Evet sevgili dostlar Ayasofya bizim için, Hıristiyanlar için ve dahi dünya için çok önemli bir yer. Böylesine önem derecesi yüksek olan bir yerde de Küreselciler devamlı olarak burayı hedefte tutmaktadır. Özellikle de Ayasofya’nın yeniden Cami olması bu hedef derecesini daha da arttırmıştır. 

DEAŞ’ın da hedefinde olan Ayasofya ile ilgili geçtiğimiz günler de iki önemli detay vardı. Bunlardan biri Gaziantep’ten İstanbul’a gelen DEAŞ’lı Hüseyin Sağır, Beyoğlu’nda yaptığı keşfin ardından eylem hazırlığı yaparken Küçükçekmece’de bir otelde yakalandı. Hüseyin Sağır isimli terörist’in eylem için keşif yaptığı yerlerin içinde Ayasofya’nın da yer alması önemlidir. İstihbarat ve terörle mücadele şubesinde görevli polisler, Hüseyin Sağır’a eylem talimatını DEAŞ’ın sözde Türkiye emiri Mahmut Özden’in telegram isimli mesaj programı üzerinden gönderdiği bilgisine de ulaştı. Operasyon için düğmeye basıldı. Ama asıl önemli mevzulardan biri de buradaki DEAŞ hücresinin harekete geçmesi Abu Dabi’den gelen emirle olmasıdır. Muhammed Dahlan isminin yine burada bir kez daha ortaya çıkması tesadüf olmasa gerek. Özellikle aldıkları talimat gereği, Ayasofya’da büyük sansasyonel bir eylem yapmak için harekete geçtikleri detayı da gayet önem teşkil etmektedir. Ayasofya’nın Cami olarak yeniden açıldığı günden itibaren Terör örgütlerinin hedefinde olması dikkate değerdir. Burada yapılacak büyük bir eylem, Türkiye’de ve dahi dünyada büyük yankı uyandırabilir. Bu yüzdendir ki çok dikkatli olunmalı…

Ayasofya’yı hedefe koyan bir diğer grup ise Rus paralı askerleri Wagner’dir. Clash Report tarafından aktarıldığı üzere Belarus’ta yakalanan Rus paralı asker grubu Wagner’e mensup 33 kişi yapılan sorgulamalarda, “İstanbul’a giderek Ayasofya‘yı ziyaret etmek için Belarus üzerinden uçmak istediklerini” söylediler. Burada hedefin Ayasofya olması ve Belarus üzerinden İstanbul’a gelinmesi detayı çok önemlidir. Bir diğer önemli husus ise bu yakalanan kişilerin emir aldıkları noktanın çok farklı olması… Bu kişiler özel seçilmiş koyu Ortodoks Hıristiyan inancına mensup kişilerdi. Rus Ortodoks Kilisesi’nden bu emri aldıkları da bize gelen önemli bilgilerdendir. Putin’i de aşan hususlar olduğu için, bu ekibin yakalatılmasında Putin’in de etkisi olduğu söylenmektedir. Zaten şu sıralar Putin Türkiye ile olan güçlü ilişkilerini asla kaybetmek veya zedelemek istemez… Nitekim üst düzey Rus İstihbarat görevlileri, Milli İstihbarat Başkanlığı ile irtibat kurarak bir nevi uyarı ve bilgi ile Wagner grubundaki Tim’e başarılı bir operasyon yapılmasını sağlamıştır. Danilov Manastırı’nın buradaki rolü çok önemlidir. Ayasofya’nın Cami olmasını kabullenemeyen Rus Metropolitliği, bu tarz bir eylem hareketi ile Ayasofya’yı yine içine kapatarak Cami olmasını engellemek istiyordu. Zaten Fener Rum Patrikhanesi ile arası açık olan Rus Ortodoks Kilisesi’nin böylesine bir hamle ile Ortodoks Hıristiyanlar üzerinde de büyük bir etkinlik oluşturulması en büyük hedeflerdendi…  

Bugün gelinen noktada Ayasofya’ya karşı eylem hazırlıkları Türk Devleti’nin gücü ve Türk İstihbaratın muazzam çalışması ile önlenebildi. Ama yarın hala Ayasofya üzerindeki tehdit devam etmektedir. Terör örgütlerinin ve Küresel Kaoscuların hedefinde olan Ayasofya için çok dikkatli ve uyanık olmalıyız. Her ne olursa olsun bu manevi güç dengesini iyi korumalı ve sürdürmeliyiz. 

Ve son söz: “Ayasofya üzerinden çıkarılacak kaos ve kargaşa sadece Türkiye’yi değil, pek çok ülkeyi etkiler.”