(Malazgirt mi, Kocatepe mi?)

Sahi, hangi 26 Ağustos sizin?

Malazgirt mi, Kocatepe mi?

Malazgirt malum: 

26 Ağustos 1071

Kocatepe de Malum:

26 Ağustos 1922…

Malazgirt’te Selçuklu Sultanı Alparslan,  Bizans Ordusu’nu darmadağın ederek, Anadolu kapılarını Türkler’e açmış.

Aman ne akın!

Yıldırım gibi bütün Anadolu kentlerini tek tek zapt eden Türk akıncıları, artık on sene sonra İstanbul kapılarına dayanmışlar; hay maşallah!

1081’de Emir Çaka Bey, kırk parçalır bir donanma oluşturmuş Çeşme’de de; Konstantiniyye’ye akınlar ediyor, suyun üzerinden akarak, bir düşünsenize!

Kocatepe’de ise, sabahın ilk saatlerinde gürleyen Türk topçusunun ateşiyle, üç buçuk yıldır Anadolu’ya kan kusturmuş Yunan emperyalizminin boğazına sarılmış artık Türk!

O gün; Türkler kıyam etmiş; ahtapot gibi Anadoluyu saran emperyalizmin üzerine bağımsızlık ve özgürlük istenciyle öyle bir atılmış ki; durabiliyorsa dursun İngilizi, Yunan’ı bu arzunun karşısında!

Ve ta Alparslan’ın ve onun ardılı olan nice yiğit Türk akıncılarının onca çabasıyla yurt edinilmiş Anadolu, Büyük Taarruzla birlikte yeniden fethedilmiş.

Ve önce 30 Ağustos 1922 günü koskoca Yunan Ordusu imha edilmiş.

Ve bu kez aynen Malazgirt’ten Ege’ye doğru olduğu gibi, bu kez de Kocatepe’den, Dumlupınar’dan akınlar başlamış Ege’ye; yani o zamanki söylenişle Akdeniz’e doğru.

Ve sanki ikinci bir Alparslan gibi tarihi buyruğunu vermiş; Gazi Mustafa Kemal Paşa:

-Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir! İleri!”

Şimdi konu bu iken; yeniden soralım; hangi 26 Ağustos sizin?

1071’deki Malazgirt mi?

1022’deki Kocatepe mi?

Diyeceksiniz ki:

-“Şimdi bu ne? Akıl işi mi? Birinden birini seçmek zorunda mıyız?”

Aynı şaşkınlıkla, aynı soruları ben de soruyorum:

_”Sahi, bu iki önemli büyük tarihi olaydan birinden birini seçmek zorunda mıyız?”

Elbette değiliz.

Hatta, böyle bir şeyi kafamızda canlandırdığımız anda, aklımızdan zorumuz olduğunu söyleyebilirim.

Ancak dostlar:

Bugün bu güzelim ülkemde, Türkiye’de, insanların bir kısmının Malazgirt’teki 26 Ağustos’u, birilerinin de Kocatepe’deki 26 Ağustos’u kabullendiğini ve ötekine soğuk yaklaştığını; hatta tarihleri birbirleriyle yarıştırdıklarını görmüyor muyuz?

Hatta en yüce ve yüksek yerlerde buna ilişkin tavırlar, sözler görüp, hissetmiyor muyuz?

Bu iki olay hem birbirinin tamamlayıcısı hem de birbirinden ayrı şeylerdir; bunu kabul edelim. Ancak ortak yanları şudur:

Birincisi Anadolu’yu Türkler’e vatan yapmıştır.

İkincisi de Anadolu’yu Türkler’e yeniden vatan yapmıştır.

Ancak emperyalizm denilen şey böyledir işte:

Sana ait olan iki önemli değerden birini senden koparır, ötekini kopardığının üzerine sürer; sonra bu iki olayı birbirine kırdırır; buna alkış tutan andavalları da en sonunta tarih sahnesinden süpürür atar!

O nedenle diyorum ki:

-“Etme, eyleme ey Aziz Milletim! Malazgirt de senin; Kocatepe de… Niçin sömürgecinin ekmeğine yağ sürerek, birini öne çıkarıp ötekini görmezden geliyorsun? Neden sapla samanı birbirine karıştırıyorsun? Bu kadar mı aymaz oldun?”