Bildiğiniz üzere ben masal ve animasyonlar yapıyorum.  Çcuklar için hazırladığım Örümcek Tuni masalını siz büyüklere de hediye etmek istedim. Keyifli okumalar dilerim.

Tuni, Örümcek kasabasında yaşıyordu. Örümcek kasabası bilinen kasabalardan biraz farklıydı. Niye mi? Çünkü kasabanın her yeri ağ ile kaplıydı. Sokaklar, caddeler, sokak lambaları, kapılar, oyuncaklar, oyun parkları… Sokaktaki ağları örümcek temizlik timi temizliyordu. Bu sayede yavru örümcekler okula daha rahat gidebiliyor, anne ve babalar iş yerlerine daha çabuk ulaşıyordu. 

Bu kasabada tüm örümcekler harıl harıl çalışıyordu.

Örümcek Cimo amca, çocukların okulda oynamaları için ağdan ip örüyordu. Minik örümcek yavruları Cimo amcanın ördüğü ağlar sayesinde ip atlamayı, ip çekiştirmeyi ve ipi ağaca bağlayıp, sallanmayı öğrenmişti. Hamakta keyif yapıyor, saatlerce kitap okuyorlardı. 

Balıkçı örümcek Tiko ağ örmekle geçiriyordu günlerini. Ördüğü ağları denize seriyordu. Hazırladığı oltalarla balık tutuyordu.

Sanatçı örümcek Zobi müzikle uğraşıyordu. Arp, keman, kemençe, bağlama, gitar gibi enstrümanlar için tel üretiyordu. Zobi gitar çalarken, minik örümcekler ona şarkı söyleyerek eşlik ediyor, harika vakit geçiriyorlardı. 

Ressam örümcek Yuto resim yapabilmek için fırça iplikleri üretiyordu. Doğada örümcekler harika resimler yapıyorlardı. 

Örümce Hani de oldukça hamarat bir örümcekti. Hani, çamaşırları asmak için metrelerce ip üretiyordu. Tüm kasaba Hani’nin iplerinden alıp, ıslak çamaşırlarını kurutuyordu. 

Örümcek Tutsi, ördüğü ağlardan kışın kullanmak için sıcacık şapka, eldiven, atkı örüyordu. Tutsi’nin ördükleri ile tüm örümcekler kışı üşümeden geçiriyordu.

Olgun örümcekler artık ağ örmüyor, emekliliğin tadını çıkarıyordu. Kitap okuyorlar, balık tutuyorlar, ağlardan ağlara zıplayarak vakit geçiriyorlardı. Emekli örümcekler dışında bir de Tuni ağ üretemiyordu. O da diğer örümcekler gibi ağ örmek, bir şeyler yapmak istiyordu. Tuni’nin en büyük hayali paraşüt yapıp, uçmaktı. Ağ öremediğini kimseye söyleyememişti. Çok utanıyordu ve kendisini bu yüzden işe yaramaz hissediyordu.

Kendince bir formül geliştirmişti Tuni. Formülün adı: Hırsızlıktı!

Tuni, kimsenin fark etmediği saatlerde gizlice örümceklerin evlerine girip, ağlarından izinsiz alıyordu. 

İzinsiz aldığı ağları odasının bir köşesinde gizlemeye başlamıştı. Bir süre sonra öyle çok ağı oldu ki,  hayalindeki paraşütü yapma zamanı gelmişti artık. Ama işler istediği gibi gitmedi. 

Örümceklerin evinde yumaklar azalmaya başlayınca, bu işte bir terslik olduğunu fark etti örümcek ahalisi.

Örümcek Tutsi, yüksek sesle,

Kasabada hırsız varrrrr!!!!!” diye bağırdı sokaklarda.

Örümcek Tuni çok korkmuştu. Anne ve babası öğrenecekti. Ve çok kızacaklardı. Ayrıca ağ üretemediğini de öğreneceklerdi. Oysa ki Tuni, ailesine ve arkadaşlarına, gece gündüz ağ ürettiğini söylemişti.

Mahallenin muhtarı Tarantula Hanım, tek tek örümceklerin kapısını çalıp, odaları gezmeye başladı. Kaybolan ağları bulmaya kararlıydı.

Tuni’nin kapısına gelmişti bu defa.

