Acısıyla tatlısıyla kabullendiğimiz hayatlarımız, ne yazık ki bazı insanlar tarafından çekilmez hale getirilmeye çalışılıyor.  Bunu neden yaptıklarını sanırım aklım hiçbir zaman almayacak. Çok şükür ki, onlar gibi olmadığım için sanırım. 

Onlar… Kim onlar? 

Başkalarının pohpohlamasıyla Hint kumaşına bürünen, eşi benzeri olmadığını zanneden kendini beğenmişler… 

Kendi aklına sahip çıkamayıp, başkalarının düşünce ve davranışlarını taklit ederek, seyyar emanetçi dükkânı gibi ortada dolaşanlar…

Nefsine ve kalbine yenik düşüp, her türlü yanlışa, kötülüğe kapılarını açan doyumsuz vicdan yoksunları…

Yalanı diline pelesenk edip, herkesi kandırmaya çalışan, köyün karaktersiz kavalcıları…

Kendilerini bostan tarlasında yetiştiklerine inandırıp, sanki anneleri bacıları yokmuş gibi kadın cinayeti işlemekten kaçınmayan caniler…

Üç kuruş için kardeşini, anasını, babasını tehdit edip, gerekirse öldürmekten çekinmeyen sahte kardeşler, evlatlar…

Kendi mutsuzluklarını, başarısızlıklarını hazmedemeyip, acısını en yakınından çıkarmaya çalışan çakma dostlar…

Negatifliği hayat felsefesi edinip, çevresinde ne kadar pozitif enerjili insan varsa hortumlamaya çalışan mutsuzlar…

Etrafında o kadar aç insan veya sokak hayvanı varken, kendi boğazından başka boğaz düşünmeden lokmaları gırtlağından aşağı sektire sektire midesine gömen tok evin aç kedileri…

Şeffaflıktan uzak, puslu cam arkasında saklanan riyakârlar, hasetler, fesatlar…

Üretmek yerine tüketmeyi seçen, çalışmaktan uzak, başkalarının sırtından geçinen asalaklar…

      Bütün bu saydıklarımla sizce bir hayat ne kadar idame ettirilir? Ne kimse kimseyi ömür boyu pohpohlar ne de kendini mutsuz eden bir insanı hayatında tutar. Cinayet işleyenler, işledikleri cinayetin saatine kadar dışarıda nefes alabilir, sonrası parmaklık ardı, avlu ortası… Kendi çalışıp, kazanmayan insanı bir gün, iki gün şanslıysa üç gün misafir ederler. Üç günden sonrası kapı arkası… Şeffaflığın sahteyse eğer, zamanla ortaya çıktığında kendi cam fanusunda hapsolursun, yapayalnız… Yalancının mumu da yatsıya kadar hani… Vicdan yoksunu kul hakkı yiyen kalpsizlere ise diyecek lafım yok, hiç de olmadı zaten. 

    Diyeceğim o ki, birçok şeyin hesabını önceden yapmak gerek. Sana bahşedilen onca nimete nankörlük etme, şükret paylaş. Hasetlikten kurtul, sahip olduklarınla mutlu olmayı dene. Nefes alan her varlığın sorunları var. Onlarla baş etmeyi öğren. Problem çıkarıcı değil, çözüm üretici ol. Kötü olmak kolay, sen zor olanı seç iyi İnsan ol, toplumda kabul gör, insanca yaşa. Fakirlikten kurtul, zengin ol.

(Her zevki sefa bir anlıktır. Nefret ve kinin ertesi pişmanlıktır. Her canlıya vardır ölüm; 

İnsan ölür ama asıl ölmeyen insanlıktır) Hz. MEVLÂNA