Türkiye’de erken seçim ihtimali gündemin en sıcak konularından biri. Eğer erken seçim kararı alınır ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden aday olursa, muhalefet bu yarışa gerçekten hazır mı?
Bugünkü tablo, muhalefetin sadece eleştirilerle sınırlı kaldığını ve halkın karşısına güçlü bir alternatifle çıkamadığını gösteriyor. Seçmen, iç çekişmelerle vakit kaybeden bir muhalefet değil, güven veren, somut çözümler üreten bir liderlik arıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yılların tecrübesi ve halkla kurduğu güçlü bağ sayesinde seçmenin karşısına kararlı bir duruşla çıkıyor. Bu şartlarda muhalefet, hazırlıksız bir şekilde seçime girerse, Erdoğan’ın karşısında yalnızca seyirci kalır. Seçim kazanmak, yalnızca eleştiriyle değil, sağlam bir duruş ve planlı bir hazırlıkla mümkün olur. Bu olmadan başarı hayalden öteye geçemez.
Siyasette Azim ve Kararlılık
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasette adeta bir işçi arı gibidir. Gecesi gündüzü belli olmayan bir mesaiyle çalışır. Eleştirirsiniz, sevmezsiniz, hatta kızarsınız, ama çalışkanlığına kimse itiraz edemez. Yılmaz, yorulmaz, sürekli bir şeyler üretir. Şehir hastanelerinden mega projelere, sosyal konut projelerinden uluslararası ilişkilerdeki tavrına kadar aktif bir lider profili sergiler. "Bu kadar iş yapan birine kim rakip olabilir?" diye sorarsanız, haklısınız. Çünkü sahada Cumhurbaşkanı Erdoğan varken, karşı tarafta sadece dağınık bir kalabalık var.
Muhalefetin bir araya gelip tek bir aday üzerinde uzlaşamaması bir yana, halkı ikna edecek bir hedef ya da somut bir strateji sunmayı dahi başaramıyor. Hedef dedim, ama yanlış anlamayın; bu kelime muhalefet için hâlâ bir sözlük maddesinden ibaret. Plan yok, çözüm yok, umut yok. Böyle bir tabloyla halkın güvenini nasıl kazanmayı düşünüyorlar?
Muhalefet : Zayıf Stratejiler ve Uyumsuz İttifaklar
Muhalefet dediğimiz yapı tam anlamıyla “toplama bilgisayar” gibi. Herkes bir parça, ama uyum yok. Bir yanda CHP, diğer yanda İYİ Parti, aralarda masaya oturup sonra masadan kalkan küçük partiler. İktidarı devirmek gibi bir amaçları olduğunu söylüyorlar, ama bu amaç uğruna somut bir adım atmaktan aciz bir görüntü çiziyorlar.
Erdoğan’ın karşısına dikilecek bir lider profili yaratamadılar. Neden? Çünkü liderlik, lafla olmaz. Sadece eleştirerek de lider olunmaz. Meydan okuyacaksan, milletin önüne “yapacaklarını” koyman gerekir. Erdoğan’ın “yapacaklarını” mı beğenmiyorsun? Tamam, sen ne yapacaksın? Cevap yok.
Bu seçimde de “geçmişte şunu yaptılar, bunu yaptılar” demekle yetinecek bir muhalefet olursa, Erdoğan’ın önünde sadece “proje” değil, “propaganda” olarak da kaybedecekleri aşikâr.
Erken Seçimde Ne Olur?
Erken seçim ihtimali, muhalefet için önemli bir fırsat gibi görünebilir, ancak bu fırsatı değerlendirebilmeleri için önce kendi içlerindeki dağınıklığı toparlamaları şart. Mevcut durumda, muhalefetin sandıkta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında güçlü bir alternatif oluşturması pek mümkün görünmüyor. Çünkü eleştiri tek başına bir strateji değildir; halkın güvenini kazanmak için somut çözümler ve net bir vizyon sunmak zorundasınız. Çözüm odaklı bir yaklaşım sergilenmediği sürece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi etkisi zayıflamaz.
Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasetteki azmi ve halkla kurduğu güçlü bağ, muhalefetin bölünmüşlüğüyle birleştiğinde, ortaya değişmesi zor bir tablo çıkıyor. Erdoğan’ın sürekli çalışmaya dayalı siyasi yaklaşımı karşısında, muhalefetin iç çekişmelere gömülmüş hali, bir kez daha kaybeden tarafta yer alabileceklerini gösteriyor. Bu seçim, tarihe geçecek bir mücadele olabilir; ancak şu anda mücadelede “kaybedenin” kim olduğu açıkça görülüyor.
Çalışkanlık vs. Tembellik
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki en büyük avantajı, hiç şüphesiz bitmek bilmeyen enerjisi. Sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar sahada, sürekli aktif ve her zaman göz önünde. Bu tempo, kendi seçmeninde güven tazelerken, kararsız seçmen üzerinde de “Cumhurbaşkanı işini yapıyor” algısını perçinliyor. Liderlik, yalnızca vaatlerle değil, sahada görünür olmakla da şekillenir ve Erdoğan bu durumu ustalıkla yönetiyor.
Muhalefet cephesine bakıldığında ise tam bir karmaşa hakim. Dün masaya oturanlar bugün kalkıyor, seçmene güven verecek bir istikrar ve birlik sergilenemiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çalışkanlığı ve sürekli varlığına karşı, muhalefet adeta “görünmez” kalıyor. Halk, sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkıp sonrasında sessizliğe gömülen liderlere güven duymuyor. Seçmenin görmek istediği şey, kararlılık ve sürekliliktir. Bu kararlılığı sergileyemeyenler, Erdoğan karşısında seçim sahnesinde daha en baştan yenilgiyi kabul etmiş olur.
Halkın Gözüyle Değişim
Halk değişim istiyor mu? Evet, bir kesim bunu açıkça dile getiriyor. Ancak değişim arzusu seçim kazanmaya yetmez. Halk, “Değişimden sonra ne olacak?” sorusuna net ve inandırıcı cevaplar bekliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise projeleriyle, “Ben varsam işler yolunda” mesajını açıkça veriyor. Muhalefet ise sürekli eleştirmekle yetiniyor, ama eleştiriyi destekleyecek bir plan ya da somut bir çözüm sunmuyor.
Ekonomik sıkıntılara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâlâ ciddi bir seçmen desteğine sahip. Çünkü halk, “Zorluklar geçici, istikrar kalıcı” düşüncesine tutunmuş durumda. Muhalefetin krizlerden medet umarak ilerlemesi, halkın gözünde güven vermiyor. Değişim ancak güçlü bir vizyon ve uygulanabilir çözümlerle gelir; kuru eleştirilerle değil. Erdoğan’ın karşısına çıkıyorsanız, sadece sorunları değil, çözüm için ne yapacağınızı da göstermek zorundasınız. Çünkü siyaset, sadece söylem değil, harekete geçme sanatıdır; cesur adımlar atmayanlar, yalnızca kaybedenler listesindeki yerini alır.
Sonuç mu? Muhalefet hâlâ masanın etrafında kimin nereye oturacağını tartışırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan sahada işini yapıyor. Lafla peynir gemisi yürümüyor, eleştiriyle seçim kazanılmıyor. Halk, kararsız ve dağınık bir muhalefet görmek istemiyor; somut çözümler ve net bir duruş bekliyor. Ama muhalefet, bu haliyle seçim değil, ancak birbirine laf yetiştirme yarışını kazanır. Erdoğan’ın karşısına böyle bir tabloyla çıkarsanız, bırakın iktidarı devirmeyi, kendi gölgenizi bile geçemezsiniz.