TAK TAK TAK

“Kim o?” diye sordu Tuni’nin annesi.

“Ben Tarantula” diye yanıtladı.

Anne örümcek şaşırmıştı. Önemli bir konu olmasa gelmezdi Tarantula Hanım diye düşündü ve kapıyı açtı.

Annesi telaşla, 

“Hoş geldiniz Tarantula Hanım” dedi ve içeri davet etti.

Tarantula hemen konuya girdi.

“Ağlarımız azalıyor. Sizin evde de azalıyor mu efendim?”

Annesi “Hayır” diye başını salladı. 

Tarantula Hanım devam etti. “İlginç! Evinizi kontrol edebilir miyim? Kaybolan ağlar acaba sizde olabilir mi?” diye sordu bu defa.

Anne örümcek şaşkındı. Bizde başkasına ait ağ yok” diye diretti. 

Tarantula Hanım “ Sadece bakıp çıkacağım, müsaadenizle. Çok vaktinizi almayacağım” dedi ve içeri girdi.

Annesi odaları gönül rahatlığıyla Tarantula Hanıma gösteriyordu ki sıra Tuni’nin odasına gelince Tuni kapıda belirdi.

“İçeri girmeyin lütfen!” dedi.

Annesi şaşırarak sordu,

“Neden Tuni’ciğim?” 

“Şey” dedi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. “Açmasanız daha iyi olur” diyebildi. Kekeliyordu.

Tarantula Hanım kapıyı açıp içeri girdi. Dolabı açınca gördüklerine inanamadı. Tüm ağlar önüne yığıldı. Öyle çoktu ki!

Tarantula ve annesi şaşkın vaziyette birbirine baktılar.

Tarantula Hanım, “Demek kasabanın hırsızı sendin!” dedi yüksek sesle.

Tuni hem hırsızlıkla hem de yalancılıkla suçlanmıştı. Kendisini çok kötü hissetti. Yüzü ağlamaklı oldu. Kulakları kızarmıştı. Öyle utandı ki!

“Özür dilerim” diyebildi sadece ve odadan çıkıp gitti. Annesi tüm ağları Tarantula Hanıma teslim etti ve Tuni adına tekrar özür diledi.

Tuni’nin yanına gitti bu defa annesi. Tuni ağlıyordu.

“Noldu Tuni’ciğim? Neden başkalarının ağlarını aldın?”diye sordu.

 “ Anneciğim. Ağ örmeyi beceremiyordum. Vücudum ağ üretemiyor. Tüm kasaba ağ örerken ben boş oturmak istemiyordum. Benimle herkesin alay edeceğinden korktum. Hayalim paraşüt yapmaktı.” Dedi.

Annesi yanıtladı.

“Tuni’ciğim. Hırsızlık büyük bir suçtur. Sebebi ne olursa olsun başkalarına ait eşyaları almanı haklı kılmaz. Ağ örebildiğini söylediğin için herkese yalan da söyledin. Yalan söylemek de en az hırsızlık kadar kötü bir davranıştır.” Dedi.

“Ama ağ öremiyorum!” diye yineledi Tuni.

Annesi, “Sevgili Tuni, ağ öremiyor olman bir eksiklik değildir.”

“Ama bizler örümceğiz. Ağ örmeliyiz” dedi Tuni bu defa.

“Evet örümceğiz. Ağ örmemiz gerekir. Ancak öremiyorsak da başka yeteneklerimizi keşfedebiliriz” dedi. Ve devam etti.

“Yapamadıklarını düşünüp üzülmek yerine yapabildiklerine odaklanmalısın. Örneğin Hani’ye çamaşır asmada yardımcı olabilirsin. Ya da balık tutmada kendini geliştirebilirsin. Kazak bile örebilirsin. Ne dersin?”

Tuni annesine sarıldı. “Haklısın anneciğim. Yalan söylemek ve başkalarının eşyalarını almak çok kötü bir davranış.” dedi.

O günden sonra Tuni ağ ören her örümceğe yardım etti. Örümcekler de yardım karşılığı ona bir miktar ağlarından verdiler. Kısa süre sonra Tuni de hayalindeki paraşütü yaptı. Ve tüm arkadaşlarını paraşütüyle gezdirdi.

Sevda kaçsın çayınıza