Türkiye'nin Karadeniz'de oldukça etkin bir askeri gücü vardır. Bu güce oldukça uzun bir sahil ve limanlarının yanı sıra Karadeniz'e giriş-çıkış kontrolünün elinde olması da çok önemli bir katkı sağlamaktadır. Türkiye, Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerle ekonomik işbirliğine gitmiş bu konuda çok etkin olmasa da hatırı sayılır yol almış durumdadır. Günümüz dünyasında ekonominin ilişkilere nasıl yön verdiği düşünülürse, bu yönde atılacak her adımın ne kadar değerli olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu Boğazlar'ın durumudur. Karadeniz'de ABD askeri varlığının artışına engellerin başında 1936 Montrö Sözleşmesi gelmektedir. ABD, Rusya'ya karşı elini güçlendirmek için Montrö Sözleşmesi'nin değiştirilmesini dile getirmeye başlamıştır. ABD bunu sadece Rusya'ya karşı değil Avrupa Birliği'ne karşı da elinde bir koz bulundurmak amacıyla istemektedir. Çünkü uzun vadede AB ile de küresel çıkarlar açısından çatışma heran için sözkonusudur. Bunlara ek olarak Orta Asya ve yakın çevresinde askeri üslerinin güvenliği ve sürekliliği açısından Karadeniz havzasındaki askeri güc ayrı bir önem kazanmaya başlamıştır. Karadeniz ülkelerinden Romanya ve Bulgaristan AB'ne katılmış Gürcistan da bu yönde çalışmaya başlamış, Türkiye de AB üyesi olma yolunda ilerlemiştir. Bu gelişmeler Karadeniz'de AB'nin konumunu güçlendirmekte; bu da ABD'nin gözardı edemeyeceği bir gelişmedir. İlerde AB ve Rusya'nın bir ittifak kurma olasılığı sizce çok mu zayıf mıdır? Uluslararası ortamda her şeyden önce devletlerin çıkarları gediğine göre her şey mümkündür. Böyle bir ittifak ise ABD'nin küresel politikasında değişmeye yol açacak derecede önemlidir. ABD, girişine kapalı bir bölge kalmasına tahammül edemeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir. ABD'nin Karadeniz'deki askeri varlığını güçlendirmesine en önemli engel 1936 Montrö Sözleşmesi'dir. Montrö Sözleşmesi'nden kısaca bahsetmek gerekirse; Montrö Sözleşmesi'yle kendine özgü (sui generis ) bir rejime sahiptir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde konjoktöründe hazırlanmış olduğu için güvenlik kaygısı içinde hazırlanmış, bu nedenle de Türkiye ve Karadeniz'e kıyısı olan ülkelere önemli ayrıcalıklar tanınmıştır. Bunun sonucunda da Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerine önemli kısıtlamalar getirilmiş ve Türkiye'ye önemli yetkiler verilmiştir. Montrö rejiminin değişmesi durumunda Türk Boğazlarının uluslararası deniz ulaşımına açık ve açık denize bağlanan su yollarından geçiş için bir yapılageliş kuralı haline gelen "transit geçiş" rejiminin uygulanması durumuyla karşı karşıya gelme olasılığı vardır. Bununla beraber hiçbir şekilde Montrö gibi dört ayrı statülü bir geçiş rejimi olmayacak, savaş gemilerinin Karadeniz'e geçiş ve kalış süreleri gibi özel kurallar da ortadan kalkacaktır. Bu da Türkiye'nin elindeki kozların ne derece önemli olduğunu anlatmaya yeterlidir. ABD'nin bu isteğine tarihin bir cilvesi olarak doğal olarak Rusya da karşı çıkmaktadır. Ne demek istediğimi İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye'nin Rusya'yla olan Boğazlar sorununu bilenler rahatlıkla tahlil edebilirler. Benim bu Boğazlarla ilgili olarak bir şey daha söylemek istiyorum. Bu kadar ekonomik sıkıntı içinde olan Türkiye, Boğazlardan geçen gemilerden alınan ücret sebebiyle oldukça yüklü bir şekilde zarara uğramaktadır. Bildiğim kadarıyla bu geçiş ücreti güncellenmediğinden dolayı ekonomimizde hatırı sayılır derecede kayba uğramaktadır.