiye’de Yüz bin Ermeniyi geçmez. Ve bu Cemaat: “Vergi verir, Vatani hizmet yapar, sanayii, zenaat ve san’at alanında alnı açık olarak çalışır ve ürün verir.”
Bütün bunlara karşılık, bilhassa siyasilerimiz tarafından hiçe sayılması, bu talihsiz Cemaate hemen herkesin sövebilmesine göz yummak, bizleri gerçekten pek ziyade üzmektedir!...
Daha evvel yazdım. Şimdi tekrarlıyorum:
“Türkiye Ermeni’lerinin, Türkiye’den gayrı vatanı yoktur. Hal böyle iken, bizlerin devamlı horlanması ki, kimse itiraz edemez. Zira, hemen her günkü vak’adır. Türkiye’ye hiçbir kazanç sağlamaz. Ve zaten sağlamamaktadır da!...”
Türk kaynaklarından öğreniyoruz. Uçak sanayinin sür’atle ilerleyiş gösterdiği (1912’lerde; Bir Ermeni vatandaş “Uçak Fabrikası” kurmak müsaadesi istemiş) ve o yılların idarecileri kabul etmemişler ama, Emperyalist Ülkelerden uçak satın almaya razı olmuşlar.
Şimdi soruyorum bu akıl alır iş midir?.. Ermeni vatandaşın karşısında “ırkçı tavır al”, diğer taraftan Emperyalist tekliflerine hiç düşünmeden evet de, ve onların teklifleri de ucuz fiyatla bizlere uçak satmak ki, bunun cazip olan hiçbir tarafı yoktur. Çünkü, sana uçak satan Devlet, kendi millî güvenliğini sağlayan modellerden asla satmaz ve her daim üç dört model altını size satar ki, aslında ancak ona tabi olma mecburiyetine sürüklenirsiniz ki, böylece kendi isteğinizle köleliğe razı gelirsiniz.
Türkiyemiz’in başında böylesi bir dert var iken, doğru düzgün vatandaşı dahi kalmamış, çoğunluğu dış ülkelere ekmek parası kazanabilmek için hicret etmiş olmasına rağmen; Ermenistan’ı gözlerde büyütmek, ezeli ve ebedi bir düşman olduğu(!) inancını her yeni nesline aşılamaya kalkmak, “Türk Millî Yapısına” acaba ne kazandırır?..
Bugün, akşam haberlerinde Karadeniz’de Sovyet Rusya “Denizaltısı” tarafından batırılan gemi için 70 küsur sene sonra özür dilemek ve bu vesile ile bir tören düzenleyip Haham-Başı’nı da törende konuşturmak, gibi gayet insancıl bir merasimi TV. ekranlarından izledim. Ve düşündüm: Acaba 1915 Tehciri meselesinde de böyle bir durum sağlanamaz mı?...
Saygıdeğer merhum Başbuğum Türkeş; bu hayalimi gerçeğe çevirmek üzere iken vefat ettiler. Diğer Parlamenterlerimiz ise, meseleye bu açıdan hiç mi hiç bakmadılar.
Nedir bu uğursuz konu!.. Hiç bitmeyecek mi? Gecelerimizin kaosu oldu... Bir yanda koca bir Türk Devleti, öbür yanda petrol zenginliği de olan Azerbaycan Devleti ve karşılarında cılız bir ülke; doğru düzgün bir toprağı dahi olmayan günümüz Ermenistan’ı!..
Azerbaycan’ı bilemem ama, koca bir Tarihi varlığı olan, günümüz Türkiyesi, bu tutumunu en azından Atalarının hürmeti aşkına değiştirmesi, en doğru hareketi olacaktır!..
Dünya meseleleri (soydaşlık inançlarına göre) ayarlanamaz.
Ben Ermenistan davasında haklıdır demiyorum. Ancak Azerbaycan da haklıdır denemez. Ülkeler arası meselelerde (Soydaşlık) ön plana alınırsa, haksızlığın en büyüğü olur.
1915 Tehciri, ülkemiz dışında kalan hemen hiçbir ülkeyi ilgilendirmez. Çünkü bu bir iç meseledir. Aksini düşünmek tamamen yanlıştır.
Milliyetçilik bir ülkenin bütününü kapsıyorsa, geçerlidir ve güzeldir. Yok sadece bir ırkı dikkate alarak ideal ediniyorsa ki, bu doğrudan “Faşizm”dir. Ve de dünya tarihi her döneminde göstermişdir ki, bu ırkçı zihniyet sadece ve sadece savaşlara sebep olmuş ve de oluk gibi kan akmasında başlıca rol oynamış ve tabii ki, sadece kendisi zararlı çıkmıştır.
Gelecek yazım ve daha sonraki yazılarım da bu konu ile ilgili olacaktır. Çünkü, Türkiye’nin yarınları meçhul gibi görünmekte ve her aklı başında münevveri uyarmaktadır!...
Sevgili okuyucularım, yeni bir yazımda buluşabilmek dileğimle hepinize mutlu ve sıhhatli haftalar diliyorum efendim. Saygılarımla.