Beni yakından tanıyanlar ileri derecede Paranoyak olduğumu bilir.  İnsan böyle olunca "komplo teorisi üretim kapasitesi" de yüksek oluyor haliyle. Yanlış anlamayın,  "Teorisyenler paranoyaktır" demiyorum ama Paranoyaklardan iyi komplo teorisyeni çıkar" diyorum.  Beni görseniz. Bir yazıyorum ki, akıllara zarar.  Ev halkından biri, es kaza eve beş dakika geç mi geldi, hele bir de telefonuna ulaşamıyorsam, eyvah eyvah öyle bir felaket senaryoları geçer ki aklımdan. Trafik teröründen girer, kapkaççılar, sapıklar, tinerciler vb insan hayatını olumsuz etkileyen ne kadar unsur varsa, kafamın içinde döner durur. Evet ben bir paranoyağım. Aslında hepimiz paranoyağız! Az veya çok şüphe içindeyiz. Kişiler ‘paranoyak’ olur da bir halk ‘paranoyak’ olmaz mı ? Bal gibi olur.... Yılların birikimi korkular, endişeler bir toplumu da hayda hayda ‘paranoyak’ yapar. Peki paranoya derecenizi biliyor musunuz? Ben de bilmiyorum.  O halde bizde psikoloğumuza sorup öğrenelim.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Remziye Reyhan Emir, 1969 İstanbul doğumluyum, ilk, orta, liseyi İstanbulda okudum, üniversite eğitimimi de Belçika'dan Brussels Capital Üniversitesinden psikoloji bölümünden alarak mezun oldum.

Bireysel ve kurumsal VIP kriz yönetimi danışmanlığı veriyorum. 2022 nin sonbaharda bir sağlık sorunum belirip geçici olarak mecburi ara vermek zorunda kalana kadar psikolojik desteğe ulaşmada maddi engeli olan belli bir mağduriyet çerçevesi içindeki ( fiziksel ve psikolojik şiddet gören kadınlar, şehit yakını ve gaziler, iş kazası geçirenler, SMA hastası yakınlarına ve afetzedelere )ihtiyaç sahiplerine bana ulaştıkları takdirde ücretsiz online psikolojik destek veriyordum.

2022 yılında Altın Kalite Uluslararası Yılın En İyi Psikoloğu ödülüne layık görülerek alanımda ödül aldım.

Şu sıralar geçmişten gelen gazetecilik deneyimim ve aldığım psikoloji eğitimi birleştirerek youtube üzerinde oluşturacağım RRemiR  Remziye Reyhan Emir Hayat Akademi kanalım üzerinde çalışmaktayım, kanal sadece psikoloji üzerine olmayıp gündeme ve hayata dair paylaşımlarda bulunurken psikolojide de hayatın içerisindeki olayların, kişilerin ne yi neden yaptığı, süreci, alt yapıları, tanıma yolları, beklememiz ve beklemememiz gerekenler le görünenle görünmeyenin bilgisi gibi paylaşımları içerecek.

Paranoya ne demektir? Hangi durumlarda görülür?

Toplum içinde kullanılan paranoya ile psikiyatri literatüründe kullanılan paranoya aslında biraz daha farklı, çeşitli ve kapsamlıdır.

Genel olarak şüpheciliğe paranoya denir ki halk arasında da bu anlamda kullanılsa da derinine inilmediğinde tanım büyük gelir , oysa herkesin yeri gelip kuşkulandığı ya da içinden geçilen bir sağlık  sürecinin alınganlığı, kıskançlığı (hamilelik gibi)ya da güvenliğin özel anlam ifade ettiği dönemler, olaylar  ( başka bir ülkeye gitmek, ya da hiç tanımadığı ve  ortama dair kişi ve olaylar hakkında hiç ya da negatif bilgi, ön yargıları var ise, savaş, isyan, kaos  vs gibi toplumsal bir olayın ortasında ise ya da işi gereği polis, güvenlikçi, kolluk kuvveti vs gibi,) insanlar hatta bazen kendisi bile söz konusu olabilir. Bizim burada kullanacağımız ise psikiyatri literatüründeki gerçek yeri ve anlamdır.

