İnsanın topluma ve çevresine faydalı bir birey olabilmesi için önce kendisine fayda sağlamalıdır. Yani iyi bir evlat yetiştirmek için önce iyi bir anne olmak gerekir. İyi bir eş olabilmek için önce iyi bir partner olmak gerekir. Karşı tarafı anlayabilen, empati kuran ve onun düşüncelerine tercüman olan bir partnerden söz ediyorum. Toplum içindeki bireyin profilini çizdikten sonra şimdi biraz daha hedef odaklı konuşmalar yapalım. 

Mesela masaj… Neyden söz ettiğimi ya da konuyu nereye bağlayacağımı merak ettiniz sanırım. Amacım da aslında tam da bu!  Merak uyandırmak ve duyuları harekete geçirmek. Tekrar masaja dönecek olursak;  Bali adasından gelen medikal masaj yapan kızlardan biri masaj odasına bekletmeye aldı beni. O esnada yeşil çay ve yeşil elma ikram etti. Ardından saatim geldiğinde beni masaj odasına çağırdı.

Haftaların belki ayların hatta yılların üzerime yığılan yorgunluğuyla birden kendimi sedyeye attım. Pek Türkçe bilmiyordu. İngilizce bilip bilmediğimi sordu. “Yes, little” dedim. Güldü “ok” dedi.

Ben de Türkçe bilip bilmediğini sordum İngilizce, “Little” diye yanıtladı, güldüm.

Bildiği tek kelime “iyi misin?” idi.

İlgimi çekti. İlk soruşunda “ iyiyim” dedim. Masaj başlamıştı. Rahatlayacağıma,iyi olup olmadığı sorgulayarak gerilmeye başladım. Gerginliğimi fark etmiş olacak ki; tekrar, “İyi misin?” diye sordu.

“İyiyim” dedim. İç sesimle konuşmaya başladım bu defa. İyi miyim gerçekten? Trafik, şehrin karmaşası, insanların yüzlerine vuran solgunlukları…

Her şey beni bu denli etkilerken gerçekten iyi miydim?

Bir kez daha yinelendi soru.

“İyi miydim?” Çok sevdiğim biri çok uzaklara yerleşmişti. Ablamı uzun zamandır görmüyordum. Annem ve babam hızla yaşlanıyorlardı ve uzaktaydı. Eşimle, dostumla, zamanlı zamansız kavgalarım ya da sorguladıklarım, anlamlandıramadıklarım oluyordu. Dostum sandığım bazı kişiler hızla hasetlik çarkında dönüyor, dipsiz bir kuyuya düşüyordu. Karanlıktı, ve gözükmüyorlardı. İyi miydim?

“İyi misin?” sorusu geldikçe başımdan aşağı kaynar sular iniyor gibiydi. 

Sonra bir şey oldu ve hayal kurmam gerektiğine karar verdim. Aslında bu kelime bir semboldü ve beni iyileştirmek için vardı. Masaj nicelik, soru nitelikti. Sembol gözümün önünde altın sarısı anahtar kıvamında duruyordu. Sedyedeydim. Uzanırsam alabilirdim. Ani bir manevrayla uzandım ve görünmez bir kalkan oluşturup içime gizledim.

Sabırla ve heyecanla soruyu bekliyordum. Bedenimin ve ruhumun hatta zihnimin vereceği tepkiyi merak ediyordum. Ve beklenen günün sorusu tüm çıplaklığıyla karşımdaydı.

“İyi misin?”

Gülümsedim.

Uzakdoğulu kız masajın bittiğini söyledi ve döndü bana;

“Şimdi çok daha iyisin”. Dedi.