Türkiye’de virüsün görüldüğü ilk günden bugüne kadar bir dizi önlemler aldık. Anlaşılan o ki kimse bu işin ekonomi boyutunu düşünmemiş. En son açıklanan vaka ve ölüm sayıları açıkça gösteriyor bize durumun ciddiyetini. Durumun ciddiyeti, herkes kendi OHAL’ ini ilan etsin denilerek hiçe sayıldı. Bu süreç şahısların iradesine bırakıldığı an yanlış yapılmıştı. İnsanlar, madem bu iş isteğe bağlı sorun yok herhalde, dediler. 

İstanbul’un en kalabalık semti olan Esenler, en kritik bölgelerden biri oldu. Kritik olur tabi. Esenler’in nüfusu milyonlarla ifade ediliyor. Böyle düzensiz yerleşim olursa bunların olması çok doğal. Suriyeli göçmenlerin birçoğu da bu semtte oturuyor. Esenler’de “dört yol meydanı “var. Hafta içi veya hafta sonu fark etmez her daim kalabalık. Virüs, Esenleri teğet mi geçti diye düşünmemek elde değil.

Anlaşılan o ki insanları evinde oturtamıyoruz. Rakamlara da bakınca belli ki bu iş büyüyecek. Çok daha geç olmadan önlem alınması gerek. İnsanlar zaten işlerini bırakamıyorlar. Toplu taşımalarda yolcu oranı düşse bile belli saatlerde yine yoğunluk yaşanıyor çünkü bu insanlar işe gidiyor ve dönüyor. Ben markete gitmeye korkuyorum, bu insanlar daha büyük korkularla işe gidip geliyorlar. Bu işin psikolojik boyutunu da kimse düşünmüyor.

Virüs,  gençlerin bir bölümünde büyük belirtiler göstermeden, hafif şekilde ortaya çıktığını bu yüzden farkına varmadan bulaştırma potansiyeli en yüksek kesim olduğunu söylüyorsunuz ama çalışanların birçoğu genç ve bunları hala çalışmak zorunda bırakıyorsunuz. O zaman çalıştırmayın insanları. Binmesinler toplu taşımalara ve bilinçsizce bulaştırmasınlar virüsü.

İstanbul gibi kalabalık yerde yaşıyorsanız markete giderken veya dışarı çıkarken mutlaka maske takın. Dışarıda bulunduğunuz sürece her hangi bir yere temas etmekten kaçının. Temas ettiğinizin farkında olmayabilirisiniz bu yüzden elinizi yüzünüze götürmeyin. Önemli bir kural olarak benimseyin bunu.

BAĞIŞ KAMPANYASI

Şu günlerde konuşulan konulardan biri İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Belediyelerinin başlatmış olduğu bağış kampanyasının durdurulması. İşin siyasi boyutu beni ilgilendirmiyor. Hukuk boyutu da beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren tek şey vatandaş. Bu süreçte insanlar işsiz kaldı. Üstelik ekonominin kötü olduğu bir dönemde işsiz kaldı ve kalmaya devam ediyor. İnsanların bekleyecek bir günü yok. Evinde ekmeği olmayan, faturalarını ödeyemeyen binlerce insan var. Bu insanlar yardımları hemen alması gerek. Çocuğunun karnı aç olup yarın ne bulsam da çocuğumu doyursam diyen insanlar var. Bu insanları bekletmeye hakkınız yok. 

Böyle bir ortamda olması gereken her kamu kurumunun seferber olması. Belediyeler bağış mı topluyor? Ata müfettişini denetle paralar nereye gidiyor diye. Yada ortak hareket edin. Belediyeler halka daha yakın kamu kurumları olduğu için ihtiyaç sahiplerini belirlemede hızlı olabilirler. Belediyelerin bu avantajlarından yararlanın.

Ne yaparsanız yapın ama bu halkı böyle bir ortamda mağdur etmeyin.