Günaydın, iyi günler, merhabalar diyen insanların çok olduğu ülkelerde insanların çoğunluğu birbirlerini gördüklerinde yapay da olsa bol bol gülümseme mimiği sergilerler. Güler yüzlü görünmek önemlidir. Yani hiç kimse somurtan bir yüz görmekten hoşlanmaz.
İnsan, insana saygı duyarsa onun hoşlanmayacağı davranışlar sergilemez. Bir arada bulunmak durumunda olanların sevgi oluşmamışsa da, saygılı davranmaları gerekir.
İçinizden gelmese de gülümsemeniz, iki yüzlülük değil karşınızdakine verdiğiniz değerdir.
Ülkemizde çoğunlukla gözlemlenen ciddi ve ağır olmak, önemli görünmek adına somurtma, yukarıdan bakma, görmez gelme, mesafe koyan resmiyet bakışı, ya da “doğallık” adına içten gelen neyse onu sergilemek çok da nezaketli bir davranış değildir.
Profesyonel hayatta “iletişim ve insan ilişkileri” üzerine eğitimler verilir. Amaç başarılı ve etkili olabilmenin en temeli iletişim becerilerinin güçlendirilmesidir.
Bu anlamda konumuzun başlığı “kibar olmak” önem kazanır. Hiçbir insan doğuştan kibar doğmaz; kibarlık sonradan edinilen bir davranıştır.
Kibar olmamız, içgüdüsel davranışların kontrol edilebilmesi, yontulması ve istendik formata dönüştürülebilmesi ile mümkündür.
Yani içimizden ne geliyorsa “doğallık” adına ölçmeden tartmadan sergilenen davranışların kaba, itici ve sevimsiz olması kaçınılmazdır
Kibar olmak, incelik gerektirir, nezaket gerektirir.
İncelik, bilgi zeka kültür gerektirirken, ortalama zekaya sahip herkes nezaketli davranabilir.
Kanser tedavisi gördüğünden saçları tamamen dökülmüş bir öğrencisi için saçını sıfır numara kestiren öğretmenin öğrencisi ile birlikte fotoğrafları basında yer aldı. Öğretmenin bu davranışında incelik vardır, halden anlama vardır, kibarlık vardır ve anlamlı bir davranış sergilemiştir.
Bir kişinin özel gününde onun çok sevdiği anlamlı bir hediyeyi uygun zamanda takdim etmesi bir inceliktir.
Nezaket için ise güler yüzlü olmak, saygılı davranmak ya da yardımcı olmak yeterli olabilir.
Bir de şu var ki kibarlığı batıdan gelmiş gibi algılarız halbuki günümüzden 2500 yıl önce uzak doğu kültürünü yansıtan Konfüçyüs“kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapma”diyerek evrensel ahlak kuralı ile inceliğin, nezaketin ve kibarlığın en temel gereğini ortaya koyar.
Anadolu insanımızın binlerce yıldır sergilediği incelikli davranışlarının en kristalize olmuş halini Yunus Emrelerde, Hacı Bektaşi Velilerde, Mevlanalarda ve yüzlerce erenlerde gözlemleriz.
Ayrıca en mutlu başarılı ve etkili insanlarımızın en nitelikli ilişkiler kurabilenler oldukları, incelikli ve nezaketli davranmayı içselleştirdiklerini gözlemleriz
Bu anlamda İletişimin etkili olması adına, insanlara isimleri ile hitap etmek, gülümsemek, onları anlamasına, değer vererek ve yargılamadan dinlemek, bakışlarımızın konuşana ya da konuştuklarımıza yönelmesi, ona değil onunla konuşmak, Onun anlayacağı dilden konuşmak, ses tonumuz, duruşumuz, makyajımız, giyimimizin farkında olmamız oldukça önemlidir.
Güven, Sevgi ve Sağlıklı İletişim...
İnsanlar sevdikleri, güvendikleri ve kendilerini yanlarında iyi hissettikleri kişilerle duygu, düşünce ve sırlarını paylaşmaya ihtiyaç duyarlar.
Bu sırrı bilenler, değiştirmek, yararlı olmak veya yararlanmak istediklerinin sempatisini ve güvenini kazanmanın yolunu ararlar.
ABD'de zanlılardan tüm sırları almak isteyen polisler, “iyi polis” rolünü oynayanlar onlara dostça ellerini uzatır, tokalaşır en az üç saat güven ve sempati kazanma konusunda tüm öğretilenleri uygularlar.
İşin sırrı Güven ve Sevgidir. Güven ve Sevginin geliştirilmesi için ise sağlıklı iletişim olduğunu bilmemiz gerekir.
İyi insan olmak,
iyi insan olmak demek, huzursuz olmak demektir.
İyi insan olmak dünyanın en zor şeyidir.
İyi insan olmak, psikosomatik hastalıklar ile tanışmak demektir.
İyi insan olmak, mutluluktan vazgeçmektir.
İyi insan kendi kendine haddini bildiren insandır.
İyi insan demek "hayır" kelimesini bilmeyen, hep "evet" diyen, teşekkür edilendir.
Onun teşekkür etmeye hiç fırsatı çıkmaz, çünkü çoğunlukla kimse onun için bir şey yapmaz, kimseye yük olmamak onun temel felsefesidir.
Sınırlarımı çizmeyi, “önce kendim için” demeyi öğrendiğimde artık iyi insan olmaktan kurtulacağım, özgürleşeceğim ve ayağımdaki prangalarımdan kurtulacağım demektir.