Psikiyatride paranoya paranoid bozukluk, paranoid şizofreni, paranoid reaksiyonlar gibi birbirinden farklı adlar altında incelenir, genellikle 18 yaş civarında başlasa bile 40 yaş civarında kadar anlaşılamayablir ayrıca ileriki yaşlarda yaşlılığa bağlı demans gibi rahatsızlıklara da eşlik edebilir.Toplumun %1 i %2 si civarında ve erkeklerde biraz daha fazla görülür.

Genellikle kötü, güvensiz, baskıcı bir çocukluk ve ergenlik geçirmişlerde daha sık görülür.

Büyüklük hezeyanları ile toplumda dini bir motif (mehdi, peygamber) ya da büyük bir önder, lider olduğunu iddia edebilirler ve hatta çevresinde buna inanan bir kitle de toplayabilir.

Paranoid kişilerin özellikleri nelerdir?

Genelde güvensiz, sevgisiz, suçlayıcı ya da anlayışsız, katı kuralları olan insanlarla yetişmiş kişilerde daha çok görülür, kuşkucu yapılarından ötürü insanlardan uzak durur ve kendi aleyhine kullanılabilir düşüncesi ile kendisiyle ilgili hiç bir bilgi paylaşmaz, eşine, partnerine sadakati konusunda güvenmez, sürekli, sorgular, soruşturur, suçlar kıskançlığı bir sevgi gösterisi gibi kullanabilir.

Dikkati çeker bir şekilde komşularıyla, iş arkadaşlarıyla tartışmalı ya da davalık olduklarını görebilirsiniz ama bunlar her zaman şart olmasa da insanlarla ilişki kurmaktan ve onlarla kendi hakkında bilgi paylaşımı yapmaktan kaçınan insanlardır. Çok yakınlarıyla bile bunu yaşayabilirken yeni insan ve çevrelerden de uzak durmayı tercih edebilirler, aslında bu tercihten ziyade sıkı bir güvenlik ihtiyacı alt yapısından zorunluluk gibidir.

Dezorganize davranışlar (uygunsuz giyinme, soyunma, hareket, talimatlara uymama, direnç gösterme)) konuşmalar (anlaşılmaz, dağınık ) gösterebilir. Ama her zaman bunların da olması da şart değildir.

Ancak bu söylediklerimden zekayla ilgili bir yetersizlik durumu algılanmasın, özellikle şizofreni ve paranoid şizofrenler genelde çok zeki insanlardır, hatta üzerinde çok daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ve bilgi olarak bize çok fazla ve ilginç kapılar açabileceğini düşündüğüm rahatsızlıklardır.

Ülkemizde toplumsal paranoyadan söz edilebilir mi?

Maalesef edilebilir. Toplumda bilumum sebepten artan ayrışmalar ve ülkemizin son yıllarda aldığı göç ile toplumun değişen demografik yapısı, kültürler arasındaki olası çatlakları büyütüp uçurumlaştırırken önü alınmadığı takdirde tıpkı bireysel paranoyada da olduğu gibi yıkıcı sonuçlara sebep olabilir, oysa her ikisinde de rehabilite ve yolları vardır,  bilinmektedir.

Kimler bu açıdan daha büyük risk altındadır?

Daha önce de belirttiğim gibi, kötü bir çocukluk ergenlik geçirmiş olanlar, yaptığı iş sürekli yüksek riskli ve stresli olan ve özellikle birisini ya da birilerini toplumu, topluluğu koruma görevi olan polis, asker, güvenlikçi, dedektif, korumalar, uyuşturucu ve alkol bağımlıları, bazı ilaçların kullanımında yan etkiye maruz kalanlar, ileri yaşlarda demans hastası olanlar, kaotik bir ortamda (savaş, esir kampı, uzun süreli toplumsal bir kargaşanın içerisinde) dolayısıyla güven ortamının az risk faktörünün çok olduğu ortamlarda olanlar, sürekli negatif eleştiri, baskı, cezalandırma olan ve bilgi, iletişim akışının olmadığı ya da sağlıksız olduğu ortamlarda daha sık görünebilir.

