İSTANBUL - İstiklal Marşı’nın kabulünün 95. Yıldönümü ve Şair Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 80. Yılı dolayısıyla geçtiğimiz Çarşamba günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü tarafından bir anma ve sergi organizasyonu gerçekleştirildi. Organizasyonda MSGSÜ Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Çebi birer konferans verdiler. Konferans sonrası Mehmet Akif Ersoy’un eserlerinden ve fotoğraflarından oluşan serginin açılışı gerçekleşti.
Toplantı aziz şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından saat 11.00’da başladı. MSGSÜ Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli organizasyonun yapılmasındaki değerli katkıları olan MSGSÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyeleri ile değerli katılımcılara teşekkür ederek kısa bir açılış konuşması yaptı. Ardından konferansa geçildi.

“Türk Milletine Ait Ebedi Unsurları Barındıran Bir Destan”


Prof. Dr. Fatma Ürekli sözlerinin başında günün anlam ve öneminden bahsederek; “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinin 95 yıldönümünü andığımız kahraman ordumuza ithaf edilen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli marşı olan İstiklal Marşının İstiklal Savaşı devrinin olduğu kadar Türk milletine ait ebedi unsurları barındıran bir destan” olduğunu belirtmiştir. Sözlerinin devamında Türk milletinin 1919 tarihinden itibaren Anadolu’da verilen bağımsızlık mücadelesinin ne kadar zor şartlar altında çetin bir şekilde geçtiğinden bahseden Prof. Ürekli; “Düşman ordularının Anadolu içlerine kadar yayıldığı, Sevr antlaşmasının imzalanması ile Türk milletinin bir imha noktasına doğru götürdüğü cephelerden sıkıntılı haberlerin geldiği, milli mücadelenin ve Meclisin en heyecanlı aylarının yaşandığı bir sırada gündeme gelen İstiklal Marşı Şair Mehmet Akif’in de aynı duyguları yaşadığı günlerin mahsulüdür ”dedi. Ayrıca İstiklal Marşı bu açıdan değerlendirildiğinde Türk milletinin ne için mücadele ettiğini ve savaştığı esnada neye inandığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Akif’in bu şiirle hiçbir zaman istiklalsiz yaşamamış olan milletimizin hiçbir zaman esir olarak yaşayamayacağını da gösterdiğinin altını önemle vurguladı.  Prof. Ürekli İstiklal Marşı’nın yeni nesiller tarafından okundukça onu yazdıran devrin şartlarının daha iyi anlaşılacağını belirttikten sonra İstiklal Marşı ile “istiklal ve hürriyet kavramlarının bir millet için ne kadar fedakârlık gerektirdiğini, bilgi ve erdemle korunmaya değer kavramlar olduğunun daha iyi anlaşılacağını” söyledi.
Konuşmasının ikinci kısmında ise 12 Mart tarihinde İstiklal Marşı’nın Mecliste nasıl kabul edildiğini tasvir eden Ürekli “ İstiklal Marşı TBMM’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda onaylanarak kabul edildiğinde tüm milletvekilleri ayakta olduğu halde Hamdullah Suphi tarafından bir kez daha gür bir sesle okunmuş ve kuvvetle alkışlanmıştır” dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Marşı’nın önemine yönelik sözlerine de değinen Prof. Dr. Fatma Ürekli Atatürk’ün şu sözlerini katılımcılara aktarmıştır; “Bu marş bizim inkılabımızın ruhunu anlatır. İstiklal Marşı da davamızı anlatması bakımından mısralarında vardır. En beğendiğim mısra şudur; Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet hakkıdır hakka tapan milletimindir istiklal”. Bu demektir ki efendiler Türk’ün hürriyetine dokunulamaz. İstiklal Marşımız artık Akif’in değil Türk milletinin eseridir”.
Sözlerinin sonunda Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal marşına yönelik düşüncelerini; “İstiklal Marşı milletin o yıllardaki heyecanını ifade ediyordu. Ben bir fecai karşısında bunalan grupların ıstıraplarını kurtuluş dakikalarında yazılan o marş o günlerin kıymetli birer hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek ve yaşamak lazım. O şiir artık benim değil milletimin malıdır. Benim de bu millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” şeklinde ifade eden Prof. Ürekli ebediyete intikal edişinin 80. Yılında Mehmet Akif Ersoy’u bir kez daha saygı ve minnetle anarak sözlerine son vermiştir.

“Mehmet Akif Bugüne Işığı Olan Münevver Bir İnsandı”


