Bu hafta size birkaç gün önce gittiğim Uluslararası İstanbul Bienalinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle Bienal için birçok eleştirinin olduğunu, İKSV’nin rehberini okuyup da gidenlerin hayal kırıklığına uğradıklarını söylemeden edemeyeceğim. Bir takım çevreler binali düşündüğü gibi başarılı bulmadıklarını söylediler. Ancak ben buna katılmıyorum. Biraz Bienal’den bahsedersek, “İnsan neyle yaşar ?” adlı başlığın Bertolt Brecht’in 1928’de yazdığı üç kuruşluk opera adlı oyunda yeralan şarkının Türkçe çevirisi olduğunu söyleyebiliriz. Başlık kadar Bienal’in de ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Bienal’ de siyasi ve ekonominin ağırlı olarak işlendiğini söyleyebiliriz. Özellikle son ekonomik krizin hepimizin içinde yaşadığı “yeni dünya düzeni” nin meşruiyetine darbe vurduğunu gösteriyor. Bienal’de kapitalizm ve Faşizm karşısı birçok yapıtı bulabilirisiniz. Sadece resimlerin olduğunu düşünmeyin sakın. Sergide çok çeşitli eserler var. Özellikle Küçük bölmelere kurulan dev ekranlarda gösterilen videolar çok ilgimi çekti. Bienal’e ilk girdiğinizde kulağınıza damlacık sesleri geliyor. Birkaç adımdan sonra Canan Şenol’un ilginç videosuyla karşılaşıyorsunuz. Canan Şenol çeşme adlı yapıtında feminist bir konum benimsemiş. Video’ daki siyah örtü önünde sallanan bir çift şişkin kadın göğsünden damlayan süt, işte o içeriye ilk girdiğinizde merak ettiğiniz damlacık sesini oluşturuyor. Ben çok ilginç buldum gerçekten. Onun dışında Bereau d’etudes’in terörün yönetimi adlı grafik tablosu da diplomasi, istihbarat,ve ordu yapılarının oluşturduğu ittifakları anlatıyor. Haritada çeşitli ülkelerin askeri teşkilatları, mafya ve hükümet ilişkileri gösteriliyor. Türkiye de Ergenekon, MIT, jıtem gibi iç teşkilatları ile bu karışık dünya düzeninde yer almış. Bunların dışında sergide, Kapitalizmin alt sınıfları nasıl ezdiğini, gücün paraya sahip olanın elinde olduğunu gösteren ilginç bir sergi gezdiğimi düşünüyorum. Tabii ki bazı yapıtları beğenmediğim oldu. Ancak, genele baktığımda mesajı olan ve bu mesajı ilginç yapıtların ağız birliği ederek verdiği bir sergi olduğunu gördüm. Yapıtlar arasında kopukluluk olmadığını söylemekle birlikte , bienal’in sloganının insanı düşündürdüğünü de söyleyebilirim. Daha fazlası için siz de kapanmadan sergiyi gezmelisiniz . Eminim ki kendinize katacağınız düşünceleriniz olacak...