Hala bir düzene konulmayan yaşam şekilleri ve yaşam şekillerine aykırı giyim tarzları son günlerde bayağı dikkatimi çekiyor...
Ankara’da, hafta sonunda şöyle biraz şehri dolaşayım dedim. Gürültülü, gri şehir ve korna sesleri  yüreğimde koşuyordu. Yoğunluk ve telaş insanların ruhlarına işlemiş halde… Bir koşuşturmadır gidiyor, şehir sokaklarında…
Yollarda, alışveriş merkezlerinde, üniversiteli gençlik, bürokrat kesimi, halk hep iç içe... Bir cafeye, oturup kahve içiyorum. Önümden geçen onca insanı gördükçe; herkesin bir çaba peşinde bir şeyleri edinmek için hızlı adımlarla yürüdüğünü, akıllarının meşgul olduğunu yüz mimiklerinden anlıyorum.
Karşıdan gelen bir grup üniversite öğrencileri, onların arkasından 35- 45 yaş aralığında hanımlar olabildiğince şıklar. Makyajları, kıyafetleriyle uyumlu. Marka giysiler, üzerlerinde ücretsiz mağaza reklamını yapıyor gibiler... Cafeye doğru yaklaştıkça gözleri ve yüz hatları dikkatimi çekiyor. Olabildiğince doğal değil, yoğun renkliler... Gözlerindeki renkler, gece makyajı gibi koyu ve renkli... Yanakları al al pembe allıklarla parlıyor. Dudaklar ise; kiraz, çilek kırmızı kıpkırmızı... Aslında yüz hatlarına bakılınca hepside güzel kadın... O kadar çok makyaj yapmasalar bile doğal güzellikleri onları mutlu edecek tarzda...
Anlaşılan, alışverişten geliyorlar, yorulmuş olacaklar cafeye giriyorlar. Karşımdaki masadalar. Parfüm kokuları baş döndürüyor... Üstlerindeki uzun boylu ceketleri çıkarıyorlar. Sıcak havaların başlamasıyla bunalmış olmalılar... Tabii serin cafede serinlemek istiyorlar...
Keşke, cafe serin olmasaydı yada onlar hırka, ceket, paltolarını çıkarmasaydılar!.. Rengarenk giysiler içinde göğüs ve omuz kol dekolteleri görünmeye başladı. Gözlerimi değiştirmek istiyorum, başka tarafa ama tam da karşımdalar... Arkamdaki masaya dahi geçseler yine dikkatimi çekeceklerini düşünüyorum. Çünkü; hanımlar sesli konuşuyorlar... Eşlerini ve onlarla yaşadıkları anları birbirlerine anlatıp, yüksek sesle kahkaha atıyorlar... Bir bayan olarak benim kadar diğer oturanların, erkelerin de dikkatlerini çekiyorlar...
Hay Allah! İçimden diyorum;
Bu kadar da sesli konuşmalarına gerek yok. Zaten parfüm ve full makyajları ile ilgileri üzerlerine çekiyorlar... Hiçte toplum içinde olduklarının farkında değiller. Ya da umursamıyorlar. Kimsenin bir başkasını rahatsız etmeye hakkı var mı diye düşünüyorum. Tabi ki bu benim düşüncem onlar gayet rahatlar, evlerindeki altın, pasta börek gün toplantısı yapıyor gibiler...
Ve; en önemlisi bu hanımların baş örtüleri ve türbanları var. İslamiyet’in; “örtünme, kapanma’’ isteğine hiç de uygun değiller... Ama uzaktan bu bayanları görenler, kapalı ve tesettürlü olduklarının düşünüşünde. Çünkü görünüm o şekilde...
Karşımdaki tablo ile çelişki yaşamamak elde değil. Hem de çok yaman bir çelişki!.. Ulu ortada mini etekli göbeği açık, iç çamaşırını gösteren hanımın dolaşması nasıl dikkati çekiyorsa bu hanımların giysi şekli de dikkat çekiyor...
Neden biz, biz olamıyoruz?
Neden, içimizdeki özentili giysi şekliyle, neden hal ve hareketimiz birbirine uyumlu değil?..
Neden, dostlar Pazar da görsün diye, kendimizi kalıptan kalıba sokuyor, kendimizi aldatıyoruz?..
Dindar görünmek için neden huzurumuzu, ruhumuzu önce terbiye etmeden kılık kıyafet ile sahte maskelere bürünüyoruz?..
Veya;
Birileri bize, modern yada dindar desin diye ne olduğumuzu unutmuş, benliğimizi kaybetmiş sahtekar tarzlarla birilerinin gözüne girmeye çalışıyoruz?..
Sorabildiğimce soruları kendime soruyorum, insanların hür iradesi ile çok şeyin olmadığına ve başkaları desin diye, kahraman olunsun diye gönlümüzdeki ile görünümümüz arasında çelişkiye girdiğimizi anlıyorum.
Hanımların, kahkaha sesleri yükseldikçe, “yüksek sesli kadın sesinin haram” olduğu İslam’i ibare aklıma geliyor. Başları kapalı olsa da; “bu hanımlar düpedüz gözleri ve hareketleriyle ilgileri üzerlerine çekiyorlar...”
Erkeklerin dikkatini çekmek hangi İslami kuramda var?
Başı örtülü hanımların, ya bu dekolteleri hangi tesettürlü kadın korunma kuralının modasında var?..
Demek ki; kendilerini kandırıyor. Daha çok göze batmayı tercih ediyorlardı.
Bu hanımların davranışları eminim, dini kisvelerin utancı, diğer kesimin ise; tesettürlülere saygısını azaltıyordu.
Başkent Ankara’da genelleme yapmak istemeden hep karşıma süslü tesettürlü bayanlar çıkıyor. Ve kocaman bir çelişki yaşıyorum...
Ne oluyor, biz toplum bireyleri daha kişilik ve yaşam şeklimize uygun hal almadıktan sonra ülkemize nasıl fayda sağlarız, nasıl hür iradeli, ayakları üzerinde duran kararlı, cesur çocuklarımızı yetiştirip, model olabiliriz ki?..
Çelişkilerimizle yüzleşebileceğimiz cesareti kendime ve herkese diliyorum...