Prof. Dr. Fatma Ürekli ’den sonra kürsüye gelen Prof. Dr. Hasan Çebi “Akif’in Aydınlığı” başlıklı bir konuşma yaptı. Mehmet Akif’in hayatı ile ilgili anekdotlar anlatarak katılımcıların hayalinde Mehmet Akif Ersoy’un kişiliğinden izler vermiştir. Sözlerine öncelikle Mehmet Akif’in yaşamındaki enteresan rastlantılardan bahseden Prof. Çebi Akif’in yetiştiği çevre hakkında şu şekilde bilgiler verdi. “Yetiştiği çevrenin hayatındaki önemini Akif kendisi söylemiştir. Çevresinde ne vardı? Mithat Cevdet Kuntay onun için şu ifadeleri kullanmıştır; Akif Kuranlı bir evde pehlivanlı bir mahallede rasathaneli bir mektepte yetişmişti. Bugün de aile-okul ve çevrenin insanın karakterinin şekillenmesindeki öneminden bahsedildiği düşünülürse Akif’in yetiştiği çevrenin önemi daha iyi anlaşılır” dedi.
Konuşmasının ikinci kısmında Mehmet Akif Ersoy’un sevdiği kavramlardan bahseden Prof. Çebi dürüstlük ve samimiyetin Akif’in vazgeçilmezleri olduğunu şu cümlelerle ifade etti; “Akif diyor ki şudur benim en beğendiğim meslek sözüm odun gibi olsun hakikat olsun diyor. Çünkü yalandan çok uzak duran bir insan. O yüzden kızan adamı sever Akif. Kızan adam çıplak adamdır der.” Dürüstlük Mehmet Akif Ersoy’un hayatında öylesine derinlemesine bir yerdedir ki Prof. Dr. Hasan Çebi bu durumu bizzat Akif’in hayatından verdiği örnekle şu şekilde anlatmıştır; “Mehmet Akif İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyesidir. O cemiyet o zamanlar gizli idi. Ona girmek için mutlaka yemin etmek gereklidir. O cemiyetin yemin metni tarihinde bir kez değişmiştir. Çünkü Akif der ki ben kayıtsız şartsız hiçbir şeye yemin etmem.”
Sözlerinin devamında Mehmet Akif Ersoy’un münevver kimliği üzerinde duran Çebi; “Akif aynı zamanda ilme âşık bir adamdı. Pasteur onun için mübarek bir zattı. Hugo büyük bir adamdır. Le Martin büyük bir şairdir. Akif laboratuvardan çıkmaz Sefiller romanını defalarca okur elinden hiç bırakmazdı” dedi. Akif’in en dikkat çeken özelliklerinden birisinin insan sevgisi ve fedakârlık duygusu olduğunu belirten Prof. Çebi “Ankara’nın soğuğunda evindeki kilimi fakire veriyor” şeklindeki sözleri ile darda, müşkül durumda olan insanların hemen yardımına koştuğunu ve bunu yaparken de kendisini hiç düşünmediğini belirtti.  Mehmet Akif “samimi” ve “sade” bir insan olduğu için karşısındaki insanlarda da aynı duyguyu aramıştır. Bu özelliğini Prof. Dr. Hasan Çebi şu anekdotla somutlaştırır; “Akif’in yanındaki arkadaşlarından Nuri Bey biz ne zaman adam olur diye kendisine bir soru yöneltir. Akif’in verdiği cevap çok manidardır. Bak şu camiden çıkan bastonlu adam, dizlikli hamal, şerbetçi delikanlı ve paşalar birlikte tabi bir şekilde ne zaman çıkarlar işte biz o zaman adam oluruz.”
 Mehmet Akif’in aile kurumuna verdiği öneme dikkat çeken Prof. Çebi bizzat Akif’in ağzından dökülen cümlelerle bu durumu şu şekilde ifade etti; “Biz ki her mevcudu yıktık gayesiz bir fikrine yıkmadık sade bir şey bıraktık aile.” Çünkü Prof. Dr. Çebi’ye göre Akif anne ve babaları dün-bugün çocukları ise gelecek olarak kabul etmiştir. Akif’in bir diğer önemli özelliğinin ise gayretli ve yapıcı olduğunu belirtti. Mehmet Akif’in Türklüğü ’nün içinde kan, ırk ve ırkçılık kavramlarının bulunmadığını “milli olan her şeyi severdi” şeklindeki sözüyle açıklar. Sözlerinin devamında Mehmet Akif’in sevmediği kavramlardan bahseden Prof. Çebi Akif’in cimri insanı hiç sevmediğini belirtir. Bu özelliğini Akif’in hayatından verdiği bir örnekle somutlaştırır. “Mehmet Akif birinden bir at alır. Hayvan arpayı tanımıyor.” Atatürk ile Mehmet Akif Ersoy’un ilişkisine değinen Prof. Çebi iddia edilenin aksine Atatürk ile Mehmet Akif’in arasının kötü olmadığını Akif’in “ Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılamazdı” şeklindeki sözleriyle desteklemiştir. Sözlerinin sonunda Mehmet Akif’in açıkladığı özelliklerinin bugünkü değerler ile kıyaslanması gerektiğini belirterek Akif’in bir münevver olarak ne kadar ileri görüşlü ve ışığı olduğuna işaret ederek sözlerine son vermiştir.
Toplantı değerli konuşmacılara teşekkür belgesi takdiminden sonra Mehmet Akif Ersoy’un ve İstiklal Marşı’mızın Türk milleti açısından ne kadar önemli bir yere sahip olduğu vurgulanarak toplu halde fotoğraf çekilmesinin ardından sergi açılışı gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar Mehmet Akif Ersoy’un değerli eserlerini ve önemli fotoğraflarını yakından görmek imkânı buldular.

IŞIL TUNA

MSGSÜ Tarih Bölümü Doktora Öğrencisi