Dünya sahnesinde neler oluyor, hiç merak ettiniz mi? Büyük devletler ve terör örgütleri arasında gizli anlaşmalar yapılırken, biz sıradan vatandaşlar sadece perde arkasında neler döndüğünü tahmin edebiliyoruz. Ancak, biraz dikkatli bakarsak ve aradaki bağlantıları kurarsak, büyük resim yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Evet, Rusya ve İran’dan bahsediyorum. İki büyük güç, iki usta satranç oyuncusu. Ve satranç tahtasındaki piyonlar? Elbette ki terör örgütleri.

Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını güçlendirmesi, terör örgütleriyle kurduğu stratejik ortaklıklarla mümkün oldu. "Terörle mücadele" adı altında yürütülen bu operasyonlar, aslında bölgedeki etkilerini artırma çabasıydı. Hatırlayın, Esad rejimini desteklerken bir yandan da "teröristleri" temizlediklerini söylediler. Ne büyük bir ironi değil mi? Bir yanda terörle mücadele, diğer yanda terörist gruplara sağlanan silahlar ve lojistik destek.

İran’a gelirsek, bölgede kurduğu vekil savaşçılar ağı, tam bir ustalık eseri. Hizbullah’tan başlayarak Husi’lere kadar uzanan bu ağ, İran’ın bölgesel hegemonyasını pekiştirmek için kullandığı etkili bir araç. "Devrim muhafızları" adı altında yürütülen bu operasyonlar, aslında bölgedeki çıkarlarını koruma ve genişletme çabası. Peki, bu örgütler nasıl besleniyor, nasıl büyüyor? Elbette ki gizli anlaşmalar ve örtülü desteklerle.

Şimdi, büyük resme bir göz atalım. Rusya ve İran, bölgedeki çıkarlarını koruma ve genişletme amacıyla terör örgütleriyle stratejik ortaklıklar kuruyor. Ancak, bunu yaparken "terörle mücadele" kisvesi altında hareket ediyorlar. Bu da bize gösteriyor ki, uluslararası ilişkilerde hiçbir şey göründüğü gibi değil. Maskeler düşse de, biz sıradan vatandaşlar gerçekleri göremiyoruz. Çünkü büyük güçler, oyunlarını ustalıkla oynuyor ve biz sadece sahnenin önünde alkış tutuyoruz.

Bu büyük oyunun figüranları olan terör örgütleri ise sahnedeki rollerini ustalıkla oynuyorlar. Bölgedeki istikrarsızlığı artırarak, Rusya ve İran'ın müdahalelerini meşrulaştırıyorlar. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığıyla hareket eden bu güçler, çıkarlarına hizmet eden her türlü işbirliğine açıklar. Ve bizler, bu karmaşık ilişkiler ağında neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamakta zorlanıyoruz.

Rusya'nın Wagner Grubu, özel askeri şirketlerin karanlık dünyasında bir simge haline geldi. Resmi olarak tanınmayan ama herkesin bildiği bu grup, terör örgütleriyle kurduğu bağlarla da adından söz ettiriyor. Suriye'deki operasyonlar sırasında Wagner, terör örgütlerine karşı savaştığını iddia ederken, aslında bazı gruplarla örtülü anlaşmalar yaptığı biliniyor. Bu anlaşmalar sayesinde, Rusya bölgedeki nüfuzunu artırdı ve enerji kaynaklarına erişimini güvence altına aldı.

İran ise, Devrim Muhafızları'nın Kudüs Gücü aracılığıyla benzer bir strateji izliyor. Irak'ta ve Suriye'de faaliyet gösteren Şii milis gruplar, İran'ın çıkarlarına hizmet etmek için sahada yer alıyorlar. Bu gruplar, terörle mücadele adı altında hareket ederken, aslında İran'ın bölgedeki etkisini artırmak için çalışıyorlar. Kudüs Gücü, bu milis grupları silahlandırarak ve eğiterek, onları kendi vekil güçleri olarak kullanıyor. Bu durum, İran'ın bölgedeki jeo-stratejik oyununu daha da karmaşık hale getiriyor.

İşte tam burada, büyük resmin içine bir başka önemli faktör daha giriyor: uluslararası toplum. Batılı ülkeler, Rusya ve İran'ın terörle mücadele adı altında yürüttüğü bu örtülü operasyonları görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Neden mi? Çünkü büyük güçlerin çıkar çatışmaları, bazen daha büyük tehlikelerden kaçınmak için göz ardı edilebiliyor. Ve biz sıradan vatandaşlar, bu oyunların içinde kaybolup gidiyoruz.

Böylece, terörle mücadele adı altında yapılan bu gizli anlaşmalar ve örtülü destekler, aslında büyük güçlerin jeo-ekolojik çıkarları için birer araç haline geliyor. Gerçekler, sahnedeki oyun kadar karanlık ve karmaşık. Bizler ise, sadece bu büyük oyunun birer izleyicisiyiz. Alkışlarımızın ardında, belki de hiç bilmediğimiz ve göremediğimiz gerçekler yatıyor.

Öyleyse, bir sonraki haber başlığında "terörle mücadele" kelimelerini gördüğünüzde, bir kez daha düşünün. Belki de perde arkasında çok daha karmaşık ve karanlık bir oyun oynanıyordur. Büyük güçlerin satranç tahtasındaki piyonlar, aslında bizim sandığımızdan çok daha farklı rollere sahip olabilirler. Ve bizler, bu büyük oyunun küçük izleyicileri olarak, sadece gördüklerimizle yetinmek zorundayız. Kinaye mi? Belki de dünyanın en büyük kinayesi budur.

Bu oyunun bir başka önemli oyuncusu ise medya. Medya, büyük güçlerin çıkarlarını korumak ve gizli anlaşmalarını örtbas etmek için ustaca kullanılıyor. Manipülatif haberler, eksik bilgiler ve taraflı yorumlarla halkın dikkati başka yöne çekiliyor. Bir yandan terörle mücadele destanları yazılırken, diğer yandan perde arkasındaki karanlık oyunlar gizleniyor.

Rusya ve İran’ın medya üzerindeki etkisi, terör örgütleriyle olan bağlantılarını örtbas etme konusunda oldukça başarılı. Rusya’nın ünlü propaganda aracı RT (Russia Today), dünya çapında yayın yaparak Kremlin’in çıkarlarını savunuyor ve Rusya’nın “terörle mücadele” operasyonlarını meşrulaştırıyor. Benzer şekilde, İran’ın Press TV’si de aynı rolü oynuyor, Devrim Muhafızları’nın bölgedeki faaliyetlerini haklı göstermeye çalışıyor. Bu medya kuruluşları, gerçekleri çarpıtarak, halkın yanlış bilgiye dayanarak hüküm vermesine neden oluyor.

Rusya ve İran’ın terör örgütleriyle olan gizli bağlantıları, büyük güçlerin bölgesel çıkarlarını koruma ve genişletme çabalarının bir parçasıdır. Hizbullah’tan Wagner Grubu’na, Husi’lerden Suriye’deki çeşitli milis gruplarına kadar birçok terör örgütü, bu büyük güçlerin satranç tahtasındaki piyonları olarak kullanılıyor. Terörle mücadele adı altında yürütülen bu örtülü operasyonlar, aslında bölgedeki güç dengelerini değiştirmek ve stratejik avantaj elde etmek için yapılan manevralardır.