Gelecek ile “eğer… olursa hiç iyi olmaz/mahvolurum/o zaman ne yaparım/ işsiz kalırsam/ sakatlanırsam” kaygı yaratan düşüncelerimiz, iç konuşmalarımız bizi karamsarlığa iterken yaşadığımız stres yaşam kalitemizi düşürür, verimimizi düşürür.

Geçmiş ile ilgili pişmanlık belirten “keşke ..saydım” li cümlelerimiz ve gelecekle ilgili kaygı belirten “eğer..olursa” cümlelerimiz yaşadığımız  andan uzaklaşmamıza ve ruhsal sorunlu hale gelmemize neden olabilirler.

Çaresi nedir

 1.Kaygı cümleleri yerine “nasıl yapmalıyım, ne yapabilirim?” gibi  “düşündüğümden daha da kötüsü olsa da çözüm nedir nasıl davranmalıyım neler yapabilirim?” gibi çözüme ulaşmış cevaplar üretebilmeliyiz.

Sakin zamanlarımızda kaygı nedeni konuların yazılması ve muhtemel olumsuz olaylar karşısında ne yapabilirim, elimden gelen nedir?  gibi çözüme ilişkin çalışma yapılması A, B yada C planlarım ne olabilir, kaçınılmaz olanlar, katlanmam gerekenler nelerdir?  sorularının cevabını netleştirmem beni rahatlatacaktır. 

Ne zaman endişe nedeni düşünceler içine girersem bu çözüme yönelik bulduğum cevaplar kaygı azaltacaktır. 

Kaygı sonuç odaklı olumsuz düşünmeden dolayı gelişir; çünkü sonuç belirsizdir ve belirsizlik ise kaygı nedenidir.

Hayatımızı daha sakin, yavaş ve rahat yaşamayı öğrenmeliyiz.

 Beden-Zihin-Ruh-Duygu sistemin parçalarıdır birinde yapacağımız değişiklik diğerlerinin de değişimine neden olabilecektir. Hissettiğimiz gibi davranırken davrandığımız gibi de hissederiz.  Yani taklit ettiğimiz bedenin ruh haline bürünürüz. Defalarca aynı rolü oynayan tiyatrocular aldıkları rolün duygu durumuna girmektedirler. Ağlayan çocuğun başını yukarı kaldırması ile ağlamasının kesilmesi gözlemlenir.. Dışa yukarı hareketler yapmak ve derin yavaş nefes almak gülümsemek güzel anıları akla getirmek bizi rahatlatacaktır.

2. Faaliyet terapisidir

Faaliyet, bizi ana odaklarken geçmiş ve gelecek ile ilgili olumsuz düşüncelerden uzaklaşmamıza yardımcı olur.

Sevdiği işi severek yapanlar işlerine odaklanırlarken anı yaşadıklarından oldukça mutlu olanladır.

Hobi çalışmaları, yürüyüşler, bahçe işleri, el işleri ve kendimizi iyi hissettiren sorunsuz arkadaşlarla birlikte olmak ve duygu ve düşünce paylaşımı bizi kaygıdan uzaklaştırır ana odaklar.

En büyük ihtiyaç  Anlatmak, anlaşılmak ve sağlıklı iletişimin sonucu gelişen sağlıklı ilişkiler içinde olmak bizi mutlu ederken kaygı giderici etkiye sahiptir.  

Ne düşünürsek o oluruz

Düşüncelerimizin ne olduğu ne hissedeceğimizi belirler. İnanca dönüşen düşüncelerimiz bizim gerçekliğimiz olurken, içinde bulunduğumuz ruh hali düşüncelerimizin sonucudur.  Hayatımızı şekillendiren düşüncelerimizdir. İnançlar olumlu olmasının anımızın ve sonucun olumlu olmasına etkide bulunur.

Örneğin “genellemecilik bir düşünce hatasıdır.