Bu kişilerin kendilerine veya çevrelerine zarar verme riskleri var mıdır?

Evet böyle bir eğilim ve risk illa olacak diye bir şey olmasa da söz konusu olabilmektedir.

Bazı kişiler çevrelerine tehlikede olduklarına dair komplo teorileri uyduruyorlar mı?

Evet bu vardır ama onlar için uydurma değil inanılan gerçektir. Ayrıca kökenden güvensiz ortamlardan gelme ihtimali olan kişilerde bu olayın alt yapısının gerçekten olup olmadığını da ( istismar, akran zorbalığı vs) netleştirmek gerekir.

Kadınlarda mı erkeklerde mi daha çok görülür?

Erkeklerde daha sık görülür. Maalesef bizim gibi kadın cinayetlerinin, kadına baskının, şiddetin daha çok görüldüğü toplumlarda arka planda bu yapının olması ve bazı  kültürel kodlarla  beslenmesinin de etkisi söz konusu olabilmektedir.

Paranoyanın En önemli nedenlerinden biri sadakatsizlik diyebilir miyiz?

Bunu  bir ilişki düzeyine indirmekten çok kişiliğin, benliğin oluştuğu çocukluk ve ergenlik yıllarında uzun süreli ve çoklu alanda güven zedelenmesine ve belki ileride böyle bir bardağı taşıran son damla gelişme olarak görmek daha doğru olacaktır, her sadakatsizlik de  bunu diyemeyiz ve sadakatsizlik sadece çiftler arasında da olmaz söz konusu majör bir güven yıkılması olduğunda çok büyük bir inanç, güven sistemini çökertecek olaysa o zaman bunu daha çok bekleyebiliriz.

Zamanla korkular, endişeler azaldıkça paranoya geriler mi?

Tedaviyle bu korkular, endişeler zaten gerileyip, sönümlenecektir ama tedaviden hariç olarak soruyorsanız, bu  eğer ilerleyip hastalık düzeyini bulmamışsa , ender olarak geçici ortaya çıkan yoğun stres kaynaklı ise ve başlardaysa, açık ve güven ilişkisinin güçlü olduğu bir ilişki içerisinde ise taraflar evet bu olabilir ama bunun hastalık düzeyinde olup olmaması, güvensiz ortamından uzaklaşmış olması ve ondan sonrası içinde tatminkar bir güven hissine geçilmiş konuyla ilgili kafadaki, gündemdeki dosya neyse bir daha risk teşkil etmeyecek olduğuna inanç geliştirdi ise olabilir. Ama en çok yapılan yanlış bu kişiler endişelenmesin diye bilgi saklamak, değiştirmek vs şeklinde olan yaklaşımlardır çünkü kişinin gerek uzman gerek bu seviyeye gelmeden iletişimde, ilişkide bulunduğu, destek yardım aldığı insanlarla olan sürecini sabote edip uzatacak ve zorlaştıracaktır. Şeffaf, güvenilir, anlayışlı  ve dengelerin bozulmadığı bir ilişki, iletişim asl olandır.. Kolay bir süreç olduğu söylenemez.

Paranoid belirtilerin tedavisi gerekli midir?

Her türlü ruhsal sıkıntılarda, rahatsızlık ve hastalıklarda tedavi kişiye rahatlaması, iyileşip, yaşam kalitesini artırılması yönünde katkı sağlayacaktır ama kişinin gerçekten geçici dinamiklerin etkisinde olmadığı ve güvenilir bir paranoya teşhisi almış ise hastalığın ilerlemesini önlemek kişinin ve çevresinin yaşam kalitesini düzeltip, yükseltmek ve olası tatsız süreç, sonuçların önüne geçmek için bir uzmanın görüşü altında uygun görülen tedaviyi alması gerekir  ama kişi zorla, kandırılarak vs tedaviye götürülüp yönlendirilmemelidir. İleri düzey ağır vakalarda ( paranoid şizofreni gibi) mutlaka gerekir.