Savaşları, salgın hastalıkları, doğal felaketleri ancak birebir yaşayanlar ne demek olduğunu anlar. Cumhuriyet döneminde birçok savaştan çıkmış, maddi ve manevi çöküntülere bir de salgın hastalık ile baş etmeye çalıştığını çoğumuz kitaplarda okumuş, filmlerde izlemiş fakat işin bu kadar derinliğini belki de anlayamamıştık. Ülke çapında yeniden düzenlemeler yapılmış, sağlık teşkilatına yeni kanunlar, dispanserler, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi gibi önemli hizmet veren yerler açılmıştır.

Türk milleti olarak; enfeksiyon hastalıklarla, mücadelede çok önemli hekimler yetiştirmiş bir milletiz. Türk örf ve adetlerinde de temizlik ve hijyen her zaman önemli olmuştur. Şu anda tüm dünyayı etkileyen Corona  (Covit-19) virüsünü de Sağlık bakanımız başta olmak üzere tüm sağlık personeli ve doktorlarımızın da özverili destekleri ile aşacağımıza inanıyorum.

Özellikle kriz anlarında kriz yönetimi ve kaygı yönetimi önem arz ediyor. Kaygı aslında stresli durumlarda doğal bir insan tepkisidir. Normal kaygı insanı, o işi daha dikkatli yapmasına yönlendirir. Ne yazık ki, bu olağanüstü durumlarda kaygı bozukluğuna giren “tekrarlayan düşünce ve endişeler” normalmiş gibi kabul edilmeye başlandı. İnsanın kendisini, ailesini ve toplumu koruması açısından da bir taraftan da tedbirlerin önemini hepimizi biliyoruz. Peki biz hangi noktada olmalıyız. Obsesif bir toplum haline mi geleceğiz, obsesif bir gençlik mi yetişecek?

Açıkçası ben gençliğe güveniyorum. Z kuşağı duruma ve şartlara göre hareket etmeyi tercih edecektir diye umuyorum.

Ne yapacağız? Dikkatli olacağız, hijyen koşullarına uyacağız ve tabi dışarıya ‘gerekmedikçe’ çıkmayacağız.

Sizleri etkileyen ve sürekli bilgi kirliliği yayan videolar ve paylaşımlardan uzak durmanızı tavsiye ederim. Bilinçli bir farkındalık ile yaklaşmak haberi kaynağından almak ve daha çok abartmamak, stresi de iyi yönetmenizi sağlar.

Yaşlılarımızı daha çok telefonla arayarak, mümkünse görüntülü arayarak, komşuları, eşi dostu ve çocukları onların ihtiyaçlarını dönüşümlü olarak gidererek, büyüklerimizden desteğimizi eksik etmeyelim.

Kaygıyı nasıl yönetebilirsiniz.

Dua, meditasyon, rahatlatıcı müzikler, yoga, derin nefes egzersizleri, duş alarak düşüncelerinizi rahatlatabilirsiniz.

Olumsuz düşünceleri atarsanız, olumlu düşünceler kendiliğinden gelir.

Doğada ve evde jimnastik hareketleri, beynin pozitif imajlarını tetikleyen kimyasalları serbest bırakır.

Kaliteli bir uyku için, uyumadan önce sizi tedirgin edecek şeyleri izlememek, daha rahat ve huzurlu bir uyku hem bağışıklık sisteminizi, kemik ve de ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır. Tabi C vitaminli destekli gıdaları da unutmayacağız.

Peki evde çocuklarla neler yapılabilir;

Şimdiye kadar yaptıklarınızı yapmaya devam ederken, şimdiye kadar yapamadığınız içinizde uhde kalan şeyleri yapmaya ne dersiniz?

Mesela; dans edin, küçük minderlerle oyunlar oynayın, albümlere bakın, çocuklarla iletişim için harika bir fırsat olabilir. Birlikte yemek pişirebilir, kek yapabilirsiniz. Puzzle, patates baskısı da seçenekler arasında unutmayın. Birlikte evinizi temizleyebilirsiniz. Herkesin bir sorumluluğu ve görevi olur. Sonrasında videolarda harika etkinlerden birini yapmayı deneyebilirsiniz. Büyükler; Google Art&Culture üzerinden, sanat turuna ne dersiniz?

Tüm bunların hepsini yapın, demiyorum. Her ne yaparsanız yapın, içine sevgiyi, ilgiyi, içten yakınlığı, önemsemeyi koyun lütfen.

İnsanlık, tarihler boyu ayakta kalabilmek için ne mücadeleler vermiş. Dilerim, huzurlu, sağlıklı bir dünya inşa etmek ve olaylara, durumlara bakış açımızı değiştirip daha çok paylaşımı, daha çok doğayı koruyan bir yapıyı da seçeriz. Olumlu düşünün olumlu olsun. Aşı bulundu, normal hayata döndük diyelim fakat bazı şeyleri değiştirmeyi, içine güzellikler katmayı unutmayalım.