Görüştüğüm binlerce kişide hep kendimi görürüm en masumlar, saplantılılar takıntılılar, iki yüzlüler, melek kalpliler her yönden insanlarda benden bir parça görürüm ve bana hiç yabancı gelmezler.

Montaigne’nin “Her insanda insanlığın bütün halleri vardır” sözünü hatırlarım ve gözlemlediğim insanlar sayesinde kendimi daha iyi tanırım.

Kimler ve hangi haller bana yabancı gelmedi?

*Bugün gittiğim misafirlikte 4 yaşındaki kardeşine nefretle bakan 7 yaşındaki ablanın kıskançlıkla bakan gözleri bana yabancı gelmedi.

*Diğerlerinin mutsuzluklarından, iflaslarından keyif alanların yanında mutlu güçlü ve başarmışları kıskananlar.

*Kendini tanımaktan kaçanlar kendisi ile baş başa kalmaktan korkanlar ve kendisini başkasının tanıması için çalışanların yaman çelişkileri.

*Başkalarına yapılan zulümden haz duyanlar, düşmüşler altta kalanlarla resim çektirmektense güçlü kötüde olsa popülerle birlikte görünenler.

*Narsistik psikopatlara daha çok ilgi duyanlar, kendilerini adam yerine koyan fedakarca davrananları hor görenler. Saçını süpürge edecekleri seçerek karşılıksız fedakarlık yapan ve bundan şikayet edenler

*Hiçbir faydası olmayan güçlüyü temsil eden aslanı yüceltirken her türlü hizmete sürülen cefakar eşekten nefret edenler.

*Ahlak konusunda nasıl davrandığı ile ne düşündüğü farklı olanlar. Doğruyu tanımlarken hep ters köşeye yönelenler. Her türlü naneyi yerken bir başkasının en ufak hatasını yerden yere vuranlar; ahlak konusunda iki yüzlülüğünü artık kanıksadığından kendi çelişkisine körleşenler.

*Zulme uğramış mazlumların durumu hak ettiklerine inananlar. Kim ezilmiş haksızlığa uğramışsa ondan uzaklaşanlar

*Kendi dar düşüncelerine beceriksizliklerine rağmen kendilerini üstün görenler.

*Kendisini en ahlaklı dürüst yetenekli zeki görme halinde olanlar ve sürekli “ben” diyenler.

*Bazen en altta kalmışa en gösterişli şekilde yardım eden, çevreye reklam eden içindeki suçluluk duygusunu rahatlatanlar

*En bağayı davranışları, ilkel, dengesiz ve ruh hastalarını yüceltenler, çekici bulanlar

*Son dönemde sanal ortamın yaşamımızda daha da fazla etkin olmasına paralel olarak gelişen troller yani olayları çarpıtan, çamur atan, sağa sola saldıran, sarkıntılık yapan tuzak kuranlar..

*… vb

Akla gelen bu ve benzeri duygular hepsi herkese tam uymasa da birçoğu değişik oranlarda herkeste olabilir.

 “Ne yapmamız gerekir?” Sorusunun cevabı ise bizi bizimle tanıştıracak olan duygularımızın farkına varmak, kabul etmek, ders çıkarmak vicdanımız ve aklımızla hareket etmek de diyebiliriz.  

Çocukluğumuz ve geçmişimiz mutluluğumuzu belirlemez.

Geçmişimizin kötü günleri gelecek mutluluğumuzu belirler demektense etkileyici olabilir diyebiliriz.

Anne ya da babasını kaybetmişler, boşanmış aile çocukları, çocukluk dönemini sağlıksız aile ortamında geçirenler, ergenlik dönemlerinde yıkıcı etkisini yaşamış da olsalar yaşam biçimlerine bağlı olarak yetişkinlik dönemlerinde olumsuz etkinin giderek azaldığı gözlemlenir.

Çocukluk dönemleri ve bugün yaşadığımız her türlü öykülerin etkisinden bağımsız olarak kendimizi yetiştirmek, hayatı nasıl anlamlandırmamız gerektiğinin bilincine erişmek ve gelişim içinde olmak bizi güçlü kılacaktır.

Çocukluk öykülerimiz ve içinde bulunduğumuz koşullar ruh halimizi belirlemez.

Önerilerim

*Geçmişle ilgili ‘keşke’ ile başlayan pişmanlık cümleleri ve geleceğin ‘eğer’ li kaygı cümlelerinizin farkına varın; bunun yerine şu an ne gördüğünüze, ne duyduğunuza ve ne hissettiğinize odaklanın. Anın içinde olun.

* ”Başkaları ne der?” hapishanesinden kurtulun

*Ruh haliniz olaylardan çok, olaylar karşısındaki tavrınızdan etkilenir. Mutluluğunuzun sorumlusu sizsiniz.

*Başkalarının yaşam tarzının ne olduğu ilgi alanınızdan çıkmalıdır; onlarla kendinizi kıyaslamayın.

*En kötü günlerin yarası geçer, her şey unutulur gider. Siz unutmayı öğrenin. Kendinize yapacağınız telkinleriniz etkili olacaktır.

*Beden-Ruh-Duygu-Zihin sistemin parçalarıdır.

Parçaların birinde yapacağınız değişiklik bütünü etkileyecektir. Başınızın ve bedeninizin dik durması, diyafram nefesi almanız, görüntünüzü, yatağınızı, masanızı, odanızı özenle düzeltmeniz ve temiz havada yürüyüşleriniz ve gülümsemeniz ruh halinizi olumlu etkileyecektir.

Hissettiğimiz gibi davranırken, davrandığımız gibi de hissederiz. Yani taklit ettiğimiz beden dilinin ruh haline gireriz.