A Millilerimiz Galler maçına müthiş bir seyirci desteğiyle çıktı. Bakü Olimpiyat Stadı'nda Azerbaycan Türkleri maç boyunca millilerimizi yalnız bırakmadı. Rakibine karşı seyirci üstünlüğünü elinde tutan takımımız oyun üstünlüğünü ise bir türlü sağlayamadı. 

Galler karşısında maça dengede başlayan bir takım vardı yine sahada. Ama dakikalar ilerledikçe gördük ki hücum varyasyonlarını hiç kullanamadık. İsviçre maçında çok etkili olmayan Galler, Türkiye karşısında kanatlardan devamlı hücum etti. Kanat hücumcuları Bale ve James sürekli tehdit yaratttı kalemizde.

Maç boyunca sadece bu tehditleri karşılamakla yetindik. Sürekli hücumu karşılayan, defans yapan taraf olunca ve yakaladığımız az sayıdaki fırsatı değerlendiremeyince yenilgi kaçınılmaz oluyor haliyle.

Euro 2020 elemelerinde iyi bir takım savunması olan, gol yollarında etkili, sürekli gol arayan, ürekten ve koşan bir milli takım vardı. Her ne olduysa o takım gitmiş yerine akan oyunda tek bir gol bile atamayan bir takım gelmiş. Oysa Euro 2020 eleme maçlarında kalesinde en az gol gören takımlardan biriydik. İki maç yaptık 5 gol gedik ve hiç gol atamadık. Turnuva başladığından beri taraftarımız gol sevinci yaşayamadı. Ne oldu da takım bu hale geldi? Bunun cevabını bulmak gerekiyor.

İyi giden şeyleri bozmakta üstümüze yok. Milli takımın ana stoperi bence Çağlar ve Merih bu ikiliyi bozmamak gerek. Merih ve Çağlar elemeler boyunca birlikte oynadı ve tandemde çok etkili oldular. Bu tandemi bozmak demek, savunma duvarını yıkmak demek. İtalya maçında yediğimiz hatalı golün faturası Merih Demiral'e çıkmamalıydı diye düşünüyorum. Orada Merih'in bir hatası yok. 

Böyle büyük turnuvalarda maç kazanmak için takım omurgasının net belli olması lazım yani birinci, ikinci ve üçüncü bölgelerde yerleşik oyuncularınızın olması gerekiyor. Maçın gidişatına göre de a, b ve hatta c planlarınız, kenardan etkili hamleler olmalı. Malesef her iki maçta da bunları göremedik. İşin kötü tarafı yediğimiz gollerden sonra bile takım reaksiyon gösteremiyor. Gareth Bale'in 60. dakikada kaçırdığı penaltı maçın kırılma anı olabilmeliydi. 

Milli takımda Avrupa'nın beş büyük liginde oynayan oyuncularımız var. Böyle bir kadroyla rakip takımların sadece hücumlarını karşılamak yerine, hücum etmeliyiz. Hücum varyasyonlarımız, üçüncü bölgeyle kısıtlı kalmamalı. Geriden hücumcu beklerle hızlı bir şekilde ikinci bölgeyi geçebilmeliyiz. İtalya ve Galler karşısında en önemli eksiğimiz buydu.

Burada Şenol Güneş'e sorulması gereken bazı sorular var. Hücumcu sol bekimiz niye kadroda değildi? Kendi liginde şampiyon olmuş bir takımın sol beki olan Rıdvan Yılmaz'ı 26 kişilik kadroya alıyorsanız, neden oynatmıyorsunuz? Sol beki değiştirip oraya esas mevkisi sol bek olmayan Mert Müldür nasıl geçer anlamıyorum. Madem Rıdvan Yılmaz oynamayacak neden milli takımın bir diğer sol beki Caner Erkin kadroya alınmadı?