“İnsanlar iyidir/İnsanlar kötüdür…” diyerek genellemecilik içine girdiğimiz zaman bizi haklı çıkartan verileri abartırken düşüncemizi geçersiz kılan verileri ya görmez  geliriz, ya küçümser ve önemsizleştirirken hatalı düşüncelerimizi fikri sabit hale getirmeye başlarız.

“Kadınlar/Erkekler yalancıdır” genellemeciliğine saplanmış bir kişi kendisini doğrulayan yalancı erkek yada kadınları yaşamına çekmeye başlar. Takıntı haline gelmiş bu düşünce hatasına sahip kişinin iflah olmaz tutumundan kurtulmak isteyen kişiler onun inatçı yönünden kurtulmak için “haklısın” diyerek işin içinden çıkabilirler.

Takıntılara kaygılara neden olan olumsuz düşünceler yerine hayata daha sağlıklı bakmamızı sağlayan olumlu düşüncelerin önemini bilmemiz gerekecek.  Değişim önce farkına varmak ile başlar ve doğru olana atılan küçük adımlarla kaygılı ruh halinden kurtulma sürecine girmeye başlarız.

 

Sınav Kaygısı Nedir?

Ve bir diyalog

Neden kaygılısınız?  

"Başarısızlıktan korktuğum için." 

Başarısız olmaktan neden korkuyorsunuz?

"Kendimi yetersiz görüyorum"

Kendinizi neden yetersiz görüyorsunuz?

"Öz güvenim yok"

Öz güven eksikliğiniz nedendir?

 "Yetersiz çalıştığımı düşünüyorum.

Sınav Kaygısı= Felaketleştirme / Dayanıklılığı Arttırma

Felaketleştirmek sınav kaygısını arttırır

Dayanıklılığı arttırmak, sınav kaygısını azaltır

Felaketleştirme Nedir?

1.Büyüklerimizin Söyledikleri

Kazanırsan seni daha çok seveceğiz.  (Tehdit)

Bu kafayla gidersen kazanamazsın, bak amcanın oğlu odtü’yü kazandı. (Mukayese)

 Kazanamazsan gözüme görünme (Tehdit)

Ne istiyorsan aldık, onca masraf ettik, yediğin önünde yemediğin ardında, biz senden bir şey istemiyoruz yeter ki çalış kazan. (Duygu sömürüsü)

”Sana güveniyoruz, sakın heyecanlanma!  (Telkin)

2.Kendimizle ilgili olumsuz söylediklerimizdir.

“Kazanamazsam mahvolurum. Benim için o kadar fedakarlık yapan ailemin yüzüne nasıl bakarım  «Bana gözünü dikmiş en üst başarıyı bekleyen tüm "sevenlerimin" yüzüne nasıl bakacağım.»

Dayanıklılığı arttırma

Sizi Motive Edecek Olan Hedefinizi Canlı Tutun ve Etrafınızla Paylaşın…

Ders çalışma disiplini oluşturun ders programınız değil, yaşam programınız olsun.

Kaygılı kişilerden uzak durun

Spor Sanat Satranç ilgi alanınızda olsun, beslenmeniz önemlidir

Kaygı Yönetimi İçin

Anne Babalar nasıl davranmalı?

Tehdit, Duygu Sömürüsü, Telkin, Yönlendirme, Emretme yerine Sohbet Edin

Öğrencilerin kendileri için söyledikleri

‘Kaygılıyım’ değil, ‘kaygı duygusu yaşıyorum’

Konumuz sınav kaygısı diye tanımlanınca kısmen kaygılı olmanın faydasından da bahsedebiliriz ki o an aklımıza gelen “zehir ile ilacı ayıran dozudur” cümlesidir.

Sınava giden süreçte sıfır kaygı yani kaygısızlık hali ders çalışma motivasyonumuzu azaltacaktır. Tam tersi aşırı kaygı ise sürecin verimini düşürecektir.

Kaygıyı rüzgara benzetirsek başarıyı ise uçurtmanın havalanması olarak tanımlarsak. Sıfır rüzgarda uçurtma havalanamayacaktır; aşırı kaygı yani rüzgarın fırtınaya dönüşmüş halinde uçurtma parçalanacaktır.